Yüksek Uyum
MODA

Yüksek Uyum

Hem sofistike ve feminen hem de naif ve yalın. Yasemin Kay Allen, marka yüzü olduğu Jimmy Key ile buluştuğu bu stil ortak paydasında, tasarımları çok doğal bir bakış açısıyla yorumluyor.

GÜNCELLEME TARİHİ: 23 Ekim 2023

Röportaj Bade Çakar

Moda editörü Ali Arısoy

Fotoğraflar Erman İştahlı

Şu an nasıl bir dönemdesiniz? En çok neler heyecanlandırıyor sizi?

Huzurlu, dengeli, sakin bir dönemdeyim. Hayat beni zaten hep heyecanlandırıyor. O heyecanın altında boğulmuyorum artık. Şu an tamamen sükunetime odaklıyım. Beslenme alışkanlıklarımı değiştirdim, meditasyon yapıyorum, yazı yazıyorum, bol bol kitap okuyorum ve kedilerimle vakit geçiriyorum. İngiltere'de iyi bir okulun online yazarlık kursuna katılıyorum aynı zamanda. Stüdyoya gidiyorum ve vokal çalışıyorum. Mutluyum kısacası. Öte yandan güzel bir proje üzerine çalışıyorum ve yakında paylaşmak için sabırsızlanıyorum.

Oyunculuk dışında sizi neler besliyor?

Hobilerim, müzik ve kitaplar…

Çocukluğunuzdan bu yana dünyanın pek çok ülkesinde yaşadınız. Farklı kültürlere şahit olmak bugünkü 'siz'de neleri etkiledi?

Farklı kültürlerden etkilenen 'Yasemin'lerin kendi aralarında anlaşamadığı oldu. Artık hepsini içinde barındıran kendi bayrağım var. İnsanların ortak noktalarını, doğru ve yanlışın kültür, ahlak ve etik bağlamında ne anlama geldiğini irdeleme fırsatım oluyor.

Jimmy Key ile yaptığınız iş birliği aracılığıyla modanın farklı bir yüzünü görmek nasıl bir deneyimdi?

Jimmy Key'in bu sezonda yüzü olmak benim için onore edici. Aktörlük, sinema ve televizyon zaten moda ile hep el ele yürür; çok uzak değildir birbirinden. Filmler modaya, moda filmlere ilham verir. Moda dünyasına bir de bu taraftan bakmak açısından güzel bir iş birliğiydi.

Koleksiyonu nasıl buldunuz? Sizin stilinizle ortak paydada buluşan detaylar neler?

Koleksiyon hem sofistike ve feminen hem de naif ve sade unsurlar içeriyor, ki bu yönden stilime benzetiyorum. Aklıma getirdiği şeyler kayak tatilleri, sonbaharda sevdiklerinle at binmek, şık bir kokteyle femme fatale olarak gitmek, elinizde sıcak bir çayla yağmuru izlemek. Feminenliğinizden taviz vermeden klasik kesimler ve desenlere, çok kullanışlı parçalara ve ceketlere gardırobunuzda yer verebileceğiniz bir koleksiyon.

Markayla bir araya gelişiniz nasıl oldu? Bu iş birliğini seçmenizin ardındaki nedenler neler?

Jimmy Key'in marka olarak yeni dönemine benimle beraber girmek istediğini öğrendiğimde elbette çok mutlu oldum. Güzel bir kampanya olacağını öngördüm, fikirlerimiz örtüştü ve beraber yola çıkmaya karar verdik.

Genel olarak modayla ilişkiniz nasıl? Kişisel stilinizi nasıl tanımlarsınız?

Tarzım genel olarak spor aslında. Yürümeyi çok sevdiğim için çizmeler ve spor ayakkabılara yönelirim. Aktif bir insanım; çok uğraş gerektiren ya da hareketimi engelleyecek kıyafetler sevmiyorum. Gündüz ve akşam tercihlerim farklı tabii. Gündüz saatlerinde beni genellikle jean ve tişört ile eşleştirdiğim loaferlarla görebilirsiniz. Geceleri ise daha kadınsı giyiniyorum.

"Çok fazla trend var ve sanırım insanın bir tarzı olması için onlara bağlı kalmaması gerekiyor. O nedenle modanın nabzını tutmaya çalışmam."

Trendlere ne kadar bağlısınız?

Çok fazla trend var ve sanırım insanın bir tarzı olması için onlara bağlı kalmaması lazım. Modanın nabzını tutacağım diye kendi nabız değerlerimle oynamam. Genel çizgilere, renklere bakıyorum.

Gardırobunuzun en değerli parçaları neler?

Ceketlerim. Vintage, deri ceketlerim, biker ceketlerim. Bashaques halı ceketim en çok beğenilen ve insanların sorduğu parçalarımdan. Hindistan'da üretilmiş, işlemeli mor kadife ceketim de en sevdiklerimden. Londra'dan almıştım; 70'ler bohem rock'n'roll tarzını birebir yansıtıyor.

Kırmızı halı ya da şık organizasyonlarda çoğunlukla nasıl bir karaktere bürünmeyi tercih ediyorsunuz?

Kıyafetine göre değişiyor aslında. Mesleki deformasyon sanırım; kostüme göre pozlara bürünüyorum. Vamp olmayı seviyorum aslında ve femme fatale görünümlerden vazgeçemiyorum bir türlü. Görünümüme çiçekli, nazik, feminen unsurlar eklemeye çalışıyorum. Kesimleri bedeni vurgulayan, renkleri de soft olan tasarımlar tercih etmeye çalışıyorum denge kurmak adına. Ortaya çıkan tablo edgy ya da postmodern değil; daha çok klasik oluyor.

Oyunculuk konusuna gelecek olursak... İşinizin en sevdiğiniz yanı nedir?

Bir dünya yaratmak. Karakterin dünyasını kendiminkiyle örtüştürüp benzerlikleri ve ayrıştığımız noktaları bulmak. Bende olmayan yönleri keşfedip bunları ortaya çıkarmak. Ama işimin en sevdiğim yanı diğer oyuncularla etkileşim sanırım. Elektrikli, canlı, gerçek hayattan da gerçek bir an. 'An'dan başka hiçbir şey düşünmüyorsunuz çünkü. Dış dünyanın veya kafanızı karıştıran düşüncelerin o 'an'a giremeyişi... Bu muhteşem bir his bana kalırsa.

Oyuncu olmasaydınız sizce nasıl bir kariyer yöneliminiz olurdu?

Doğa fotoğrafçısı olmak isterdim.

Peki zaman makineniz olsaydı hangi döneme gitmek isterdiniz?

Moda anlayışı, müzik tarzı, toplum yapısıyla 70'lerin sonuna gitmeyi tercih ederdim. Yani 80'lerin Wall Street kültürü devreye girmeden önceki günleri görmek isterdim.

Hayattaki en büyük motivasyon kaynaklarınızı neler oluşturuyor?

Kafa dengi bir insanla hayatı paylaşmak ve göçüp gitmeden dünyayı gezmek ve görmek aslında. Anlattıklarımla insanların hayatına da dokunmak isterim. Bir kişiyi bile daha az yalnız hissettirirsem ya da güldürürsem ne mutlu bana diye düşünüyorum.

Palto ve elbise Jimmy Key

Çizmeler Alexandre Vauthier / Beymen

Küpeler Philomene Jewelry