Güçlü kadınları canlandıran ünlü isimler

Elif Öksüz/Cosmopolitan

Tarihe mâl olmuş ya da dünya çapında çok ses getirmiş bazı isimler ölümlerinin ardından dahi konuşulmaya devam ediyor. Onların ardından yapılan filmler ise gişede çok fazla ilgi çekerken, canlandıran aktrislerin hepsi ağız birliği etmişçesine rollerinin öneminin farkında olduklarını söylüyor.

Katie Holmes-Jackie Kennedy

Amerika başkanı John F. Kennedy’nin birbirinden şık kıyafetleri ile tanınan ve 60’lı yıllarda belki de modayı yönlendiren Jackie Kennedy, eşinin ölümünden sonra da hep konuşuldu. 

Eşinin ölümünün ardından bir yıl boyunca yas tutan first lady, 1968 yılında Robert F. Kennedy’nin de suikaste kurban gitmesinin ardından çocuklarının güvenliğinden şüphe ettiğini belirtip ülkeyi terk etmek istediğini söyledi.

İşte tam da o dönemde ünlü Yunan armatör Aristotle Onassis ile tanışıp Yunanistan’a yerleşti. Bir TV dizisi olarak çekilen The Kennedys’te Jackie Kennedy’yi Katie Holmes canlandırdı. Dizi, 30 milyon dolara mâl olsa da pek tutmadı.

Naomi Watts-Leydi Diana

Yaşadığı bitmek bilmeyen paparazzi krizine şahit olduğumuz Leydi Diana’nın ölümünün üzerinden 15 yıl geçmiş olsa da, o hâlâ İngiltere’nin en çok konuşulan isimlerinden biri olma özelliğine sahip. Prens Charles’tan olaylı şekilde boşanması, yaşadığı yasak ilişkiler ve son olarak Dodi Al Fayed ile birlikte bir kazada hayatını kaybetmiş olması gündemi oldukça meşgul etmişti. 

Çekimleri yeni biten Diana filminde rol alan Naomi Watts, prensesin ölmeden önceki son iki yılını ve Dr. Khan ve Dodi Al Fayed ile olan ilişkisini hayata geçiriyor. Watts, senaryo kendisine geldiğinde bu kadar güçlü ve tarihe mâl olmuş bir kadını canlandırmak konusunda endişeleri olduğunu ama yine de rolü severek kabul ettiğini söylüyor.

Sienna Miller-Edie Sedgwick

Andy Warhol’un 60’lı yıllarda çevirdiği kısa filmlerle adını duyuran Edie Sedgwick, “It Girl” kavramının çıkış noktası olarak sayılabilir. Warhol’un aynı zamanda “The Factory” olarak da bilinen New York’taki stüdyosuna gitmeye başladıktan kısa süre sonra, kendisine yaptığı sanatsal işlerde yardımcı olanlara “Warhol süperstarları” dediği gruba dahil oldu. Sprey boyayla kumral saçlarını sarıya boyatıp Warhol’un tablolarındaki kızlara benzemiş ve ünlü sanatçıyla pek çok sosyal ortamlarda birlikte görülmeye başlamışlardı. 

Factory Girl filminde Edie Sedgwick’i canlandıran Sienna Miller rolüyle bütünleşerek çok güzel övgüler aldı. Miller kendisiyle yapılan bir röportajda, Sedgwick’in kendisinden daha zayıf olmasından dolayı yönetmenin ondan kilo vermesini istediğini açıkladı. Ancak bir yandan çalışıp bir yandan da aç kalamayacağı için aktris bunu kabul etmedi.

Meryem Uzerli-Hürrem Sultan

Hayatı romanlara, tiyatro oyunlarına, operalara ve son olarak Muhteşem Yüzyıl’a konu olan Hürrem Sultan, Sultan Süleyman’ın nikahlı eşi olarak tanınıyor. 

Tarihte, Hürrem’i Kanuni’nin meşru eşi yapan, Osmanlı geleneklerine aykırı düşen çok önemli ve devrimci bir hareket olarak değerlendirilen bu olay, Hürrem’in ne kadar hırslı bir kadın olduğunun göstergesi aslında. Osmanlı tarihinde padişahla nikahlanan ilk cariyeyi ise dizide Meryem Uzerli canlandırıyor. 

Dizinin televizyonda gösterilmeye başlandığı ilk günlerde Uzerli’nin kilolarıyla ilgili eleştiri yapılsa da, bu konu dizinin başarısı ile birlikte arka planda kaldı. Uzerli, bu rol için sekiz ay süren seçmelerin sonunda seçildi.

Cate Blanchett-Kraliçe Elizabeth

Bakire Kraliçe diye de anılan Birinci Elizabeth, annesi Anne Boleyn’in doğumdan hemen sonra idam edilmesinden midir bilinmez, hep aykırı bir kraliçe olarak tanındı. 

Hiç evlenmediği için ise çok fazla dedikoduya maruz kaldı. Cate Blanchett’in kraliçeyi canlandırdığı Elizabeth filmi ona Bafta, Altın Küre ödülü ve en iyi aktris dalında ilk Oscar adaylığını kazandırdı. 

Bir devam filmi olarak çekilen Elizabeth: Altın Çağ (Elizabeth: The Golden Age) filminde yine birinci Elizabeth’i canlandırması ona yeniden Oscar adaylığı getirdi. Böylece aynı rolü farklı filmlerde canlandırıp her iki seferde de Oscar’a adaylık kazanan tek kadın oyuncu sıfatına da sahip oldu.

Lindsay Lohan-Elizabeth Taylor

Menekşe gözleri ve sekiz kez evlenip yedi eşe sahip olmasıyla tanınan Elizabeth Taylor’ın hayatı her zaman ilgi çekici konulardan biri oldu. Mücevherlerinin toplam değerinin 150 milyon dolar olduğu öğrenilen oyuncunun hayatı şimdilerde bir diziye konu oluyor. 

Geçtiğimiz aylarda Amerika’da yayınlanmaya başlayan Liz&Dick’te Elizabeth Taylor’ın Kleopatra’nın çekimleri esnasında tanıştığı Richard Burton’la olan ilişkisi konu ediliyor ve Taylor’ı Lindsay Lohan canlandırıyor. Dillere destan bir aşk yaşayan ve en fazla fotoğrafı çekilen çiftlerden olan Burton ve Taylor, iki kez evlenmişti. Lohan ise çekimler esnasında aşırı yorgunluktan dolayı hastaneye kaldırılmasıyla haber oldu.

Meryl Streep-Margaret Thatcher

İngiltere’nin en güçlü kadınlarından biri olarak tanımlanan ve bir dönem İngiltere başkanlığı da yapan Margaret Thatcher’ın hayatı iki yıl önce Demir Leydi (The Iron Lady) filmine konu oldu. Şimdiye kadar 17 kez Oscar’a aday olan Meryl Streep iseThatcher’ı canlandırdığı bu film ile evine üçüncü Oscar’ını götürdü. 

Streep, rolüne hazırlanmak için Avam Kamarası’nda bir seansa bile katıldı ve İngiliz aksanı üzerinde çalıştı. Kendisine aksan öğrenmenin rolüne adaptasyon konusunda yardımcı olup olmadığı sorulduğunda “Hem bu rolü oynayıp hem kendim gibi nasıl konuşabilirim ki” diye cevap verdi. Farklı aksanları nasıl canlandırdığı sorulduğunda ise “Dinliyorum” demekle yetindi.

Nicole Kidman-Virginia Woolf-Grace Kelly

20. yüzyılın en önemli İngiliz yazarlarından biri olarak gösterilen Virginia Woolf, dengesiz tavırlarının yanında, yazdığı romanlarla adından sıkça bahsettiren önemli bir isimdi. Küçük yaşlarda babasını kaybetmesine ek olarak, kız kardeşi ve kendisinin yıllar boyunca erkek kardeşleri tarafından cinsel tacize uğramaları depresif ruh halinin sebebi olarak gösteriliyordu. 

2002 yılında Nicole Kidman’ın Saatler (The Hours) filminde ünlü yazarı canlandırması da çok ses getirdi ve hatta Kidman bu rolü için en iyi kadın oyuncu Oscar’ını kazandı. Güzel aktris, Woolf sağ eliyle yazdığından dolayı bu rol için sağ elle yazı yazmayı bile öğrendi. Diğer yandan, sesinin aynısını çıkarmayı reddetti çünkü komik görüneceğinden korktu. Kidman, şu sıralarda Grace Kelly’yi canlandıracağı Grace of Monaco filminin setinde zaman geçiriyor. 30 milyon dolarlık bütçeye sahip olan filmin 2014 yılında vizyona girmesi bekleniyor.

Audrey Tautou-Coco Chanel

Şimdiye kadar hayatı pek çok filme ve kitaba konu olan ünlü modacı Coco Chanel, moda dünyasının hâlâ en çok konuşulan isimlerinden biri. Chanel, sadece çanta ya da giyimde değil, mücevher ve parfümleriyle de tüm kadınların gözdesi. 

Audrey Tautou’nun Coco Chanel’i canlandırdığı Coco Chanel’den Önce (Coco Before Chanel) filmiyle aynı zamana denk gelen Chanel No. 5 parfümünün tanıtım yüzü olması, Tautou’nun bir Chanel kadını olarak anılmasına yetti.

Michelle Williams-Marilyn Monroe

Şimdiye kadar pek çok Hollywood yıldızının taklit ettiği, dönem dönem stilinin moda olduğu Marilyn Monroe, ölümünün üzerinden yıllar geçmiş olsa da hiçbir zaman popülaritesini kaybetmeyecek gibi gözüküyor. Amerika başkanı John F. Kennedy ile olan ilişkisi hâlâ en popüler konulardan biri.  

Michelle Williams, Kate Hudson, Amy Adams ve Scarlett Johansson gibi isimleri geçerek Marilyn ile Bir Hafta (My Week With Marilyn) filminde Monroe’yu canlandırdı.Prens ve Şovkızı (The Prince and The Showgirl) filminin çekimlerini konu alan bir romandan uyarlanan filmdi. 

Rol almayı ilk başta kendisiyle tamamen zıt bir karakter olduğu için reddeden Williams, daha sonra çok iyi bir fırsat olduğunu düşünüp kabul etti. Aktris playback yapmanın zor olduğunu düşünerek, müzik dersleri de aldı. Williams bu rolüyle Altın Küre ödülünü kazanmayı başardı.

Kirsten Dunst-Marie Antoinette

Fransa ve Avusturya Kraliçesi olarak anılan ve Fransız Devrimi esnasında vatan hainliği suçuyla giyotinle idam edilen Marie Antoinette, tarihte adı geçen önemli bir kadın. Hakkında pek çok dedikodu yapılan kraliçenin, Paris’te ekmek kıtlığı doruğa ulaştığında “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” cümlesini kurduğu bile iddia edildi ama bu hiçbir zaman ispat edilemedi. 

Saraydaki zamanının çoğunu arkadaşlarıyla entelektüellikten uzak sohbetlerle geçiren Antoinette’in hayatı, Kirsten Dunst’ın kraliçeyi canlandırdığı aynı isimli filme konu oldu. Sofia Coppola’nın yönettiği film, eleştirmenler tarafından çok beğenildi. Dunst’ın bu filmden 8 milyon dolar aldığı ise kulağımıza gelenler arasında.

Ezgi Mola-Latife Hanım

Atatürk’ün iki yıl evli kaldığı Latife Hanım, ulu öndere olan aşkı, bağlılığı ve sadakati ile pek çok kitaba konu oldu. Zülfü Livaneli’nin yazıp yönettiği Veda filminde ise Latife Hanım’ı Ezgi Mola canlandırdı. 

Böylesine dominant bir kadının Mola tarafından canlandırılması bazı kesimler tarafından eleştirildi. Latife Hanım’ın ailesi ise kişiliğinin yanlış yansıtıldığını, Latife Hanım’ın Türkiye’ye psikopat bir kadın olarak gösterildiğini söyledi.

Latife Hanım’ın bir elbisesi ise filmde kullanılmak üzere Livaneli’ye verilmişti. Paşanın yakın arkadaşı Salih Bozok’un gözünden çekilen filmin çekimleri yedi buçuk haftada tamamlandı.

Dolunay Soysert-Piraye

Türk edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan şair Nazım Hikmet’in en güzel şiirlerini yazdığı ve en uzun süre evli kaldığı kadın olarak bilinen Piraye, şairle evlendiğinde önceki evliliğinden iki çocuğu vardı. 

Evliliklerinin 13 yılı boyunca ise Hikmet hapiste kaldı. Nazım Hikmet’in hayatının ilk defa beyaz perdeye aktarıldığı film ise Mavi Gözlü Dev oldu. Hikmet’in Bursa Cezaevi’ndeki günlerinin anlatıldığı filmde eşi Piraye Hanım’ı Dolunay Soysert canlandırdı.