Unutulmaz 10 Moda Sahnesi

Bu sene Sonbahar hakkını veriyor Eylül’ün sonundan beri bastıran yağmurlar hafta sonu planlarını evde dvd, film ve patlamış mısır üçlemesine bırakıyor. Bu havalara en çok yakışan filmlerse yeni teknolojinin tüm nimetlerini önümüze seren vizyon filmler değil, tıpkı sonbahar gibi puslu, mağrur ancak asaletinden hiçbir şey kaybetmemiş efsane klasikler. Biraz da moda aşığı olduğunuzu düşünürsek unutulmayan klasikleri moda ve sinema tarihiyle birleştirmek size stilize bir hafta sonu yaşatabilir. Şimdi en şık ev kıyafetinizi üzerinize geçirin, şarabınızı açın ve sizin için derlediğimiz unutulmaz moda sahnelerine göz atın!

Miray Uçar/ CafeRuj

And God Created A Woman

Bridget Bardot’u tüm dünyayla tanıştıran 1976 yapımı Ve Tanrı Kadını Yarattı Filmi efsaneleşen filmler arasında başı çekiyor. Gencecik Bridget Bardot’un siyah bluzu ve bacaklarını açıkta bırakan yeşil kalem eteğiyle masanın üzerinde mambo yaptığı sahne hala herkesin aklında. 1950 ve 60’ların narin ve kırılgan kadınlarının yerini seksi ve güçlü kadınlara bırakması da aslında tam olarak bu filmle başlıyor. Efsane Mambo sahnesinin yanı sıra o dönem ilk defa beyaz perdede görünen iki parçalı yüzme giysisi bugünkü adıyla bikini de tüm kadınların favorisi oldu.

Breakfast At Tiffany’s

Audrey Hepburn’un Breakfast At Tiffany’s filminde giydiği her kıyafet, kurduğu her cümle, süzdüğü her bakış hafızalara kazındı. Audrey Hepburn’un canlandırdığı Holly Golightly karakteri evinde verdiği kalabalık partide elinde sigaralığıyla beyaz perdede belirdiği an moda aşığı izleyiciler o ana tanıklık etmekten gurur duymuştu.  1950’lerden bu yana hala akıllarımızda tazeliğini koruyan bu sahne hala pek çok kadının stil anlayışına ilham veriyor.

Gilda

Biraz seksi, biraz küstah ve alabildiğine cesur. Ritha Hayworth’un Gilda rolünde karşımıza çıktığı 1946 yılında tüm kadınlar içinde biraz Gilda barındırmak istedi.  Öyle ki Rita Hayworth bile”Tanıdığım bütün erkekler Gilda’ya aşık oluyor ama sabahları yine benimle uyanıyorlardı” dedi. Siyah elbisesinin içinde Put The Blame On Mame şarkısını söylerken sadece eldivenlerini sıyırarak tüm dünyaya en giyinik haliyle striptiz yapan efsane karakter Gilda bugün bile tüm kadınlara ilham veriyor.

Grease

Amerikan sinemasının gelmiş geçmiş en iyi filmlerinden biri olan Grease güneşli Kaliforniya’yı, neşeli arkadaşlıkları ve tabi ki yaz aşklarını efsane müziklerle birleştiren nefis bir yaz filmi. Kabarık etekli, kızların, bol jöleli ve deri ceketli oğlanların etrafta bir o yana bir bu yana koşturduğu film Danny Zuko ve Sandy Olsen’ın aşkları etrafında dönüyor. Sandy Olsson’ın cici kız hallerinden sıyrılıp vücudunu saran deri taytı, motorcu ceketi ve kabarık saçlarıyla perdede belirip sigarasından ukala bir nefes alışı dönemin moda akımına yön vermiş, hatta bir türlü raflardan kalkmayan tayt modasını da başlatmış oldu.

Sex And The City

Eski Hollywood, otuzlarının ortalarına gelen Hollywood yıldızlarının emeklilik günlerini başlatıp yeni ve taze yüzler bulup kendi parıltılı çarkını döndürmesiyle meşhurdu. Ancak şimdilerde otuzlar bir kadının stilinin yeni oluşmaya başladığı hayata karşı olgunlaştığı altın çağ olarak görünüyor.  Kırklar ise korkutucu yaşlar olmaktan çoktan çıktı. Şüphesiz ki bunun en büyük etkisi sinemanın kırklı yaşları keşfetmiş olması. Tüm dünyada fırtınalar koparan Sex And The City dizisinin sinema filmi moda severlerin arşivlerinde başköşede duruyor. Carrie’nin Vivienne Westwood tasarımı kat kat taftadan ve sıkı bir korseden oluşan gelinliğiyle Mr. Big’e doğru koşması hepimizin hafızasına kazındı.

The Seven Year Itch

Sapsarı saçlar, kırmızı dudaklar, ve kendinden emin bir gülüş. Marlyn Monroe’yu Norma Jean olmaktan çıkaran ve bir Hollywood oyuncağına dönüştüren kimine göre tanrının bir lütfu, kimine göreyse lanetli bir güzellik... 1960 yılındaki trajik ölümün ardından bile hala en çok konuşulan Hollywood yıldızı olan Marilyn Monroe “The Seven Year Itch” (Yaz Bekarı)  filminde eteğinin havalandığı sahneyle unutulmazlar arasına girdi. Daha sonra pek çok yeni nesil yıldızın aynı sahneyi tekrarlayarak objektiflere gülümsediği sahne” Küçük Siyah Elbise” den sonra ”Seksi Beyaz Elbise” olarak moda literatürüne girdi.

Pretty Woman

Pretty Woman ( Özel Bir Kadın) filminin hafızalara kazınmasının ardında Julia Robert’ın gerçekten de çok özel bir kadın olmasının payı büyük. Siyah deri çizmeleri ve minicik elbisesiyle Richard Gere’nin aklını başından alan Roberts bu sahneyle sadece o neslin değil gelecek jenarasyonun da trendlerini belirledi.

Funny Face

Audrey Hepburn’un moda temalı filmlerde başı çekmesi bir tesadüf değil. Ünlü yıldız zarif stili ve utangaç ama ironik bir şekilde kendinden emin halleriyle beyaz perdeye en çok yakışan yıldızlardan biriydi. Funny Face filmindeki eğlenceli dans sahnesinde giydiği siyah taytı, bluzu ve dans ayakkabılarıyla zarif havasının yanına maskülen tarafını da eklemiş oldu. 1950’lerden bu yana kadınlar halan Audrey’in bu filmdeki basit ama tutarlı görünümünü günlük hayatlarına taşımakta.

Rear The Window

Grace Kelly Monaco prensesi olmadan önce bile prenseslere özgü stiliyle dikkat çekiyordu. Rear The Window filminde Jimmy Stewart’ı terketmeye çalıştığı unutulmaz sahnede giydiği V yaka bluz ve valon etek moda tarihini derinden etkiledi. O dönemde sokaktaki her kadın Grace Kelly’nin akıllara zarar zarafetinden etkilenerek bunu stillerine yansıttı.

Belle De Jour

Catherine Deneuve ‘u efsaneleştiren Belle De Jour Gündüz Güzeli, dönemine göre oldukça cesur bir film.  Modayı değiştiren filmler arasında gösterilen Belle De Jour Catherine Deneuve’un giydiği bebe yaka muhteşem elbiseleri sokak modasına kazandırdı.