Yeni keşfimiz: Türkü Şahin

Giyim sektörü, yeni isimlerle, yeni soluklar almaya devam ederken; biz de yeni tasarımcılar keşfetmeye devam ediyoruz. Ve keşif yolumuzda yeni bir isimle tanışırken; sizin de tanışmanızı istiyoruz. İşte o isim "Türkü Şahin".

Biraz kendinizden, eğitiminizden, tasarımcı kimliğinizden ve markanızdan bahseder misiniz?

İstanbul Teknik Üniversitesi'nin Fashion Institute of Technology ile açtığı lisans programının ilk mezunlarındanım. Lisans eğitimim bittikten sonra kendi alanımda ders vermeye, daha sonra ise tasarım yapmaya başladım. İki yıl önce kendi ismimi taşıyan markamı kurdum.

Akademik kariyerinizden bahsedebilir misiniz?

Mezun olduğum bölüm olan, İTÜ ve Fashion Institute of Technology New York'un ortaklaşa açtığı lisans programında ve Yeditepe Üniversitesi'nin Moda ve Tekstil Tasarımı bölümünde endüstriyel tasarım, moda ve sanat tarihi ile ilgili multidisipliner içerikli dersler veriyorum. Yüksek lisans alanımsa sanat tarihi.

Koleksiyonunuzun ilham kaynakları neler?

Son iki koleksiyonumda Fransız müzisyen ve sinemacı Serge Gainsbourg'un kadınlarını inceledim. Moda sektöründe sıklıkla yer verilen ikonik Jane Birkin ya da Brigitte Bardot'nun dışına çıkıp, Gainsbourg'un bazı albümlerini ve filmlerini de ele almayı arzu ettim. Gainsbourg'un kadınlarının popüler kültürde hatırı sayılır bir yeri olmasına rağmen müziği ve tematik içeriği bakımından tasarım alanında hak ettiği kadar incelenmediğini düşünüyorum. Melodik olarak çocuksu denilebilecek saflıkta ve sadelikteki parçalar, Gainsbourg'un erotik bir baz üzerine kurulu hikaye anlatıcısı kimliğini daha da ön plana çıkarıyor ve kadınlarının beraberinde getirdiği görsel zenginlik içinde fikirsel olarak da bir o kadar bol malzeme sunuyor. Birçok seksüel içerikli parça da bana göre aslında oldukça naif bir çocuğu barındırıyor içinde.

Koleksiyonunuzda hangi model, materyal ve renkleri kullandınız?

Koleksiyonda yer alan parçaların ilk bölümünün çıkış noktası Gainsbourg ve Isabelle Adjani'nin birlikte yazdığı ve de Adjani'nin seslendirdiği Pull Marine parçası. 1984'te Luc Beson'un yönettiği klipte Isabelle Adjani'nin giydiği omuz vurgusu yoğun, abartılı kum saati formunu öne çıkaran gömlek ve elbiseler tasarladım. "Pull Marine" parçasına ve albüme adını veren lacivert kazak yerine aynı formun ve rengin kullanıldığı lacivert paltolar var koleksiyonda. Parçanın sözlerinde geçen havuz ve ıslaklık etkisini destekleyen parlak deri görünümlü tüvitleri kadife bantlarla bandajlayarak balık formuna ve parçada anlatılan sıkışmışlık hissine gönderme yapmak istedim.

Diğer bir Gainsbourg kadını içinse müzisyenin 1971 yılına ait Histoire de Melody Nelson albümünü inceledim. Bu tema için Gainsbourg'un sözlerinde geçirdiği şekliyle, yeryüzünde on dört sonbahar ve on beş yaz geçirmiş olan Melody'nin genç ömrüne gizlenmiş erotizmine eşlik eden parçalar yer alıyor koleksiyonda. Yine deri baskılı parlak siyah tüvitten mini etek ve büstiyerler, Melody'nin sade giysilerini belirgin kılan, dönemin yaygın bir biçimde kullanılan kemerlerinin adaptasyonları, 1960'ların popüler görünümlerinden olan, kol evinden basene kadar düz inen ve eteği volanlı mini bir elbise Melody için tasarlandı.

Serge Gainsbourg'un yazıp yönettiği Je T'aime Moi Non Plus (1976) filminin ana karakteri Johnny içinse koleksiyonda karakterin maskülen görünümünü destekleyen parçalar yer alıyor. Androjen görünümüyle öne çıkan Johnny'nin filmde giydiği ceketin siyah takım elbise kumaşının Johnny'nin en çok giydiği denim kumaşla birleştiği parçalar, yine Jane'in filmde giydiği ikonik pembe elbisenin ipek şantuktan bir adaptasyonu yer alıyor. 2016 İlkbahar/ yaz koleksiyonumda ise Gainsbourg'un Anna Karina ile oynadığı ve müziklerini yaptığı 1967 yapımı Anna filmini ele aldım.

Sizin için moda neyi ifade ediyor? Kendi giyim tarzınızı nasıl adlandırırsınız?

Moda ülkemizde çoğunlukla ele alındığının aksine, siyaset ya da sanat gibi belli bir tarih bilgisi ve entelektüel donanım gerektiren, derin bir arka planı olan bir alan. Lüks olarak tanımlanmasının da en doğru ve acımasız tarafı aslında moda ile ilgilenebilmek için en az para kadar adaletsiz dağılmış kültürel bir altyapı ve eğitimin de gerekmesi. Aynı birikimdeki ve kültürel yapıdaki insanların benzer zevkleri paylaşmak için içeri girdiği ortak bir bölge bana göre, bu birikim ve yapı ne olursa olsun. İster istemez de bir kendini ifade biçimi tabii ki. İnsan varoluşundan bu yana yaşamın ve kendini ifadenin var olduğu her yerde moda da vardı, ve olmaya devam edecek. Kendi tasarımlarım ister istemez tarzımı yansıtıyor sanırım. Bunu planlamıyorum ama kadın giyimiyle uğraştığım için öyle gelişiyor genelde.

Beğendiğiniz tasarımcılar, stilini beğendiğiniz kişiler var mı?

Türkiye'den Konca Aykan ve Ferhan İstanbullu'yu çok beğeniyorum. Yabancı isimlerdense Natalie Joos ve Miuccia Prada zevkini çok beğendiğim ilk aklıma gelen isimler.

Renk uzmanı kimliğinizden bahsedebilir misiniz ve bu kimliğinizin tasarımcılığınıza katkıları nedir?

Sanırım değişen moda evrelerine kıyasla çok daha zamansız ve ihtiyaca yönelik faydalı olabildiğim bir alan kişisel renk danışmanlığı. Her bireyin yüz rengine ve tonuna göre değişiklik gösteren, ona en çok yakışan ve kaçınması gereken renkleri belirleyerek giysi, saç ve makyaj konusunda kendileriyle ilgili bir ömürlük bir bilgi edinmelerini sağlayan bir danışmanlık veriyorum Colour Profession çatısı altında.

Markamı geçtiğimiz yıl kurdum. Tasarımlarımda zaten renge yer ayırmayı seviyorum. Türk insanı renkten çok korkuyor. Halbu ki insanların kilolarını örtmek için siyahtan başka bir çok renk alternatifi var. Moda sektöründe birçok yerde modeli peri kızına çevirmek için kullanılan açık ve solgun renkler, giyene yakışmıyorsa onu sadece ölü gibi gösterir. Hele ki esmerler saçlarını sarı boyayarak asla İsveçli bir kadın olamayacaklar. Ama kendilerine en yakışan renkleri tercih edenler onlarla özdeşleşmeyen görünümleri eleyerek potansiyel güzelliklerini en iyi şekilde açığa çıkarabilirler.

Tasarımlarınızla ulaşmayı hedeflediğiniz kitle nedir?

Ülkemizde moda satın alma şansı olan kişilerin çoğu konuyla ilgilenebilmek için gereken eğitim ve entelektüel donanımdan uzak. O yüzden moda daha çok marka, süs ya da güzellik ile özdeşleştiriliyor. Genç, bilgili ya da meraklı kitlenin ise çoğunlukla tasarım satın almaya ayıracak kadar parası olmayabiliyor.

Bu yüzden gerçekçi olmak gerekirse Türkiye'deki hedef kitlem ne yazık ki yeni gelişmekte olan belli bir kesimle sınırlı. Ekonomik durumu ve kültürel donanımı paralel ilerlemiş, estetik bilincinin halka yayılabildiği, şanslı bir coğrafyaya doğmuş kişiler ne yazık ki hedef kitlemi daha iyi tanımlıyor.

Yakın vade uzun vade planlarınız nedir?

Mesleğimi çok seviyorum, işim en büyük hobim. O yüzden tasarım yapmaya ve eğitmenliğe devam edebilmekten daha büyük bir hayalim yok aslında. Yani hayattan beklentim hem çok fazla, hem çok az: Sadece mutlu olmak.