Ters köşe: Hepobur diyet
GÜZELLİK

Ters köşe: Hepobur diyet

Kilo vermek için tüm besinlerden tüketmek gerektiğini savunan Banu Kazanç’a göre beslenme şekli tıpkı parmak izi gibi kişiye özgü olmalı.

GÜNCELLEME TARİHİ: 7 Mayıs 2018

Pelin Hasçalık

"Yedirerek zayıflatan diyetisyen" olarak tanınan Beslenme ve Diyet Uzmanı Banu Kazanç'ın ilk kitabı Yedikçe Zayıfla Ve Öyle Kal, bu imajı destekler nitelikte bir isme sahip. Kazanç'ın danışanları için önerdiği Hepobur Diyeti'nin ismiyle hedeflenense besin çeşitliliğine vurgu yapmak. Çok çeşitli besinlerle dolu, dengeli bir diyetin vücudun tüm ihtiyaçlarını karşılayacağını öngören beslenme şeklini Kazanç'tan dinledik.

Hepobur beslenme ne anlama geliyor?
Ters köşe gibi görünüyor; oburluk ve diyet… Aslında Hepobur Diyeti ile vurgulamak istediğim, etobur ve otobur beslenme kavramı. İnsanların otobur mu, etobur mu oldukları, çene ve diş yapıları, sindirim sistemi, mide ve bağırsak yapısı gibi konular. Sonuç olarak, insan omnivor bir canlı olarak ot da yiyebilir, et de. İnsan türünün belki de en karakteristik özelliği, gezegenimizde yaşayan diğer canlı türlerinin beslenmelerine kıyasla çok çeşitli besinleri tüketebilmesidir. Dengeli bir diyet beslenme yetersizliklerini azaltmakla kalmaz, aynı zamanda sağlıklı olmanız için sayısız yararlar sunar.

Beslenme söz konusu olduğunda, ilk adımda önem vermemiz gerekenler neler?
Önemli olan, ne kadar ve ne zaman yiyeceğiniz. Evet, mantığınıza aykırı gelebilir ama her şeyden ölçülü bir şekilde yiyerek sağlıklı kilo verebilirsiniz. Diyet söz konusu olduğunda, her gün aynı tür yiyecekleri rutin olarak yeme eğiliminde olabiliriz. Oysa sağlıklı, dengeli bir diyetin temelinde her besin grubu yer almalı; meyve ve sebzeler, kabuğundan ayrılmamış tam tahıllar, yüksek kaliteli proteinler, yeterli süt veya diğer kalsiyum kaynakları ve sağlıklı yağlar olmalıdır.

Zayıflama çabasına girdiğimizde nerede hata yapıyoruz?
Zayıflamak uğruna günlerce aç kalmak, kalorileri çok azaltılmış diyetler uygulamak ve tek çeşit gıda tüketmek, vücudunuza uzun vadede çok büyük zararlar verebilir. Özellikle son birkaç yıldır hızlıca kilo verdirmeyi vadeden, tek besin tüketmeye dayalı düşük kalorili diyet listeleri elden ele dolaşıyor. Biz diyetisyenlerin en büyük sorunu, 'yoyo diyetler' adını verdiğimiz durum, yani sık sık diyete giren kişilerin verdikleri kiloları kısa sürede fazlası ile geri almaları. Sonuç olarak, bu tür sağlığa zarar veren diyetler uygulayan danışanlarımız yavaşlayan metabolizmaları ve hızla kaybettikleri kilolara eklenen yeni kilolarla mücadele ediyor, bozulan morallerini ve kaybettikleri motivasyonlarını geri kazanmak için uğraş veriyorlar.

Günlük enerji sağlayan besinleri dengesiz tükettiğimizde vücudumuz bunun sinyallerini nasıl veriyor?
Deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim ki, dengenin bozulması, örneğin diyetle yasaklar listesi oluşturulması vücudu kıtlık bilincine sokuyor ve kişiler yasaklanan yiyecekleri daha sonra aşırı biçimde tüketmekten kendilerini alıkoyamıyorlar. Diyette yasaklar yoktur, az tüketilmesi gerekenler vardır. Bunlara kesinlikle 'kaçamaklar' anlamı yüklememelisiniz. Vücudun algıladığı yoksunluk ve kıtlık sendromu, diyetinizi bırakmanıza neden olur. Yiyecekleriniz konusunda kendinizi aşırı kısıtlamamalı ve vücudunuzu tüketmeyi sevdiğiniz bu gıdalardan yoksun bırakmamalısınız. Diyet yaparken en büyük düşmanınız açlıktır.

Yakında yayınlanacak yeni kitabınızın konusu nedir?
İş yaşamında obeziteye çözüm arayışları bugün pek çok kurumsal firmanın gündeminde yer alıyor. Çalışma ortamında hareketsizliğin tetiklediği ve kötü beslenme alışkanlıklarının eşlik ettiği kilolu olma durumu konusunda yöneticiler; bu sorunun önlenmesi ile iş yerinde daha sağlıklı bireylerle, yüksek verimlilik ve daha iyi iş performansı sağlanacağı görüşünde birleşiyorlar. Bahsettiğim konuya dikkat çekmek amacıyla kitabımda masa başı çalışanlarına yönelik beslenme önerilerine yer verdim. Çalışanların iş hayatına daha sağlıklı olarak devam edip, yüksek performans sergilemeleri, hastalık risklerini azaltmaları, çalışırken mutlu ve başarılı olmaları için nelere önem vermeleri gerektiğine değindim.