Milano Moda Haftası 2019 raporu
MODA

Milano Moda Haftası 2019 raporu

Kışın ortasında bahardan ödünç alınmış bir havayla geçen Milano Moda Haftası 2019'un ardından güncel rapor sunuyoruz...

GÜNCELLEME TARİHİ: 7 Mart 2019

Kışın ortasında bahardan ödünç alınmış bir havayla geçen Milano Moda Haftası'nda renk patlamalarının rol çaldığı sokak stilleri, Karl Lagerfeld'e veda etmenin ağırlığına bürünen Fendi defilesi, Moncler Genius projesinin ezberleri ters yüz eden tasarımları ve sektörün global krizdeki oyuncularının dümeni realizme kıran tasarımları konuşuldu.

BU MASKELİ BALO VE ONUN SAHTE YÜZLERİ
Alessandro Michele, bu sezon Gucci için koleksiyonunun ilhamını tarihin en önemli siyaset felsefecilerinden biri olan Hannah Arendt'in İnsanlık Durumu adlı eserinde buldu. Politikayı özünde teatral bir eylem olarak tanımlayan Arendt, bu bağlamda Latince'de oyuncuların sahnede taktıkları maske anlamına gelen 'persona' kelimesini, sosyal yaşamda insanların ardına gizlendikleri ve kendilerine yeni bir karakter yaratma şansı buldukları bir yeni kimlik olarak toplumsal hayata uyarlıyor.

Geçtiğimiz sezonlarda fantezi dünyasının derin dehlizlerinde gezinen ve hayal gücümüzü her defasında sınamayı başaran Michele, belki de içinde bulunduğumuz çağın dayanılmaz ağırlığına karşı koyamadığından 2019 Sonbahar/Kış sezonunda 'persona' metaforuyla insan doğasındaki gizli ikiyüzlülüğü ve maskeler aracılığıyla kurulan sahte ilişkileri kendi tasarım dilinde yorumluyor.

Geçtiğimiz ay bir kar maskesi tasarımı yüzünden ırkçılık suçlamalarıyla karşı karşıya kalan markanın, her türlü ayrımcılığa karşı duracağını açıklamasının ardından, sosyal kimlik üzerine kafa yoran bir defileyle moda sektörünün karşısına çıkması, bir tesadüf olmasa gerek... Koleksiyonun detaylarında ise Gucci maksimalizmi yine başrolde: bu felsefi duruşu temsil eden maskeler, göze çarpan diken detayları, hacimli altın kolye ve küpeler, farklı mataryellerin bir arada kullanıldığı ayakkabılar... Formlarda ise 1980'ler estetiği geniş omuzlar, maskülen kalıplar ve iddialı yakalarda hayat buluyor.


BİR ROMANSIN ANATOMİSİ
Baudelaire'e göre romantizm ne mutlak gerçekte, ne de konu seçiminde aranmalıdır; çünkü o hissetme biçiminde gizlidir. Miuccia Prada, Prada'nın 2019 Sonbahar/Kış koleksiyonunda bu hissetme biçiminin peşinden gidiyor, insanın duygularının izinde, kendi doğasının içinde yaşadığı toplum kurallarına ve medeniyete meydan okuma gücünü nasıl bulduğuna kafa yoruyor.

Bir Romansın Anatomisi adlı koleksiyonda kalp, gül, ok, yıldırım aşkını simgeleyen şimşek ve dantel gibi romantizmi temsil eden klişe öğeler, cüretkarca aşkın karanlık tarafına geçiyorlar. Ağır asker postalları ile tamamlanan kokteyl elbiseleri, saten rozetlerle kullanılan militer ceketler, üniforma estetiğini esir alan gotik ayrıntılar; romantizmin ve aşkın tüm tezatları, koleksiyonun detaylarında vücut buluyor. Simsiyah siluetler üzerinde tomurcuklanan üç boyutlu güllerle karanlık bir romantizmin kapılarını aralayan Miuccia Prada, iyi ve kötüyü bir arada tasvir etme ihtiyacının, günümüz gerekliliklerine cevap verdiğini belirtiyor ve romans mefhumunu bir çelişkiler yumağı halinde podyuma taşıyor.


FENDI'DEN KARL'A HÜZÜNLÜ VEDA
Karl Lagerfeld'in beklenmedik vefatından yalnızca birkaç gün sonra gerçekleşen Fendi 2019 Sonbahar/Kış defilesi, 1965 yılından beri markanın hazır giyim koleksiyonlarının kreatif direktörlüğünü üstlenmiş olan tasarımcının zengin mirasına ve eşsiz yaratıcılığına bir saygı duruşuna dönüştü. Defilenin davetlileri koltuklarında Karl'ın imzasının ve ölüm tarihinin üzerinde bulunduğu küçük kartlarla karşılaştılar.

Markanın erkek ve aksesuar koleksiyonları kreatif direktörü ve Fendi Ailesi'nin marka bünyesinde çalışan tek üyesi Silvia Venturini Fendi, ilk kez beş yaşındayken tanıştığı Lagerfeld'e defile bülteninde yer alan şu sözlerle veda etti: "Karl Lagerfeld ve Fendi arasındaki bağ, moda dünyasının en uzun soluklu aşk hikayesiydi ve bu bağ önümüzdeki yıllar boyunca da hayatımıza dokunmayı sürdürecek."

İnce beller, devasa fiyonklar ve düğmeli beyaz yakalarla koleksiyona feminen çizgiler hakimdi. Fendi arşivlerinden çıkan 1981 tarihli, Karligraphy ismi verilen bir monogram koleksiyonun farklı parçalarında karşımıza çıkıyordu.


MAX MARA'NIN YENİ GÜÇLÜ KADINLARI

Yüzünü 1980'li yıllara dönen MaxMara'nın kreatif direktörü Ian Griffiths, ilhamını tüm zamanların en ikonik süpermodellerinden Linda Evangelista'da buluyor ve güz mevsiminin feminen zarafetini Evangelista'nın hayali gardırobuna yansıtıyor.

Güçlü siluetler, üniforma estetiğinde yorumlanan markanın zamansız renkleri bej ve camel tonları, bu renk skalasına meydan okuyan parlak yeşiller, flaş sarılar ve vahşi hayvan desenleri. Mükemel bir işçiliğin izlerini her ayrıntıda yansıtan zengin koleksiyonda Griffiths, kadının gücünü görkemli bir görünümle vurgulamayı seçiyor ve klasik MaxMara kadınını gerek renklerle, gerek faux fur'ler, tüyler ve payetlerle yeniden yorumluyor. Maksimalist dokunuşlarla Z Kuşağı'na da göz kırpan koleksiyonun aksesuarlarında ise güneş gözlükleri ayrıca dikkat çekti.