Sevan Bıçakçı'nın hazine dairesi
MODA

Sevan Bıçakçı'nın hazine dairesi

Sevan Bıçakçı’nın İstanbul’a duyduğu hayranlık, bu defa mücevher değil saat tasarımlarında cisimleşti.

GÜNCELLEME TARİHİ: 9 Mart 2019

Güneş Uysalefe

Diamonds are forever. Böyle bir slogan yerleşmiş hafızamıza; mücevherin zaman aşımına uğramadığı sanki 1971 yapımı James Bond filminin ismi ve müziğinde kanıtlanmış, yüzlerce yıllık takı kültürünün değerini kavramak için meğer bir ajana ve Shirley Bassey'den bir şarkıya ihtiyaç varmış. Elmasların aksine kalp kırmaya meyilli olan Bond karakterleri, İstanbul'a da sıklıkla uğradılar; tarih ve gizemin iç içe geçtiği bu şehirden daha iyi bir set olabilir miydi?

Aşk ve gücün hüküm sürdüğü Topkapı Sarayı'nın sağladığı ambiyansı düşünün bir kere... Yıllar içinde aktörler, senaryolar, kostümler değişti ama sarayda zaman durmuştu bir kere. Belki de sırrı hazinesinde barındırdığı, bazısı Almanya ve Rusya gibi ülkelerin temsilcilerinden diplomatik hediyeler olarak sunulmuş, bazısı da saray ahalisinin birebir siparişi olan, tarihleri 16. yüzyıla kadar uzanan saatlerde saklıydı...

380 parçalık bu koleksiyon, Napolyon'un sultan için Breguet ustalarına özel siparişiyle hazırlattığı yakut ve zümrütlerle bezeli Pendule
Sympathique ve dengi masa ve cep saatlerinden oluşunca, bu işte bir sihir arayanlardan biri de Sevan Bıçakçı olmuş. Yaklaşık 10 yıl kadar önce saraydaki özel saat sergisini gezen mücevher tasarımcısı, kariyeri boyunca ona ilham veren Osmanlı'nın edebiyatı ve mimarisine bir yenisini eklemiş; imparatorluğun saat arşivi...

Kaligrafi ve mikro-mozaik gibi teknikleri Kapalıçarşı'nın kuyum geleneğiyle buluşturarak hazırladığı görkemli mücevherleriyle tanıdığımız Bıçakçı, farklı tarihi ve mitolojik sembolleri, her zamanki romantik ve iddialı çizgisiyle bu sefer kol saatleri için yorumlamış. Tasarımcının çok sevdiği hançer motifi, akrep ve yelkovan rolünde karşımıza çıkarken, saatin pimi kavuk formunu almış, Yerebatan Sarnıcı'nın Medusa'sı veya Anadolu'nun bereketli atfettiği narlar kadran süslemelerinde yer almış ve ortaya adeta sürrealist bir koleksiyon çıkmış. Özel fotoğraf çekimleri, hikaye ve anektodların Assouline yayınevinden çıkan Sevan Bıçakçı: The Timekeeper kitabında şahitlik ettiği serüven, bir Bond filmi kadar sürükleyici olmayı vaat ediyor.