Yüksek mücevher zanaatinde öne çıkan temalar
MODA

Yüksek mücevher zanaatinde öne çıkan temalar

Son High Jewellery koleksiyonları; lüks ve görkemin kutlandığı zamanlardan dem vuruyor, bunun için de taşkınlığın şehri Paris’i merkez alıyorlar. İşte, yüksek mücevher zanaatinde öne çıkan tema, tasarım ve ideolojiler.

GÜNCELLEME TARİHİ: 8 Ağustos 2019

Güneş Uysalefe

Nostalji. Sadece mücevherde değil, tüm kreatif dallarda geçmişe duyulan özlem ağır basıyor. Moda tasarımları 1970'lerden 2000'lere farklı tarihi dönemlerden ilham alıyor ya da StrangerThings'den Pose'a pek çok farklı televizyon yapımı 1980'lerde geçiyor. Nedir şimdi ve gelecekten kaçmayı bu kadar tetikleyen? Çok kısaca "dünyanın hali". BusinessofFashion.com adresinde yayınlanan bir makale, Sarı Yelekliler olaylarında tahrip edilen mağazalardan yola çıkıyor ve lüksün Fransa'da, tıpkı Marie Antoinette zamanında olduğu gibi, yeniden kınanacak, ayıplanacak bir olguya dönüşmesini konu alıyordu. Paris'in günümüzde böyle eleştiri alan "Her şeye rağmen ihtişam!" sloganlı dikbaşlı felsefesi, aslında sadece ihtişamı değil, ihtişama kaçanları da bir yandan temsil ediyor.


Chanel'in yeni parçaları, Gabrielle 'Coco' Chanel'in (en sağda) Stravinsky'nin de dahil olduğu Rus çevresi ve Paris yaşamlarından ilhamla hazırlandı

Armani, Valentino veya Ralph & Russo, kendi memleketlerinde değil de Paris'e gelip Haute Couture koleksiyonlarını sunuyorlar çünkü gerçek değer ve desteği burada görüyorlar. Mesela geçtiğimiz ayki Sonbahar/Kış 2019/20 Haute Couture Moda Haftası dahilinde gerçekleşen High Jewellery sunumlarından Chanel'in Paris Russe de Chanel koleksiyonu... Markanın atölyeleri bu sefer Gabrielle 'Coco' Chanel'in hayatı ve çizgisinde önemli izler bırakan Rus karakterlerden yola çıkarak, Rus temalı bir koleksiyon hazırlamış. Devrim ve komünizm öncesi, tasarımda Art Deco, sanatta Sürrealizm ve müzikte Jazz'ın parladığı 1920'ler Paris'ini mesken edinen Ruslar arasında Chanel'in piyanist Stravinsky gibi aşkları veya dans vizyoneri Diaghilev gibi dostları olmuş, "Ruslar beni büyülüyor" diyerek kendisi de zaten bu kültüre duyduğu çekimi tanımıştı.

Yeni mücevher koleksiyonunda, geleneksel kokoşnik taç Sarafane adlı kolyeye dönüşebilen pırlantalarla bezeli tasarımda; yerel çiçek motifleri mine üzeri safir ve inci işli Folklore bilezikte; bir asker nişanı, sarı altın üzerine turmalin ve spinel süslemeli madalyon broşta; çift başlı kartal arma, kuvars ve pırlantalı bir bilezikte yeniden hayat bulmuş, geçmişe dair simgeler günümüze taşınmışlar. Coco Chanel'in boncuk inci ve bijuteri merakı 1932 yılında boyut atlamış ve pırlanta kullandığı ilk koleksiyon ile dekoratif takıları gerçek mücevherlere dönüşmüştü.

Temmuz ayında Place Vendôme'da açtığı mücevher butiğiyle Gucci, bu sezon ilk High Jewellery koleksiyonu Hortus Deliciarum ile karşımıza çıktı. Moda tasarımlarındaki retro zevkiyle tanıdığmız Alessandro Michele, Paris'i yeğleyen isimlere katılarak, türlü hayvan figürü ve 30.30 karatlık opal gibi değerli taşlarla nostalji duygusunu işlemişti. Bir Ortaçağ şatosunda keşfedilmiş hazine sandığından çıkmışa benzer parçalar, yüzyıllar öncesinin Rokoko ve Barok akımlarından izler taşıyor, taşlar ebatlarıyla ihtişamı derebeyliklerin, aristokrasinin hüküm sürdüğü zamanlara taşıyordu.

Paris'te geçmişlerini kutlayanlar da vardı. Diğer bir İtalyan, Buccellati, 100. yaşı şerefine dantel motifi ve fırçalanmış altın dokusunu yeniden işlemiş, choker formlu kolye gibi parçalarla modernizme kayacağının ipuçlarını veriyordu. Dior ise mücevher tasarımındaki 20. yılını, kreatif direktörü Victoire de Castellane'ın kendi deyimiyle "tüm arşivi bir shaker'dan geçirdiği" Gem Dior koleksiyonuyla kutluyordu. Markizden bagete farklı kesimler, grenadan akuamarine rengarenk taşlar; geometrik ve asimetrik kümelerde, sanki mıknatısla yan yana getirilmiş görünümdelerdi. Castellane'ın figüratif ve uçuk dünyası belki de ilk defa böylesine yalın ve çağdaş bir tavırla cisimleşmişti. Ve belki de bu, Paris mücevher sahnesinin yükselen yıldızı Dauphin'in minimal ve mimari çizgisinin etkisiydi. Aynı brütal üslup, Reza koleksiyonunda da hissedilebiliyordu; özellikle de 8.48 karatlık yakutla süslü Troidia yüzüğün keskin yüzeyleri ve köşelerinde.


Boucheron butiğinin eski bir sakini olan Wladimir adlı kedi, yeni tasarımlar arasında yerini turmalin, safir ve pırlantalarla almış - Reza'ya ait 8.48 karatlık yakut ve pırlantalı altın Troidia yüzük

Yani görkeme duyulan özlem, bir kez daha Paris'te ve Paris'le ifade buluyordu. Gerçek bir Rönesans yaşayan Boucheron'da kreatif direktör Claire Choisne, Vu du 26 adlı koleksiyonunda renovasyondan geçen Place Vendôme'daki butiğin sağladığı Paris manzarasını ele almıştı. Grand Palais'nin cam kubbesi, Arnavut kaldırımları veya heybetli sütunlar; Paris için mücevherlerden heykelsi bir şiir yazmıştı adeta Boucheron. Paris'in gökyüzüne gözlerini çeviren Chaumet ise Les Ciels koleksiyonunda yıldızlara, bulutlara ve güneşe adanmış parçalara yer vermişti.

Cartier, Paris'in temsil ettiği özgürlüğü ve taşkınlığı, kendini oradan kopararak bulanlardandı.


20.45 karatlık safirin merkezine yerleştiği oniks ve pırlantalı beyaz altın Boucheron bilezik

Londra'da sunduğu Magnitude koleksiyonu, son birkaç sezondur benimsediği deneysel ve fütüristik ideallerle hazırlanmıştı. 77.27 karatlık dev bir opalin yerleştiği, mor safirler ve turuncu grenaların süslediği Zemia bilezik veya lapis lazuli kürelerin çevrelediği sarı pırlantalı Equinoxe kolye, Cartier'nin nostaljik duygulara zamanı olmadığının, umudu gelecekte aradığının kanıtlarıydı.


Kuvars ve pırlantalı sarı altın bilezik, Boucheron Vu du 26 koleksiyonundan

Son High Jewellery koleksiyonu Cinemagia için Capri'de özel bir etkinlik düzenleyen Bulgari ise Romalı genlerini paylaştığı tarihi Cinecitta film stüdyoları ve yıllardır özel bir ilişki içinde olduğu sinema yıldızlarından yola çıkmıştı. Neyse ki sadece geçmişi yad etmek ve arşivsel parçaları üzerinden geçmek yerine, sinema makarasının dönmeye devam ettiğini de hatırlayarak, kendi çizgisinde ama bir o kadar modern parçalar hazırlamıştı. Demek ki nostalji, melankoliye dönüşmeyip de bir çapa görevi gördüğünde, insan ruhu kadar mücevhere
de iyi gelebiliyordu...