Modanın felaket senaryosu
MODA

Modanın felaket senaryosu

Bugünlerde salgın dışında hiçbir şey konuşmuyoruz, görsel anlamda ise maskelerin istilasına uğramış durumdayız. Tıp dünyası maskelerin yararlarını ve zararlarını tartışadursun, moda alemi sanki bu felaket senaryosuna önceden hazırlanmış gibi. Sizi birkaç

GÜNCELLEME TARİHİ: 21 Temmuz 2020

Çağla Bingöl

Moda her zaman hayattan, sanattan, ekonomiden, güncelden, politikadan, sıcağıyla soğuğuyla savaştan ilham alır. Çoğu zaman, "Tasarımcılar nasıl aynı sezonda benzer şeyler tasarlıyor?" sorusunun cevabında bu vardır. 2017 yılında da farklı bir şey olmadı tabii. Trump, Amerika'nın 45. başkanı seçildikten sonra Obama'nın yarattığı optimist ve barışçıl söylemleri elinin tersiyle itti ve ilk iş olarak savaş naraları atmaya başladı. Kendisi için Amerika her şeyden önce geliyordu ve onu tekrar "çok iyi yapmak" (Make Amerika Great Again ya da kısaca MAGA) üzere birçok hırçın planı mevcuttu. Bu tutumu çoğu insanda ama özellikle sağ beyinleri ile sanata katkı sağlayan kitle üzerinde çok kötü bir etki bırakmıştı. Panik havası ve umutsuzluk hali hakim olmuştu ortama. Modanın yıldız isimleri de gelecek hakkında felaket, kıyamet, son senaryoları yazmakta gecikmediler.

Raf Simons, Calvin Klein Sonbahar/ Kış 2018 defilesinin açılışını hırpalanmış turuncu bir güvenlik tulumu, plastik korumalı çizmeler ve balaklava maskeli bir model ile yaptı. Balaklava o sezon ilginç bir biçimde tüm markalarda belirivermişti. Şov içinde daha neler yoktu ki; reflektörlü ceketler, gümüş Mylar battaniyeler, güvenlik yelekleri ve daha niceleri. Prada da Calvin Klein'dan çok farklı değildi. Sanki bir asit yağmuruna, nükleer atıklara ya da zorlu hava şartlarına hazırlanır gibi çıkmıştı kadın ve erkek modeller podyuma. Maison Margiela'nın başındaki John Galliano işi daha da ileri götürüp, dış giyim parçalarının kapüşon bölümlerini hava geçirmez, adeta biyolojik bir savaşa hazır PVC ekler ile kaplamıştı. The Soloist markasının tasarımcısı Takahiro Miyashita'nın The Day The World Went Away yazılı "emergency" pançosu da unutulmayanlardan oldu. Bu trend sonradan kendini yüz maskeleri ile Gucci, Off-White ve Fendi'de de gösterdi. Tabii, hedef böylesine dünyayı saracak bir salgına hazırlanmak değildi kuşkusuz ama virüs Wuhan'dan dalga dalga yayılmaya başladığı andan itibaren Fendi'nin Logomanya trendine gönderme yapan ipek üzerine baskılı, 195 Euro'luk yüz maskeleri yok satmaya başladı. Şimdi bu maskeyi Google'ladığınız zaman birçok sitede "tükendi" ibaresini görebilirsiniz.


Alyx İlkbahar/ Yaz 2019

Yüz Maskelerinin Dünü, Bugünü ve Yarını

Yüz maskeleri ilk olarak 19. yüzyıl sonlarında doktorlar tarafından ameliyatlar sırasında hastalıklardan korunmak amacıyla takılmış, halka inmesi ise 20. yüzyılın başlarındaki İspanyol Gribi salgını ile olmuş. Dünyanın birçok yerine yayılan bu koruyucu icat en çok Japonlar tarafından tutulmuş ve Uzakdoğu'da yaygınlaşmış. Yıllar içinde birçok hastalık tecrübe eden Uzakdoğuluların hayatında topluma karşı bir sorumluluk ve vatandaşlık görevi olarak yer etmiş. Bizler içinse hastalıktan çok protestonun bir sembolü olan maske; ayrımcılığı, özgürlüklerin kısıtlanmasını, politik yasakları ve kimi zaman cinsel suçları temsilen kullanılmaktaydı bugüne dek. Kimse onun bir gün en gerçek misyonu ile bu kadar baskın bir şekilde hayatımızda olacağını tahmin edemiyordu. Maske, tarihte bugünlere bakıldığında el dezenfektanından, plastik eldivenden ya da sabundan çok daha görünür olacak. Zira sosyal medya için de aksesuar anlamında orijinal bir obje. Maske takıp selfie post etmek bir anlamda tarihe tanıklık etmek, "Ben de oradaydım" demek ki, şu an dünyanın dört bir yanındaki influencer'ların paylaşımlarında bu karelere rastlayabilirsiniz.

Salgın öncesinde de gerek Uzakdoğu'dan ilhamla, gerek Avrupa'daki hava kirliği ve Avustralya'daki yangınlar nedeniyle çeşitli girişimciler maske üretimine başlamıştı. Hava kirliliğinden, hastalıklardan, alerjenlerden korunmak gibi sebepler ile bu alana giren girişimciler bugünlerde oldukça popüler. Eşarba benzeyen tasarımlar, desenli ağızlıklar, özel teknoloji filtre sistemleri, burun yapısını hatırlayan sünger dolgular gibi birçok rahatlık, pratiklik ve şıklığı öncelik edinen markalar arasında İngiltere merkezli Freka, Polonyalı Lekko, California'dan Vogmask ve San Francisco'dan Airpop sayılabilir. Bu vizyoner markaların arasına kuşkusuz yakında yenileri de eklenecektir. Çünkü artık ortak algımız bu yöne kaydı.

Fakat bunun bir endüstriye dönüşmesi durumunda markalar pazarı geliştirmek için çeşitlilik yaratma arayışında olacaklardır. Aksesuar tasarımı ile yola çıkan bir markanın hazır giyime açılmasına benzer şekilde; bu alan da çevre kirliliğinden koruyan eşofman takımı, virüsten koruyan palto, polenden koruyan şapka gibi ürünlerle gelişerek ilerleyebilir. Böyle bir durum, markaların yeterli talep yaratabilmek amacıyla bizi her an havadan korkmaya itecek pazarlama yöntemleri ile karşımıza çıkmasını mümkün kılabilir. Hele büyük markalar işin içine girerse, ileriki dönemde çevre kirliliği, pandemi, dokunma ile geçen hastalıklar hakkında birçok Hollywood yapımı izlememiz olası.

Elbette, Prada, LVMH, Kering gibi lüks gruplarının şu anki ihtiyacı karşılamak için yardım amaçlı ürettikleri koruyucu ekipmanları konu dışında tutmak gerek. Global isimlere geçtiğimiz günlerde Türkiye'den Vakko, Beymen, LcWaikiki, adL ve Karaca gibi duyarlı markaların da eklenmesi mutluluk verici.


Calvin Klein Sonbahar/Kış 2018/19

Tanıklık Edilen Tarih
Belki bir daha hayatımız boyunca tüm dünya ile bu kadar ortak giden bir olaya tanıklık etmeyeceğiz. 2020 yılı çoğunlukla #evdekal'ınan yıl olarak hatırlanacak. 2018 için tasarımcıların biçip diktiği felaket senaryoları o zaman gerçekleşmedi, retorikte kaldı ama şimdi indirimden, ikinci elden, oradan buradan o koleksiyonların maskelerini, balaklavalarını, güvenlik tulumlarını bulsak giyebiliriz.

Tasarımcıların aklındaki aslında daha çok nükleer bir felaketti. Trump'ın Kuzey Kore ile yürekleri ağza getiren restleşmeleri daha dün gibi aklımızda. Ama işte, 1945'te maruz kaldığı nükleer bombalardan sonra kendine gelmesi çok uzun zaman alan doğa bu kez önce davranıp, bizi vurdu. Şimdi kimse bombadan bahsetmiyor. Tersine dev bir bomba yerine küçücük bir virüs ile hayat durdu, moda durdu, sanat durdu, hepimiz evlerimize, iç dünyamıza döndük.

Modanın yarınında maskeler yeni aksesuarlarımız olacak, bu kesin. Birçok modaevi şapka, eldiven, gözlük gibi aksesuar serilerinin yanına maskeyi de ekleyecekler. Ve bunu sadece Uzakdoğulu müşterilerine hoş görünmek için yapmayacaklar. Hepimiz maskelerin ardına saklanacağız. Çünkü her felaket insanlara yeni bir refleks geliştirtiyor. Belki ileride dışarıda maskesiz gezmek nasıl bir şeymiş hatırlayamayacağız. Belki o çok hayalini kurduğumuz fütüristik moda tam da böyle olacak: Altın rengi mylar battaniyeden pançolu, kadife maskeli, reflektör yelekli...