Çikolata aşkına!
MODA HABER

Çikolata aşkına!

Özlem Yılmaz Küçük'ün yeni yazısı...

GÜNCELLEME TARİHİ: 2 Aralık 2013

Sezen Cumhur Önal'ın "Çikolata renkli sanatçı …" şeklinde sunduğu siyahi starları hayranlıkla izlediğimiz yılları hatırlayanlar bilirler. O zamanlardan bu zamana, bronzlaşıp çikolata rengi olmak, saçlarını çikolata kahvesine boyatmak, kıyafetlerde, hatta mobilyalarda bu rengi kullanmak çikolataya farklı bir bakış açısını da beraberinde getirdi. Çikolata aslında sadece damağımıza değil, görselimize de hitap etti yıllar yılı. Özellikle de kadınların tüm dünya lezzetlerini ayrı, çikolatayı ayrı bir yerde tutukları, kalplerinde çikolata aşkını barındırdıkları da bir gerçek. Kendimden de biliyorum. Her ne kadar tatlı yerine baharatlı ve acılı yiyeceklere olan düşkünlüğümle bilinsem de, çikolata aşkına ben de yenildim son yıllarda. Çikolata krizine girmişliğim de oluyor zaman zaman. Gece yarısı uyanıp, bir kaşık Nutella'yı mideme indirdiğim de gerçektir. Ayrıca gelsin çikolatalı pastalar, gitsin çikolatalı tüm tatlar.

Çikolatanın hem rengini hem de tadını çok seviyoruz. Peki, aşık olduğumuz bu tadın geçmişini biliyor muyuz? Üç ay önce dünyaya getirdiğim minik Leyla'mdan geriye kalan doğum kilolarımı henüz verememişken, tüm yiyeceklere karşı irademi koruduğum, ancak çikolataya karşı dik duramadığım gerçeğiyle yüzleşmeye çalıştığım bu haftada, çikolata tarihini biraz araştırıp, büyük aşkımızın geçmişiyle alakalı sizi de bilgilendirmek istedim. Ne de olsa o hem bize acı çektiren hem de mutlu eden gerçek bir aşk. Geçmişi bizim için çok önemli!

Bundan 4000 yıl önce, Honduraslı yerliler tüm dünyayı etkileyecek bir keşif yaptılar. Kakao çekirdeklerinden bir içecek üretmişlerdi ve bunun onlar için anlamı yeni bir tat bulmanın çok da ötesinde değildi. Oysa hayatımızda önemli bir yeri olan çikolataydı keşfettikleri.

Etimoloji uzmanları çikolata kelimesinin, Aztek dilindeki "xocolatl" kelimesinden geldiğini belirtiyorlar. Kelimenin sonundaki "atl" kısmı "su" veya "içecek" anlamına geliyor. "Xocol" kısmı için ise üç farkılı açıklama bulunuyor; kakao çekirdeklerinin gürültülü bir şekilde havanda dövülmesinden dolayı "gürültü" anlamına geldiğini düşünenen etimologların yanı sıra, "acı" ya da "sıcak" anlamında kullanıldığını söyleyenler de bulunuyor.

Çikolata soğuk ve acı bir içecek olarak başladı macerasına ve özel günlerde ve dini rituellerde "acı içecek" olarak tüketildi. Aztek ve Mayalar, yüzyıllar boyu bu lezzetin keyfini çıkarmakla kalmayıp, kakaoyu ticaretin de baş aktörü yaptılar. Kakao çekirdeği o kadar değerliydi ki, alışverişlerinde para yerine kakao kullandılar. İnanç dünyalarını, kültürlerini de etkiledi kakao.

Aztek mitolojisine göre kakao ağacı, cennette yetişen "İyilik ve kötülük ağacı"nın yeryüzündeki temsilcisiydi. Çikolatanın Kristof Kolomb'un keşif gezisinde fark edilip, İspanyollar tarafından önce Avrupa'ya, oradan da dünyaya yayılması ise çok sonraları, 16. yüzyılda gerçekleşti. Kakaonun Avrupa'ya ulaşması çikolata için yeni bir çağın başlangıcıydı.

İçilen Çikolatadan Yenilen Çikolataya

Çikolata, Avrupa'ya adım attıktan sonra uzun süre seçkin kesime yönelik bir lezzet olarak kaldı. İtalyan kahve dükkanlarında ve Londra'nın ünlü kulüplerinde çikolata yudumlamanın zevki hızla yayılsa da, geniş kitlelerle buluşması için Sanayi Devrimi'ni beklemek gerekti. 1700'lerde kakao yağının bulunmasıyla beraber, katı çikolata yapımının yolu açılmış oldu ve ilk kalıp çikolatalar İngiltere'de üretildi. Öte yanda Henri Nestlé, sütteki suyun buharlaştırılarak süt tozu elde edilmesini sağlayan bir metodu bularak, çikolatanın tadında bir devrim yaşanmasını sağladı. Bu, İsviçre'de kalıp haldeki ilk sütlü çikolataların yapılmasına yol açan mükemmel bir buluştu.