Ayşe Özyılmazel: Bir erkeğin beni çok sevmesine açım!
Üçüncü klibin için New York’a gittin. Nereden çıktı New York’ta klip çekme fikri?
Aslında her fikir gibi bir anda çıktı. Klip çekmek için yönetmen ve fotoğraf sanatçısı Sedat Doğan’ı aradım. Meğer Sedat ekibiyle New York’a çekim yapmaya gidiyormuş. “Haydi sen de gel, klibi orada çekelim” dedi. Bir hafta içinde bütün yazışmalar ve planlar yapıldı ve ben kendimi New York’ta buldum.
Ayşe Özyılmazel: Bir erkeğin beni çok sevmesine açım!
Bir değil, iki klip çekildi yanılmıyorsam, konseptleri neler?
Evet, iki klip çektik. Sedat Doğan çekti, görüntü yönetmenliğini Emre Başaran yaptı, ekibin kalanı Amerikalıydı. O kadar heyecanlandık ki bir değil, iki klip çektik. 48 saat hiç durmadık dersem yeridir. İlk klip yaz için eğlenceli olacağını düşündüğümüz hip hop ritimli Mert Ekren’le ortak yazdığımız ‘İstanbul’un Kızları’na çekildi. Klip için Brooklyn’de üç sokak kapatıldı, dokuz ayrı mekan kullanıldı, graffitti sanatçıları duvara ‘Ayşe’ yazdı, Jamaikalı model Crystal Ommar ve önümüzdeki ay albümü çıkacak Amerikalı şarkıcı Kasha da rol aldı. Eğlenceli, Amerikan hip hop kliplerine gönderme yapan bir klip.
Ayşe Özyılmazel: Bir erkeğin beni çok sevmesine açım!
Ya ikinci klip? Hangi şarkıya çektiniz?
İkinci klip albümde en sevdiğim, yine Mert Ekren’le yazdığımız slow şarkılardan ‘Taşıyo Baksana’. Bu klip siyah-beyaz çekildi. Gece başlayan çekimler sabahın ilk saatlerinde bitti. Modacı Zeynep Tosun’un diktiği siyah tuvaletle tabiri caizse bütün New York’u yürüdüm. Brooklyn Köprüsü, Battery Park, Central Park, Times Square, Grand Central Station ve bir sürü yer. Nasıl yorulduk bilemezsin ama çok eğlendik. İkinci klibinde oldukça estetik ve bir o kadar da cesur sahneler vardı? Nasıl tepkiler aldın? Vallahi arkadaşlarım benimle çok dalga geçti. Klibi yönetmen ve arkadaşım Kemal Doğulu çekmişti, bence nefis bir klip oldu. Kemal’e bayılıyorum zaten. Küvetteki köpüklü sahnelerim çok konuşuldu ama seksi olduğu kadar estetik bir klipti, bence gayet dozundaydı ve benim başka bir yönümü ortaya koydu. Tabii arkadaşlarım bana ‘çok güçlü küvetlibir klip’ gibi makaralar yaptı, eh ne yapalım.
Ayşe Özyılmazel: Bir erkeğin beni çok sevmesine açım!
İlk albümünü çıkardın ve çok tuttu. Hiç bu kadar ilgi bekliyor muydun? Ben bekliyordum da insanlar bu kadar beğeneceklerini ve olumlu düşüneceklerini beklemiyorlardı. Sebebi beni yazar olarak tanımış olmaları olabilir. Bir de bir çok kişi albüm çıkarıyor, beni de onlardan biri zannetmiş olabilirler fakat ortada ciddi bir emek ve kendimize has bir müzik ve söz anlayışımız var. Beni kabul etmeleri zaman aldı ancak bunun tek atışlık bir heves olmadığını ve çok çalıştığımı gördükçe kabul etmek zorunda kaldılar.
Ayşe Özyılmazel: Bir erkeğin beni çok sevmesine açım!
Şarkıcı kimliğin gazetecilik kimliğini etkiledi mi?
Etkileyebilirdi ama bunu da güzel kıvırdığımı düşünüyorum. Başta ben de dahil olmak üzere birçok insanın böyle endişeleri vardı. Biraz daha az uyuyarak, biraz daha çok çalışarak ikisini de halletmeyi ve birbirine karıştırmamayı başardım galiba. Bir de yazımı yazmaya oturduğumda müzik kariyerimi, müzik dünyasındaki rekabetleri bir kenara koyuyorum. Her zaman adil ve objektif yaklaşmaya çabalıyorum.
İki mesleğini de severek yaptığını biliyorum ama artık şarkıcı kimliğinde iyice oturduğuna ve kendini kanıtladığına göre şarkıcılık biraz daha ön palana çıkıyor diyebilir miyiz?
Yazını yazarsın, o gün yayınlanır ve biter. Müzik ise daha farklı. Etkisi daha uzun süre kalıyor, bu yüzden de daha çok çalışma istiyor. Tabii yazı yazmak hiç kolay değil, sürekli gündemi takip etmen, okuman, beynini açık tutman, gözlemci olman gerekiyor fakat müzikle ekranda daha çok yer aldığın, konserlerde insanlarla bire bir temasta olduğun için daha etkin görünüyorsun. O yüzden daha ön planda duruyor müzik. Oysa benim için biri diğerinden daha önde değil.
Yaz aylarına girdiğimiz şu günlerde konser programları belirlendi. Nerelerde konser vereceğin belli mi, teklifler geliyor mu?
Yazın çok güzel konserlerim olacak. Sahil bölgelerine de gideceğim, Anadolu’daki bazı yerlere de. Bir sürü teklif, proje ve plan var. Şimdiiki klibin çalışmaları, onların radyo ve televizyon tanıtımları var. Bu yaz ikinci albümüm için çalışmaya başlıyorum, hatta şimdiden Mert Ekren’le dört şarkıyı yazdık bile. Bu arada Murat Boz’a yazdığımız bir şarkıda düet yapacağız, Murat’ın albümü ağustosta çıkacak, onun için de çalışıyoruz. Yeni şarkı bekleyenlervar... Hepsine yetişip, eğlenerek güzelişler yapmak istiyorum bu yaz. Tabii bronzlaşacağım da...
Ayşe Özyılmazel: Bir erkeğin beni çok sevmesine açım!
İleride bir gün Açıkhava’da ya da Arena’da tek başına konser vermeyi hayal ediyor musun? Çalışmaların var mı?
Bu bir hayal değil ki olacak bir gerçek. Bugüne kadar yaptığım herşeyi, başardığım her şeyi öncede ngördüm. ‘Nasıl gördün?’ dersen, o sahneleri gözümde canlandırdım, yaşayacağımdan emin olarak hayalime getirdim ve oldu. Benim sırrım bu! Sağlık olduğu sürece hayal ettiğim, inandığım her işi başaracağımı biliyorum. Bu hepimiz için geçerli. O yüzden Arena’da ya da başka yerde konser vermek bir hayal, uzak ihtimald eğil olacak şeyler. Hatta daha neler neler olacak, ben biliyorum da söylemem.
Ayşe Özyılmazel: Bir erkeğin beni çok sevmesine açım!
Hangi yaş grubundan oluşuyor dinleyicilerin, belirli bir ortalam avar mı?
Çocukların beni çok sevdiğini biliyorum. Genç kızlar, genç erkeklerde şarkılarımı severek dinliyor. Sahneye gelince her yaştan insanı sahnede tavlarım ben çünkü o kadar mutluyum, o kadar enerjiğim ki sahnede, beni izleyen asla sıkılmaz, asla benden gözlerini alamaz. İşini severek yapan insanlar hep böyle bir etki bırakır. Hangi işi yaparsan yap, işine aşıksan karşıdakini tavlarsın.
Albüm çıkmadan önce sıkı bir diyete girip kilo verdiğini biliyorum. Hala diyet yapıyor musun? Bunu nasıl koruyorsun?
Hımm, işte derin sorular! Sana bir itirafta bulunayım Öykü’cüğüm. Kilo vermek hiç de zor bir şey değil. Bütün mesele kilo vermeyi isteyip istemediğinde. Açıkçası ben kendimi balıketli çok güzel buluyorum. Biliyorum çok çok zayıf olmak moda ve benim sahneye çıkan bir kadın olarak 34-36 beden olmam gerek, yani öyle diyorlar fakatben 38 beden yuvarlak hatlarımla çok mutluyum. Kendimi seksi buluyorum böyle. Kıvrımlı, biraz etine dolgun kadınları oldum olası çok beğendim zaten. Ara ara diyet programları apıyorum ama şu günlerde canım hiç istemiyor. Tabii asla kızartma yemiyorum, tatlıdan uzak durmaya çalışıyorum, sık sık ve az az yemek yiyorum ama böyle kilo verir miyim bilemem. Bence böyle çok güzelim, laf gelmişken bikinili Hülya Avşar da çok güzeldi. Ohh be, sonunda birileri bedeniyle barışık.
Ayşe Özyılmazel: Bir erkeğin beni çok sevmesine açım!
Yerinde bir dakika bile durmuyorsun, bu kadar koşuşturma arasında kendine vakit ayırabiliyor musun?
Aslında tüm bu işler kendim için, yani işime ayırdığım vakti kendime ayırdığım vakit olarak sayılabilir. Sayılmazsa yandık çünkü kendime pek zamanım yok, yan iş öyle dinlenmeye, hiçbir şey düşünmemeye, yayılmaya, paniksiz, endişesiz ve plansız kalmaya... En büyük lüksüm uyumak ve evde müzik dinlemek. Beş aydır kalkıp sinemaya bile gidemedim, göremediğim bir sürü arkadaşım var. Düşünsene hala bu yıl Alaçatı’ya gidemedim ama olsun, bu ara böyle, nasılsa bol vakit bulabileceğim günler gelir bir gün.
Ayşe Özyılmazel: Bir erkeğin beni çok sevmesine açım!
İkinci albüm için hazırlıklara başladığını söyledin. Nasıl bir albüm olacak, ipucu var mı?
Şarkılarım demlenince güzelleşiyor bence. Mert Ekren’le dört şarkı yazdık, bu hafta yine çalışmalara devam edeceğiz ama biz 40 tane de yazsak içinden 10 tanesine karar verebiliyoruz, yani bu dört şarkının ikisi garantidir. Daha yolumuz var fakat bu sefer yazdığım sözleri daha çok sevdim.
Hayalinde en çok kiminle birlikte düet yapıyorsun?
Vallahi Türkiye’den sevdiğim birçok sanatçıyla sahnede düet yapma şansım oldu. Ajda Pekkan’la, Kenan Doğulu’yla, Yalın’la. Dünyadan Dany Brilliant’la... Kayıtlı henüz bir düetim yok. Ben beraber şarkı yazdığımız, beraber eğlendiğimiz herkesle düet yapmak isterim, çünkü müziğin paylaştıkça daha kıymetl iolduğuna inanıyorum. Hayalimde herkesle düet yapmak var desek mi? Desek!
Ayşe Özyılmazel: Bir erkeğin beni çok sevmesine açım!
Kalbinin uzun bir süredir boş olduğunu biliyorum. Bu yoğunlukta kendi tercihin mi bu yoksa doğru insanmı hala karşına çıkmadı?
Aslında benim kalbim boş değil. Kalbim ağzına kadar dolu. Hatta öyle dolu ki bir baktım kendimi sevmeye yer kalmamış. Fakat iki senedir doğru düzgün senin sorduğun gibi sürekli bir ilişki kuramadım. Aşk, yoğunluk, iş, güç tanımaz. “Çok yoğunum, aşk yaşayamıyorum, ilişkim o yüzden yok” diyenlere de gülüyorum. Aşık ol da göreyim seni, nasıl zaman ayırıyorsun. Deliye dönersin, onsuz nefes alamazsın ki.
İlişki konusunda kendini şansız görüyor musun?
Hayır. Ben biraz farklı bakıyorum bu konulara galiba. Şansız değilim, ben böyle istediğim için aslında bildiğiniz düzgün ilişkiler yaşayamıyorum. Ben kendi kendimi protesto ediyorum çünkü her yanım yara bere içinde. O kadar aşık oldum, öyle sevdim ve kendimi unuttum ki; 300 kilometre hızla giderken kafayı duvara çaktım sanki. O zamandan beri yürümeme garantili adamları seçiyorum. Tabii sonra adamlar suçlu oluyor. Ben de çok komiğim. O adamla yürümeyeceği zaten belli, seçerken düşünseydin akıllı kızım. Bütün suç bende!Çocukluktan gelen bir şey sanırım, bir erkeğin beni çok sevmesine açım. Bu yüzden karşıma çıkan herkesi doğru kişi zannediyorum. Sanırım acı çekmeyi ve sonra bu durumlardan şarkılar, yazılar çıkarmayı da seviyorum. Bir gün içimdeki asıl korkuyu bulup çıkarmayı başarırsam, yaralarımı kabullenmeyi başarabilirsem, hesabımı kapatabilirsem o zaman doğru insan bana gelecektir.
Ayşe Özyılmazel: Bir erkeğin beni çok sevmesine açım!
Yaşadığın ilişkiler sonrasında aşka bakış açın değişti mi?
Tabii değişti, değişmezse ayıp! Hiçbir şey öğrenememişim demektir. Aşkın sahiplenmek, hükmetmek olmadığını öğrendim. Biraz bırakmak, nefes aldırmak gerekli. Her an dipdibesin diye müthiş bir aşk yaşıyorsun demek olmuyor. Az görüşüp dünyanın en büyük aşkını yaşayabilirsin. Ben aşk istiyorum, yan yana vakit öldüreceğim birini değil. Aşktan yaratıcılık çıkarmak istiyorum. Beraber üretmek, yaratmak, birbirimize birşeyler katmak, ondan bir şeyler öğrenmek. Artık biliyorum ki zorla güzellik olmuyor ve bize annelerimizin, toplumun ilişkilerle ilgili dikte ettiği şeyler işe yaramıyor .Çevrene baksana, evli ve mutsuz insanlarla dolu dört bir yan. Ben mutlu, gerçekten aşkdolu, arada bir sihir tutturulmuşilişkiyi bekliyorum. Tabii ben24 saat aşığım, biri olsa da olmasada aşık gibi dolanıyorum. Gelecek planların arasındaevlilik ve çocuk sahibi olma isteğivar mı? Bilmem... Çocukları çok seviyorum fakat şu anda sorumluluk alacak durumda değilim. Evliliğe gelince, ben ruhumu evlendireceğim bir erkek istiyorum. Belediye imzasını çok gerekirse atabilirim. Hayal ettiğim ilişki klasik anlayışın çok daha dışında. Hiçbir zaman evlenmiş, evinde oturan, evli kadınlardan beklenen şeyleri yapan, beş çaylarına giden, kocasının kölesi, toplumun oyuncağı, düzenin minik kuşu bir kadın olmayacağım. Eğer olursam, o gün beni vursunlar, sevabına... Belki bu kafayla, bu alemde sizin ‘evde kalmış kadın’ tabir ettiğiniz kadın grubuna gireceğim ama ben böyleyim.




