Başdöndüren güzellik: Irina Shayk

Son dönemin en göze çarpan modellerinden biri o… Kısa süre önce Türkiye’ye de gelen Rus model Irina Shayk etrafını saran meraklı bakışların hedefi oldu. Onu merak etmemek elde değildi çünkü güzelliğinin altında gizemli bir havası da vardı modelin. Biz onun gizemli dünyasının kapılarını aralamaya karar verdik. Irina Shayk bu günlere nasıl geldi, hayatındaki öncelikleri neler, karşı konulamaz cazibesinin sırrı ne? Cevapları, Cosmopolitan'dan Ceylan Yeniacun'un yazısında...

Rusya’nın Chelyabinsk şehrine 50 km uzaklıkta Yemanzhelinsk kasabasında dünyaya gelen Irina Shayk’ın annesi müzik öğretmeni, babası ise maden işçisiymiş. Tatiana adında bir ablası bulunan Irina’nın babası, genç model ilkokul çağındayken ölmüş. İşte o günden itibaren Irina ve ailesi için zor günler başlar. Annesi kızlarını büyütebilmek için iki işte birden çalışmaya başlar.

Annesi kızının da müzik eğitimi almasını istediği için Irina dokuz yaşına geldiğinde onu müzik okuluna yazdırır. Yedi yıl burada eğitim gördükten sonra annesi ve ablasıyla birlikte Chelyabinsk’e taşınırlar. Pazarlama üzerine eğitim almaya başlayan Irina, sıkıldığı günlerden birinde annesinin otobüs durağında gördüğü afiş üzerine ablasıyla birlikte modellik ajansına kaydolur. Farklı güzelliğiyle ajanstakilerin dikkatini çeken Irina, 2004 yılında Chelyabinsk güzellik yarışmasına katılır.

Yarışmayı kazanan ve “Bayan Chelyabinsk” unvanını alan genç model, yarışma sonrası bugüne kadar Natalia Vodianova başta olmak üzere birçok modeli meşhur eden Guia Jikidze tarafından keşfedilir. Irina, aklında modellik yapma fikri yokken bir anda kendini Jikidze ile birlikte Paris’te bulur.

19 yaşında, diğer modellere göre biraz geç bir yaşta modellik kariyerine başlayan Irina, İngilizce bilmediği için ilk zamanlarda hayli zorluk çeker. 2007 yılında Intimissimi’nin yüzü olan seksi model, Akdenizli görüntüsü ve kusursuz vücuduyla tüm dünyada tanınmaya
başlar.

2007 yılı Irina için adeta hayatının dönüm noktası olur. Sports Illustrated’ın dönem dönem çıkardığı Swimsuit edisyonundaki pozlarıyla dikkatleri üzerine çeker. Sonraki yıllarda da Sports Illustrated dergisinde yer alan Irina, 2011 yılına gelindiğindeyse derginin kapağında yer alan ilk Rus model olma unvanını elde eder.

Ve Havai sahillerinde çekilen kareler Irina’nın yükselişinin en büyük kanıtı olur. Ünlü model 2007’den bu yana La Perla, Lacoste, Armani ve Guess başta olmak üzere birçok markanın yüzü olur ve defilelerde boy gösterir.

Şimdiye yani 2012 yılına baktığımızda ise kariyerinin zirvesindeki 26 yaşındaki Irina Shayk’ın boş zamanlarını çoğunlukla vakıf çalışmalarına ayırdığını görüyoruz. Uzun zamandır yardıma muhtaç çocuklar için çalışan Irina, Rusya’da annelerin ve bebeklerin tedavi gördüğü bir hastaneye yüklü miktarda bağış yaparak hastanenin yenilenmesine yardımcı oldu. Ayrıca yine Rusya’da çocukları hasta olan ailelere dikkat çekerek onlara bağış yapılması konusunda çalışıyor. Irina çocukları çok sevdiğini her fırsatta dile getiriyor. Kendisiyle aynı adı taşıyan yeğeni Irina onun hayattaki en değerli varlığı.

Güzelliğiyle dünya çapında üne kavuşmuş bir isim olan Irina Shayk, bakımı için ekstra bir çaba harcamadığını belirtiyor. “Bol su ve yeşil çay içmeye özen gösteriyorum. Cildime güneşten koruyucu krem sürmeden dışarı çıkmıyorum. Güneşin cilde verdiği zarar yadsınamaz bir gerçek” diyor. Kulağa inanılmaz geliyor ama Irina kusursuz vücudunu yaptığı diyetlere borçlu değilmiş.

Öyle ki 26 yıllık yaşamında bir gün bile diyet yapmamış. “Modellerin doğru dürüst yemek yemedikleri konusunda yanlış bir inanış var. Mesela ben inanılmaz çok yemek yerim ama düzenli spor yapmaya da özen gösteririm.” Kısacası Irina Shayk protein, yağ, karbonhidrat hesapları yapan, defilelere bir hafta kala sadece sıvı gıdalarla beslenen birçok meslektaşının aksine canı ne istiyorsa onu yiyor, içinden ne yapmak geliyorsa onu yapıyor. Gerçekten de güzel model fiziğinin yanı sıra gülen gözleriyle dikkat çekiyor. Çünkü onun yaşam mottosu sadece mutlu olmak!