Yeni temizlenmiş evin kapısından girdiğimde burnuma gelen kokuya…
Çarşafları o gün değişmiş yatağıma girmeye…
Susamışken su içmeye…
Starbucks'ta günün ilk kahvesini yudumlamaya…
Çok beğendiğin bir ayakkabıyı yüzde elli indirimli satın almaya…
Uygun fiyata gece elbisesi ya da çanta bulmaya…
Kuaföre gittiğimde sıra olmamasına…
Bankada numaratörde elimdeki sayının yanmasına…
Çok acıkmış vaziyette restorana oturduğumda önüme ekmek- zeytinyağı getirilişine…
Güzel beş çayı sofrasına…
Beğendiğim bir erkeğin ilk arayışında telefonda görünen numaraya…
Flörtüm apartman kapısında beklerken, asansör aynasındaki yansımama son bakışa…
Banyodan çıkıp kremlenip parfümlendikten sonraki halime…
Aniden aldığım sevinçli habere…
Uzun zaman beklenip umut kesilmişken gelen aramaya…
Yeni iş tekliflerine…
Okurlarımdan gelen maillere…
Kitaplarımı kitapçı raflarında özellikle Çok Satanlar'da gördüğüm anlara…
Yeni doğmuş bebek kucaklamaya ve onun kokusuna…
Yurt dışına çıkarken havalimanında geçen zamana…
"Ben Sana Mecburum" şiirini Samime Sanay'dan şarkı olarak dinlemeye…
O sıra aklımda olan şarkının radyoda çalışına…
Tartıya çıkıp rakamın eksildiğini farkedişe… -bu çok nadir oluyor-
Biraz incelmenin ardından kabinde kıyafet denemeye…
İçine giremediğim bir pantolonun fermuarını rahatça kapatabildiğim saniyeye….
Tatlı dedikodulara…
Sophie Kinsella'nın her yeni romanına...
Ilık yaz akşamları boğazda rakı balık keyfine…
Güzel manzarada şaraplı eşliğinde akşam yemeklerine…
Hafif esen rüzgarda şezlonga yayılıp Chick-lit roman okumaya…
İlahi adaletin yerini bulduğunu her öğrenişe…
Çarşafları o gün değişmiş yatağıma girmeye…
Susamışken su içmeye…
Starbucks'ta günün ilk kahvesini yudumlamaya…
Çok beğendiğin bir ayakkabıyı yüzde elli indirimli satın almaya…
Uygun fiyata gece elbisesi ya da çanta bulmaya…
Kuaföre gittiğimde sıra olmamasına…
Bankada numaratörde elimdeki sayının yanmasına…
Çok acıkmış vaziyette restorana oturduğumda önüme ekmek- zeytinyağı getirilişine…
Güzel beş çayı sofrasına…
Beğendiğim bir erkeğin ilk arayışında telefonda görünen numaraya…
Flörtüm apartman kapısında beklerken, asansör aynasındaki yansımama son bakışa…
Banyodan çıkıp kremlenip parfümlendikten sonraki halime…
Aniden aldığım sevinçli habere…
Uzun zaman beklenip umut kesilmişken gelen aramaya…
Yeni iş tekliflerine…
Okurlarımdan gelen maillere…
Kitaplarımı kitapçı raflarında özellikle Çok Satanlar'da gördüğüm anlara…
Yeni doğmuş bebek kucaklamaya ve onun kokusuna…
Yurt dışına çıkarken havalimanında geçen zamana…
"Ben Sana Mecburum" şiirini Samime Sanay'dan şarkı olarak dinlemeye…
O sıra aklımda olan şarkının radyoda çalışına…
Tartıya çıkıp rakamın eksildiğini farkedişe… -bu çok nadir oluyor-
Biraz incelmenin ardından kabinde kıyafet denemeye…
İçine giremediğim bir pantolonun fermuarını rahatça kapatabildiğim saniyeye….
Tatlı dedikodulara…
Sophie Kinsella'nın her yeni romanına...
Ilık yaz akşamları boğazda rakı balık keyfine…
Güzel manzarada şaraplı eşliğinde akşam yemeklerine…
Hafif esen rüzgarda şezlonga yayılıp Chick-lit roman okumaya…
İlahi adaletin yerini bulduğunu her öğrenişe…




