“Boşandıktan sonra birbirimize aşık olduk”
İşadamı & İshak Cerit ve eski manken Esin Moralıoğlu’nun birlikte ilk röportajı
Cemiyet hayatının başarılı işadamlarından İshak Cerit ve eski manken Esin Moralıoğlu, 2006 yılında birlikte olmaya başlamış ve hemen ardından bir ay içinde evlenmişlerdi. Üç buçuk yıl süren evliliklerini ‘geçimsizlik’ nedeniyle 3 ay önce sonlandıran çift, ayrılığa dayanamayıp yeniden bir araya geldi. Bundan sonra beraberliklerini nikahsız sürdüreceklerini söyleyen ve “Boşandıktan sonra birbirimize aşık olduk” diyen İshak Cerit ve Esin Moralıoğlu ile Emirgan’daki üç katlı muhteşem villalarında görüştük. 29 gündür yeniden aynı evde yaşamaya başlayan İshak Bey ve Esin Hanım, boşanmanın hayatlarına getirdiği heyecanı ve ilginç beraberliklerini samimiyetle anlattı.
Şamdan PLUS / Hülya Özerdemli
“Boşandıktan sonra birbirimize aşık olduk”
Nasıl tanıştınız, anlatır mısınız?
Esin Moralıoğlu: 2004 yılıydı...İki yıl boyunca Hawaii’de yaşadığım dönem bir alışveriş merkezinde karşılaştık İshak’la... Merhaba, ben de Türk’üm” dedi ve gitti. “Allah, Allah... Binlerce insan arasında benim Türk olduğumu nasıl anladı” dedim içimden. Başka hiçbir şey konuşmadık. Sonra üzerinden bir yıl geçti. O sıralar Alman-Türk karışımı melez bir erkek arkadaşım vardı, onunla ayrıldığımız günlerde Türkiye’ye gitmek üzere havaalanına gelmiştim. Bu kez havaalanında biri arkamdan sırtıma dokundu; “Hatırladınız mı beni?” dedi, karşımda yine aynı adam vardı... “Aaaa evet... Çok kısa bir sohbet etmiştik sizinle” dedim. Evli midir, değil midir, kimdir, hiç bilmiyordum o sıralar... “Yine merhaba, bay bay” oldu... Öyle ayrıldık. Üzerinden bir buçuk yıl geçti, ben İstanbul’daki işlerime döndüm. Bir gün İstanbul’daki bir spor salonunda spor yapıyorum, yine aynı ses... Arkadaşlardan biridir diyerek döndüm... “İshak benim ismim, hatırladınız mı?” dedi. “Tabii beyefendi, daha önce iki kez karşılaştık” dedim. “Ne olur sizi arayayım, beraber bir yemek yiyelim. Bekar bir insanım, eşimden altı yıl önce ayrıldım” dedi. Böylece tanışmış olduk.
“Boşandıktan sonra birbirimize aşık olduk”
Esin Moralıoğlu’nun ünlü bir manken olduğunu biliyor muydunuz?
Ishak Cerit: Hawaii’de karşılaştığımızda onun bir erkek arkadaşı var, ben evliyim o zaman. Boşandıktan sonra onu burada spor merkezinde görünce flört etmeye başladık.
E.M: Evli değildin o zaman, boşanmıştın. Biz üç buçuk yıl sonra bir araya geldik, sen ayrılmıştın.
Esin Hanım’ı ilk gördüğünüzde neler hissettiniz... Beğeni mi, heyecan mı, aşk mı?
İ.C: İlk görüşte beğeni oluyor tabii ki, aşk değil. Konuştuktan sonra bir insanın ruhunu anlıyorsunuz. Aşk, fizikseldir. Biz aklı başında insanlar olarak aşkın geçici olduğunu biliyoruz. Son anda karşılıklı konuştuğunuz zaman Esin’in tabiriyle “Ben bu insanla yan yana akarım” dedim.
E.M: İshak’ı ilk gördüğümde çok beğendim. 1.87 boyunda bir adam, bakımlı, temiz, pırıl pırıl... Bunlar çok önemli. Tüm bunların ötesinde aynı yastığa baş koyduğunuz zaman yani mesai arttıkça gülümsemesi, hayata bakış açısı, çalışkanlığı, ailesine olan tavrı, çalışanlarına olan tavrı da büyük önem kazanıyor. Ben İshak’a dört yılın sonunda aşık oldum. Hatta ve hatta boşandıktan sonra aşık oldum. Mantalite olarak asla insanları sınamayı sevmesem de çevrenizdeki ilişkilere bakıyorsunuz ve “Ne güzel bir adammış, benim gibi bir kadına ayak uydurabilen belki de tek insan” diyebiliyorsunuz. İşte bunun adı aşk.
“Boşandıktan sonra birbirimize aşık olduk”
“İSHAK, BULUŞTUĞUMUZ İLK GECE EVLENMEK İSTEDİ”
Sonra ilişkiniz nasıl gelişti?
E.M: Söylediğim gibi, tanıştıktan hemen sonra ben Hırvatistan’a gittim. Sonra telefonlaşmalar başladı, bir gün “Haydi bir yemek yiyelim” dedi. Hotel Les Ottomans’ta yemek yedik. Saat 20.00’da buluştuk, sabah 03.30’da masalar toparlanıyordu ve artık garsonların yüzü düşmüştü, hala biz oturuyorduk. Daha o ilk gece İshak, “Günün birinde seninle evlenirim” dedi. “Allah Allah. Her halde adam deli. Daha ilk geceden, tanımadan evlenmek istiyor” dedim. O sıralar hayatımda kimse yok, erkek arkadaşımdan ayrılalı bir buçuk yıl olmuş. İshak da eşinden ayrılmış, bekar yaşayan bir insan. Kızı Hawaii’de yaşıyor, oğlu kendisiyle beraber. Oğlu Sadık da liseyi bitirmişti o zaman.
Sizi İshak Bey’le eski erkek arkadaşınızın tanıştırdığı, hatta ikisinin dost oldukları çok konuşulmuştu...
E.M: Hayır, bu doğru değil. Sadece alışveriş merkezinde tanışmıştık. O sırada erkek arkadaşım vardı, kimseyle flörtleşmem mümkün değildi.
“Boşandıktan sonra birbirimize aşık olduk”
Eski erkek arkadaşınızla İshak Bey tanışıyor muydu?
E.M: Yok, tanışmıyordu. O dönemki erkek arkadaşım Alman-Türk karışımı melez bir adamdı, yani döndükten sonra zaten bizim İshak’la arkadaşlığımız başladı. İlk geceden de “Evlenelim” dedi. Flört etmeye başladık, bir ay sonra evlendik. 17 Ağustos 2006’da evlendik ve düğün yemeğimizi ilk yemek yediğimiz yer olan Hotel Les Ottoman’da verdik. 2010’a kadar sürdü evliliğimiz.
Neden boşandınız?
E.M: İki dominant ve iki deli tip, bu yaz kafa kafaya tokuşarak, “Biz ayrılalım, daha fazla yıpratmayalım birbirimizi” dedik. Ayrıldık fakat üç aylık ayrılık süresince de herhalde sadece 15 gün hiç görüşmedik. Onun haricinde sürekli telefonlaştık, ağlaştık... “Bu olmuyor, biz yanlış yaptık” dedik ve tekrar bir araya geldik. Hiçbir şey yoktu aslında büyütülecek, çataldan, bıçaktan, kaşıktan tartışma çıkarıyorduk.
“Boşandıktan sonra birbirimize aşık olduk”
Evliliğiniz boyunca böyle kişilik çatışmaları mı yaşadınız?
E.M: Aslında çok iyi geçinen bir çifttik ama üç, dört ayda bir her ailede yaşanan patlamalar oluyordu. En son bir İtalya gezisine giderken havaalanında tepemiz attı. “Biz boşanalım” diye ikimizin de ağzından aynı anda çıktı ve ikimiz de domuz olduğumuz için, geriye dönemeyince bu durum mahkeme gününe kadar gitti ve mahkemeden sonra da İshak’ın yüzündeki ifade ve benim yüzümdeki ifade aynıydı: “Ne yaptık biz, ne aptalız!” der gibi bir pişmanlık...
İ.C: Aramızdaki sorunlar genelde üçüncü şahıslardan kaynaklanıyor. Şu anda hiç tartışmıyoruz, hatta sesimi dahi yükseltmeme kararı aldım. Belki olgunlaşıyorum, belki yoruldum, belki bıktım.
“Boşandıktan sonra birbirimize aşık olduk”
Boşandıktan sonra neler değişti de ilişkiniz yoluna girdi?
E.M: Bence o özgürlük hissi beni daha da rahatlattı. Belki ben biraz hatalıydım. Sanki kendimi giderek büyük bir baskı altındaymış gibi hissetmeye başladım. 36 yaşıma kadar bekar hayatım vardı, sonra bir erkekle birlikte yaşamak, zor bir durumdu. Onun ailesi, benim ailem falan... İshak ailesiyle fazla iç içeydi. Belki bunlar beni bir anlamda ilk günlerde kızdırdı.
İ.C: Beraber olmaktan keyif aldığınız biri yanınızda olmadığı zaman belki kıymetini daha iyi anlıyorsunuz, belki kendi kendinize soru sorup “Ben acaba, şöyle mi davransaydım, böyle mi davransaydım?” diye sorguluyorsunuz. Ben her zaman Esin’e şunu söylerim: Benim için yüzde 51’ler ve yüzde 49’lar vardır. 51 olan insanlar, iyi insanlardır. Bence Esin yüzde 51’ler arasında. Eğer kaybetmek istemiyorsanız birlikte olduğunuz insanı, sonunda kabulleniyorsunuz ve artılarına bakmaya başlıyorsunuz. Eksilerine bakarsam, Esin’in şimdi burada oturuyor değil, bir kilometre çevremde bile olmaması lazım. Artılarına baktığınız zaman da içinize sokmanız lazım.
“Boşandıktan sonra birbirimize aşık olduk”
Bugün yeniden birlikte yaşamaya başlamanızın kaçıncı günü?
E.M: Boşandıktan sonra bir arada yeniden yaşamaya başlamamızın 29. günü. Muazzam bir ilerleme gösterdi İshak. Evde alışanlarımıza karşı bile farklı davranmaya başladı. Bundan sonra da ayrılmayız.
Boşandığınız ilk anda neler hissettiniz?
E.M: “Özgürlük hissim elimden gitti, ben niye evlendim” diyen Esin gitti, onun yerine “Neden ayrıldık biz, neden beceremedik!” diye pişman olan bir kadın geldi.
“HAYAT IŞIĞIM SÖNDÜ” DEYİNCE YANINA KOŞTUM”
Hangi cümle sizi yeniden bir araya getirdi?
E.M: Bir gün İshak beni aradı ve “Esin, hayat ışığım söndü” dedi. Bu cümleyi duyunca hıçkırıklara boğuldum. İşte bu dönüm noktasıydı, kırılma noktasıydı.
Şimdi aynı evde ama daha mı özgürsünüz?
E.M: Özgür derken, aynı evde yaşıyoruz yine, aslında aynı kurallar geçerli fakat kendi aileme de zaman ayırmaya başladım şimdi. Daha önce, “Evliyim, İshak’ı bir saniye bile yalnız bırakmamam lazım” diye düşünerek kendi kendime baskı yapıyordum. Kendi kendime böyle endişeler yaratmışım ve bu endişeler de o dört yıl içinde beni yormuş.
İ.C: Daha özgürüz derken, yanlış anlaşılmasın, yine birbirimize sorular soran bir çiftiz. Esin bana, “Bu akşam eve gelmiyorum, kız arkadaşlarımla bir yerlere gideceğim” diyemez. Tabi ki kız arkadaşlarıyla gezebilir ama bu birbimizden haberli olur. Evimiz burası, burada yaşıyoruz, aynı yatakta yatıyoruz.
“Boşandıktan sonra birbirimize aşık olduk”
Esin Hanım’ın çocuk istememesi ilişkinizde sorun yarattı mı?
İ.C: Esin çocuk istemiyor ama bunu bilmeyen birçok insan beni suçluyor. İki tane çocuğum olduğu için, herkes “İshak çocuk istemiyor” sanıyor. Ben evlendiğimiz gün söyledim ona: “Benim bir kız, bir erkek çocuğum var ama genç kadınsın. En doğal hakkın anne olmak, istediğin zaman çocuk yapabiliriz” dedim.
E.M: İshak’la ilk yemeğe çıktığım gece ona çocuk istemediğimi söylemiştim. Ben yedi yaşından beri “Çocuk doğurmayacağım, gezgin olacağım, dünyayı gezeceğim” dermişim zaten.
Yeniden evlenmeyi düşünüyor musunuz?
E.M: İshak ara sıra evlilik olayını yeniden telaffuz etse de ben “Artık evlenmeyelim, bence büyüyü bozuyor, aşkı öldürüyor” diyorum. ‘Evlilikte keramet vardır’ derler ama bence yok. Şimdi çok, çok daha güzel her şey, daha pozitif. O daha huzurlu, ben daha huzurluyum. İmza olayı birleştirici bir şey değil bence. Evliliklerde insanları endişelendiren veya evliliğe iten sebeplerden biri mal varlıkları, ekonomik endişeler olabilir. Benim kendime göre bir birikimim zaten var.
İ.C: İmza da atabiliriz, onun bir sakıncası yok. Şu anda da biz zaten şu evli gibi, aynı kurallar içinde yaşıyoruz. Evlendiğimiz günden boşandığımız güne kadar yaşam tarzımız nasılsa bir farkı yok halen.
“Boşandıktan sonra birbirimize aşık olduk”
Şimdi evliliği gereksiz görüyorsunuz. Peki neden tanıştığınızda nikah masasına oturmak için bu kadar acele ettiniz?
İ.C: Esin’le tanıştığımız zaman ben bir hafta içinde “Evlenelim” dedim. “Boşver, beraber yaşayalım, birbirimizi tanıyalım” dedi. Ben de “altı senedir bekarım, bir aksilik olur, biri seni arar. Biri beni arar, biri bir şey yapar. Sen bir yerde olursun, ben alışkanlıkla bir yere giderim, sonra beni affetmezsin, kaybederiz birbirimizi. Evlenirsek, zamparalık yapmam, eve ne zaman gelinmesi gerekiyorsa gelirim. Ben bunların hepsine uyarım” dedim “İyi o zaman” dedi, evlendik.
İshak Bey, zengin bir işadamı, boşanırken sizin ekonomik bir kaygınız ya da talebiniz olmadı mı?
E.M: Olmadı, çünkü dediğim gibi 17 yaşımdan itibaren çalışan bir insanım. Özellikle emlak konusunda ciddi yatırımlarım var. Hatta eşim bana “Emlak kraliçem” der. Yürüyüp hayatıma kaldığım yerden devam edebilirim. Hatta boşanma esnasında bazı gazetelerde ilk atılan manşet hatırlarsınız ki şuydu; “Bir kuruş almadan devam etti”... Sonuçta varlıklı bir sanayicinin eşiydim, neden böyle yaptığımı hep sordular. Onlara “Ben bir hayat arkadaşı arıyorum, sponsor değil” dedim. Parayla ilgili herkesin kendi yaşamını devam ettirecek parası var. Belki bu çıta çok daha yüksekken aşağı inebilir ama yaşarım. Belki o da bunları çok takdir etti. Belki kenetlenmemizde, daha güçlü bir ilişki yaşıyor olmamızda bunun da payı olabilir.
Evlilik sözleşmesi yapmış mıydınız?
E.M: Aramızda para söz konusu olmadığından ‘evlilik sözleşmesi’ yapmak aklımıza gelmez. Belki insanlar evlenirken bazı korkuları olduğu için evlilik sözleşmesi yapıyor.




