Çakallara dans ettiren çakı gibi bir kız!
Neredeyse çocukluğundan beri kamera karşısında olan biri Tuba Ünsal. Reklam filmleriyle başlayan, televizyon dizileri ve sinema filmleriyle devam eden bir şöhrete sahip.
Günaydın/Murat Emir Eren
Çakallara dans ettiren çakı gibi bir kız!
Türkiye’nin en çok beğenilen kadın yıldızları arasında ve 90’ların sonunda başlayan şöhretini halihazırda devam ettiriyor olmasına rağmen de yaşı hâlâ çok genç! Şimdilerde Los Angeles’ta anne olmayı bekleyen Ünsal, hamileliğini yeni öğrendiği bir dönemde rol aldığı Murat Şeker’in son filmi Çakallarla Dans’la yeniden gündemde. Filmle ilgili ilk röportajı için SABAH’ı tercih eden Ünsal’ın anlattıkları, kendi ismini ve mesleki kariyerini nasıl zirvede tuttuğunun da ispatı gibi.
Çakallara dans ettiren çakı gibi bir kız!
Bir röportajınızda Los Angeles’a taşınmak üzereyken son anda vazgeçtiğinizi söylemişsiniz.
Neden her şeyi bırakıp gitmek istediniz, neden vazgeçtiniz?
İnsan hayatta yapabildiğinin en iyisini yapmaya çalışmalı, ben hayatımın her anında böyle oldum... İşimin en iyi yapılabildiği yer Los Angeles’tı ve en iyi eğitimin alınabileceği yer de... O yüzden eğitim için seçtiğim şehirde yıllar içinde gidip gelmelerimin yetmediğini düşünüp, lokal olmak ve burada vakit harcamak istedim.
Çakallara dans ettiren çakı gibi bir kız!
HEP GLOBAL OLMAK İSTEDİM
ABD’de buradaki kadar ünlü olmadığınız ve buradaki kadar da kazanmadığınız bir hayatı tercih eder miydiniz?
Çakallara dans ettiren çakı gibi bir kız!
Olaya hiçbir zaman ün ve para açısından yaklaşmadım, ne ABD’de ne de Türkiye’de. Ben sevdiğim ve yapabildiğime inandığım işi severek yapıyorum. Hayatım boyunca yerel değil global olmak istedim. Bugün Los Angeles olmaz Paris olur, dünyanın neresine gidersem gideyim işimi yapmak isterim en iyi şartlarda. Bu sebeple tam donanımlı olmak için yıllarca uğraştım ve uğraşıyorum.
Çakallara dans ettiren çakı gibi bir kız!
Rol aldığınız Çakallarla Dans filminden bahseder misiniz?
Çakallarla Dans‘ta bir sivil polis memurunu canlandırdım. İsmi Sinem. Akıllı, hevesli, atak ve gözü pek bir polis... Çakallara dans ettirebilecek türden bir kız! Çakı gibi.
Çakallara dans ettiren çakı gibi bir kız!
Projeye nasıl dahil oldunuz?
Biz Murat Şeker’le Plajda filminde çok keyifli çalıştık, sonrasında da hep neler yaptığımızdan haberdar ettik birbirimizi... Film için teklif getirdiğinde Murat’ı tanıdığım ve vizyonunu bildiğim, aynı şeylere gülüp, aynı frekansta takılabildiğimiz için bir iki dakika düşünüp kabul ettim.
Çakallara dans ettiren çakı gibi bir kız!
O bir iki dakika da malumunuz, hamile olduğum için yaşadığım tereddüttü! Hamile olup sevmediğim bir projenin içinde zorunlu yer almak kâbus olabilirdi, ama Çakallarla Dans’ta çok keyifli bir süreç yaşadım, her gün sete yüzümde güller açmış, şükrederek gittim. Çok da insan halinden anlayan bir setimiz vardı, haklarını ödeyemem.
Çakallara dans ettiren çakı gibi bir kız!
Murat bir röportajında bana teşekkür etmiş, fırsat bu olsun, ben de ona ve ekibe teşekkür edeyim, çok tatlı, pozitif, benimle heyecanlanıp benden daha çok beni düşünen bir ekip vardı. Sanırım Bergüzar’ın (Korel) hamileliğinden idmanlıydılar (Aşk Geliyorum Demez filminden bahsediyor), hiç sıkıntı çekmeden rahatça tamamladık.
Çakallara dans ettiren çakı gibi bir kız!
KOCAMAN, ÖZGÜR BİR KALP
Türkiye’deki sinema sektörüyle ilgili neler düşünüyorsunuz? Yılda 70’in üzerinde film çekiliyor artık. Sizce bu iyiye gidişin simgesi olabilir mi tek başına? - Sinema için ‘Başkasının hayal dünyasında kendini kaybetmek,’ diye bir söz vardır. Kesinlikle doğru. Daha fazla hayaller kurulsun ve biz o hayallerin kahramanları olalım. 70 değil 170 filmin çekildiği bir sektör olsak, herkesin hakkını aldığı, refah içinde çalışılan, emeğin sömürülmediği bir sektör...
Çakallara dans ettiren çakı gibi bir kız!
En başından bu yana hep bir kariyer planınız var mıydı?
Ben hayatım boyunca ertesi gün bile ne yapacağımı kestiremeden hareket ettim, isteklerim ve bir listem vardı, ama bunları engelleyen, hiçe sayan kocaman özgür bir kalbim de vardı. Bu kelebek Tuba, istediği an istediği şeyi yapmak istiyordu, senelerdir o ikilem arasında gittim geldim. Bir yanda ideallerim ve yapmam gerekenler listesi, diğer tarafta anı yaşamanın hesapsız kitapsız olmanın getirdiği hafiflik...
Çakallara dans ettiren çakı gibi bir kız!
Bugünlere geldik hayırlısıyla! İleride hangi denizlerde yüzeceğimi bilmiyorum, sadece artık isteklerim ve hayallerim arasındaki sağlam dengeyi koruyorum.
Çakallara dans ettiren çakı gibi bir kız!
Oyunculuk ekonomik olarak sizi tatmin etti mi? Para kazanmak adına hiç başka bir iş yapmayı düşündünüz mü?
Oyunculukta son yıllarda televizyon ve dizi sektötürünün gelişmesiyle tabii ki çok iyi ücretler kazanılabiliyor. Dizi yaparken başka bir alana zaman ayırmak mümkün olmuyor, hayatınız set ve ev arasında gidip geliyor. Sinema maalesef hiçbir zaman maddi sebeplerle yapılmadı. Sanırım ne 70’lerde ne de günümüzde sadece sinema yaparak hayatını kazanan oyuncu oldu. Yeşilçam’ı besleyen damar sahnelerdi, bizim dönemizde de televizyon oldu.
Çakallara dans ettiren çakı gibi bir kız!
Los Angeles’ta uyuyorum, geziyorum, okuyorum.
Tek başınıza gerçekleştirmek istediğiniz şahsi projeleriniz var mı?
Oyunculuk, kolektif bir iş ve bu bağımlılık hali bazen yoruyor. İnsan bazen kendi kendinin patronu olup, canı ne isterse onu yapmak istiyor. İşte böyle gel git anlarında, tek başıma işler yapabilmeyi düşünüyorum. Bu amaçla kurduğum prodüksiyon şirketim var. Onun dışında yazı yazmanın benim için çok iyi bir terapi olduğunu keşfettim, birkaç aydır XOXO dergisinde yazıyorum.
Çakallara dans ettiren çakı gibi bir kız!
Yani o hamilelik manifestosu diye gazetelerde yayımlanan, aslında benim bir mektubum değil, dergideki köşemdeki yazıydı. Üzerine düşünerek, vakit geçirerek, emek vererek yazıyorum. Fikrine güvendiğim insanlara danışarak ilerliyorum, her bir yazıda daha samimi bir yerden bakabildiğimi gördüm. Şimdilik oyunculuk dışında yaptığım tek iş, yazmak.
Çakallara dans ettiren çakı gibi bir kız!
ABD’deki yaşamınız nasıl geçiyor?
Los Angeles’taki hayatım huzurlu ve sakin geçiyor. Senelerce yapmak isteyip de zamansızlıktan yapamadığım her şeye zaman ayırmak istedim: Uyumak, her şeyi okumak, gezmek, durmak... Çalışma temposunun rutininde hayatınızda istekleriniz ve yapamadıklarınız kabarık bir liste oluyor. Ben bu süreçte listeyi biraz eledim. İstediğiniz saatte uyanmak, saatlerce arkadaşlarınızla sohbet etmek, ‘Bugünümü sadece çizgi romanlara ayırıyorum,’ deme lüksüne sahip olmanın güzelliğini yaşamak iyi geldi.




