Cunda’nın Zarif Yüzü: Taş Sokaklardan Sofralara Bir Ada Rehberi
Cunda’nın en iyilerini bir araya getirdik.
GÜNCELLEME TARİHİ: 17 Temmuz 2025
Yazar: Melda Yüzbaşıoğlu
Geçmişin izlerini taşıyan Rum evleri, modern dokunuşlarla yeniden hayat bulurken; adanın mutfağı, doğası ve kültürel atmosferi yavaşlamayı bilenler için eşsiz bir deneyim sunuyor. Cunda’nın en iyilerini bir araya getirdik.
Cunda İlios: Bahçeli Bir Rum Evi, Modern Bir Kaçış Noktası
1861 tarihli bir taş konakta yer alan Cunda İlios, tarihi dokusunu koruyan zarif mimarisi, sakin atmosferi ve özenli mutfağıyla modern gezginler için şık bir ada durağı.
Cunda’nın karakteristik taş sokaklarından birinde, 1861 yapımı bir Rum evi, bugün yeni bir isim ve vizyonla misafirlerini ağırlıyor. Cunda İlios, adını evin yeni dönemine ilham veren küçük Güneş’ten alıyor ve ismini taşıdığı gibi bulunduğu her köşeye sıcaklık, neşe ve huzur yayıyor.
Rum ve Türk kültürlerinin yıllar boyu iç içe yaşadığı bir mahallede konumlanan İlios, merkezde yer almasına rağmen dinginliğiyle öne çıkıyor. Yürüyerek keşfedilebilecek restoranlar, atölyeler ve butiklerle çevrili olması, onu hem sosyal hem sakin bir kaçış noktası hâline getiriyor.
Sadece yedi odası bulunan otel, her biri ferah ve özgün biçimde dekore edilmiş konaklama birimleri sunuyor. Bahçeye açılan, balkonlu veya deniz manzaralı alternatifleriyle, tüm odalarda doğallık ve konfor bir arada düşünülmüş.
Otelin en güçlü yanlarından biri şüphesiz yemyeşil bahçesi. Kuş sesleri arasında kitap okuyabileceğiniz, çalışabileceğiniz veya yalnızca durup güneşin keyfini çıkarabileceğiniz bir alan. Bahçedeki taş mutfakta hazırlanan ev yapımı kahvaltıların ardından, gün boyu servis edilen hafif tatlar ve yerel ürünlerle hazırlanan fermente üzüm mahsüllerinin tabakları menüyü tamamlıyor. Akşam saatlerinde, rezervasyon üzerine hazırlanan özel yemekler ve çiçeklerle süslenmiş masalar ise Cunda’da geçirilen zamanı daha da unutulmaz kılıyor.
Küçük ama detaylara önem veren bu yapı, sadece konaklamak için değil; özel günler, davetler ya da yalnızca kendinizle baş başa kalmak için de zarif bir seçenek sunuyor.
Cunda İlios, bir taş konak estetiğinde, yeni nesil butik otel anlayışını başarıyla harmanlıyor. Sessiz bir sokakta, şehrin ritmini yavaşlatmak isteyenler için hâlâ saklı bir yer var.
Tarihle Lezzetin Kesiştiği Nokta: Papaz'ın Evi
1879’da inşa edilen ve yıllarca Cunda Adası’nın ruhani liderlerine ev sahipliği yapan yapı, bugün sofistike bir restoran ve gelecekteki bir müze projesiyle kültürel mirası yaşatmaya hazırlanıyor.Cunda Adası’nın tarihi dokusu, karakteristik taş sokakları ve mimarisiyle bütünleşen yeni bir gastronomi adresi, dikkatleri üzerine çekiyor. 1879 yılında inşa edilen ve 1922’ye dek adanın başpiskoposlarına ev sahipliği yapan yapı, uzun yıllar boyunca çeşitli dönemleri ve hikâyeleri barındırdı. Bu zarif yapı, şimdi geçmişle bugünü buluşturan rafine bir restoran olarak yeniden yorumlanıyor.
Yapının en dikkat çekici detaylarından biri, üst katlarında yer alması planlanan “Girit Mübadelesi” temalı müze. Restorasyon süreci hâlen devam ediyor; açılışın ise gelecek yıl gerçekleşmesi planlanıyor. Bu kültürel yaklaşım, sadece gastronomi değil, aynı zamanda belleğe saygı anlayışını da merkezine alıyor.
Restoranın menüsü, yerel malzemelere dayalı çağdaş Ege mutfağı çizgileri taşıyor. Yan bahçedeki bostandan toplanan sebzeler, mevsimselliği ve sadeliği merkeze alan bir tabak anlayışını destekliyor. Organik tarım ilkesi, mekanın mutfak vizyonunun ayrılmaz bir parçası olarak öne çıkıyor.
Tarihi kilise manzarası ve taş mimarinin estetik dengesi eşliğinde, mekân hem özel davetler hem de gastronomik keşifler için zarif bir alternatif sunuyor. Evlilik tekliflerinden butik etkinliklere kadar çeşitli organizasyonlara ev sahipliği yapan bu özgün adres, Cunda’nın kültürel derinliğini modern çizgilerle harmanlıyor.
Ola Kala: Günün Her Saati “Tamam”
Adını, bir zamanlar İzmir’de gümrükten geçen birinci kalite mallara vurulan “Ola Kala” damgasından alıyor. “Her şey yolunda, her şey iyi” anlamına gelen bu ifade, zamanla “OK” kelimesine ilham olmuş. Bugünse bu kelime, Cunda’nın kalabalıktan uzak bir sokağında, sakinliği ve zarafetiyle öne çıkan bir mekânda yeniden hayat buluyor. Cunda’nın arka sokaklarında gizlenmiş olan Ola Kala, adeta küçük bir Yunan adası hissi veriyor. Sabahın ilk saatlerinden gün batımına kadar uzanan menüsüyle, günün her anına eşlik ediyor.
Ev yapımı reçeller, taptaze hamur işleri ve doğal ürünlerle hazırlanan kahvaltılar sabahları ayrı bir keyfe dönüşürken; gün içinde sunulan hafif atıştırmalıklar ve akşamüstü kokteylleriyle de bölgedeki en özel duraklardan biri haline geliyor. Taş duvarları, beyaz örtüleri ve mavi detaylarıyla dekore edilmiş masaları; hem göze hem ruha hitap ediyor. Ege mutfağının doğallığı ve sadeliğiyle şekillenen menüsü, sunumuyla da öne çıkıyor. Ola Kala’da yalnızca lezzet değil, geçirilen zaman da özenle hazırlanıyor.




