Dilan Çiçek Deniz; Yeni Nesil Star

Mart kapak yıldızımız Dilan Çiçek Deniz, hayatını kaybeden moda efsanevi Karl Lagerfeld anısına Chanel İlkbahar/Yaz 2019 tasarımları içerisinde.

23 yaşındaki genç oyuncu, ne moda ne de sinemanın dayattığı kalıplara sığmayan, yeni nesil bir bilincin temsilcisi.

Fotoğraflar EMRE GÜVEN
Moda editörü TUĞÇE KILINÇLI
Röportaj GÜNEŞ UYSALEFE

Harper's Bazaar'ın yeni sezonu karşılayan Mart sayısı kapak kızı olarak soralım, modaya dair ilk anın nedir, bizimle paylaşır mısın?
Küçük yaşta annemin kıyafetlerini giyer, her kız çocuğu gibi aynanın karşısına geçerdim. Farklı karakterlere bürünür taklitler yapardım. Her karakter için de farklı kombinler, hatta farklı ses tonları bile yapardım ve bu çok hoşuma giderdi. Bu kombinleri oluştururken modaya ilgim başladı diyebiliriz.

Giyim kuşama, alışverişe meraklı olduğunu söyler miydin? Stilin ve gardırobun şekil alırken sana ilham kaynağı olan isimler var mı?
Alışveriş için ekstra zaman ayıramıyorum maalesef. Özel bir çaba sarf etmiyorum ama seviyorum. Kısa sürelerde de olsa alışver iş yapmaktan keyif alıyorum. Daha çok kalıcı, uzun süre kullanabileceğim, zamansız parçalar almaya özen gösteriyorum. Yakın çevremde bana destek olan modacı ve stylist arkadaşlarım var. Onlardan zaman zaman, özel gecelere hazırlanırken destek alıyorum. Ve tabii, tasarımcıların özel kıyafetlerini giymekten de gurur duyuyorum. İlham kaynağı olarak spesifik bir isim veremem ama birçok filmden, dergiden, adresten, hayatımda karşılaştığım veya hayatımda var olan insanların giydiği bazı parçalardan, gittiğim farklı şehir ve kültürlerden etkilendiğim ve ilham aldığım oluyor çoğu zaman.

Bir süre oyunculuk eğitimi için Los Angeles'ta yaşadın, bu şehir senin üzerinde belki stil belki yaşam tarzı olarak nasıl izler bıraktı? Nasıl bir 'Dilan' oraya gitti ve nasıl bir 'Dilan' İstanbul'a döndü?
İstanbul'un yoğunluğundan, hızlı temposundan çok yorgun şekilde Los Angeles'a gitmiştim. Los Angeles'ın o rahatlık veren havası bana çok iyi geldi diyebilirim. Hem dinlenme fırsatım oldu hem de beynimi boşaltıp orada aldığım eğitime konsantre
olabildim. Boş zamanlarımda hep zihnimi rahatlatacak egzersizler yaptım. Kendime bol bol vakit ayırma şansım oldu. Enerji depoladım. Yapmak istediğim sporlar, okumak istediğim kitaplar, oyunlar vardı. Koşuşturma, yetişme telaşı, trafik olmadan kendime her alanda güzel zamanlar hediye ettim. Verimli bir yaz geçirdim. Bütün yılın yoğunluğundan dolayı biraz dolmuş bir 'Dilan' olarak gidip daha donanımlı, verimli, enerjisi yüksek, orada aldığı her şeyi burada hayata geçirmek isteyen bir 'Dilan' olarak geri döndüm.

Okuduğun veya izlediğin hangi eserlerde geçen karakterin gardırobuna sahip olmak isterdin?
Diane Keaton'ın Annie Hall'daki kostümleri, Sienna Miller'ın Edie Segwick'i canlandırdığı film Factory Girl'deki kıyafetleri ve Sex and The City'deki Sarah Jessica Parker'ın gardırobunu saymadan geçemeyeceğim. Hepsinin karışımı bir gardırobum olsun isterdim.

Amerika'dan bahsetmişken, New York'a gelelim... Victoria's Secret mankeni olmak için denemelere katıldın ve süreci takipçilerinle paylaştın; seçilmemiş olmayı kucaklayışın örnek bir davranıştı. Kendini aynı zamanda bir rol model olarak da görüyor musun?
Kendimi rol model olarak görüyorum diyemem ama rol model olmak, örnek olmak isterim tabii ki. Bunun için de yaşantıma dikkat ediyorum. Kariyerimde doğru adımlar atmaya çalışıyorum. Hep daha iyi ve başarılı olmak niyetiyle adımlar atıyorum. Tüm özel hayatımı paylaşamıyorum tabii ki ama yaptıklarımı kişilere aktarmak, anlatmak için elimden gelen her şeyi zaman yettikçe yapıyorum, yapmaya da devam edeceğim. Sosyal medyadan, televizyon ekranlarından, sosyal sorumluluk projelerinden, üniversitelerden her alana ulaşmak için elimden gelen gayreti gösteriyorum.

Doğası gereği bir çeşit seksapel gerektiren bir platformdasın; sen 'seksi' olanı nasıl tanımlıyorsun?
Moda alanında fiziksel özellikler daha önemli ama aslında dünyada bu tabu da yıkıldı. Bir kıyafeti askı gibi taşıyabilmek için belirli beden ölçülerine sahip olmak gerekiyor evet, buna dikkat ediyorlar; ama illa salt güzelliğe bakılmıyor. Karakteristik özelliklere bakılıyor ve birçok marka model seçimlerinde böyle özellikler arıyor. Dolayısıyla moda dünyası ve oyunculuk çok farklı. Oyunculukta kesinlikle güzelliğin tek ve en önemli etken olduğunu düşünmüyorum. Oyunculuk çok geniş yelpazesi olan bir alan.

Birçok farklı, iz bırakan karakterleri canlandıran, sadece yeteneği ile başarılı olmuş müthiş kadınlar da var. Güzelliğin bazı karakterleri, rolleri canlandırmak için etkisi, faydası olabilir ama buna kıyasla yetenek çok daha önemli. Mesela dünya güzeli bir kadını çok farklı bir karakterde deforme edilmiş haliyle izleyebiliyoruz; Charlize Theron'un Cani'deki karakteri gibi. Bu tip kalıpların olmaması gerektiğini düşünüyorum ve dediğim gibi, tabular yıkılıyor. Seksapelin ise insanın iç enerjisi olduğunu düşünüyorum, iç enerjisinin dışa yansıması. Güzel kaş, güzel göz, güzel dudak değil de kişinin dışa yansıttığı enerji, sahip olduğu aura ve karşısına geçirdiği enerji ile o seksapeli yansıttığını düşünüyorum. Fiziksel özelliklerle çok alakalı bulmuyorum.

Özel hayatının konuşulması, yazılıp çizilmesi, paparazzi kültürü... Şöhret olgusunu sen nasıl yaşıyorsun? İlgiyle nasıl başa çıkıyorsun, bunun bir formülü var mı?
Şöhret olgusu bizim hayatımızın, mesleğimizin bir parçası. Bundan şikâyet etsem gerçek olmaz. Takip edilmek, sevilmek, ilgi görmek herkesin hoşuna giden bir şey; ama önemli olan bu ilgiyi, sevgiyi kontrol altında tutmak. Ama özel hayatınızı da her zaman kontrol altında tutamıyorsunuz.

Zaman zaman benim de üzüldüğüm, kırıldığım gerçek dışı bazı haberler olabiliyor. Burada üzüldüğüm şey de bu gerçek dışı haberlerin aslında bizim kariyerimizde ve insanların algısında ne kadar olumsuz etkisi olduğunu hesap etmeden bu yapılıyor olmaları. Belki benimle ilgili bilgi sahibi olmayan bir kişi bu haberlerle karşılaşıp benim bu mesleği yapabilmek için ne kadar çok çalıştığımı, şu an ne yaptığımı bilmeden beni sadece bir magazin figürü olarak da algılayabiliyor.

Ama dediğim gibi bu da işimizin bir parçası ve popüler kültürün bir gerçeği. Evet, yaptığım iş dolayısıyla göz önündeyim, çok başarılı bir işin parçasıyım ve bu yüzden de magazinciler tarafından takip ediliyorum. Ben de mümkün olduğu kadar dikkatli yaşamaya çalışıyorum. Ama bunun için de tüm hayatımı kısıtlayacak değilim. Gencim ve
bir genç kız olarak normal bir hayat yaşıyorum.

Sosyal medya. Hepimizin kendini kimi zaman kaptırdığı bir mecra... Senin dijital dünyayla deneyimlerin ve çıkardığın dersler nedir?
Ben sosyal medyayı çok aktif kullanıyorum ve seviyorum da. Hem işimle ilgili hem de özel hayatımla ilgili belirli bir sınır çerçevesinde kullanıyorum. Artık dijital çağdayız ve burası bizim vitrinimiz. Türk dizilerini tüm dünyadan insanlar izliyor, takip ediyor. Ben de hem Türkiye'de hem yurtdışında işler yapmak isteyen bir insanım. Dolayısıyla işimi destekleyen bir yanı da var. Teknolojiyi, dijital dünyayı da takip ediyorum. Henüz benim başıma zararı olacak, negatif etkisi olacak bir şey gelmedi.

Sevilen farklı televizyon yapımlarında oyunculuk yeteneğini sergileme fırsatın oldu, bu meslek sana hangi özellikleriyle doyum getiriyor?
Şu ana kadar yer aldığım tüm projelerden çok keyif aldım. Her proje bana yeni bir deneyim, tecrübe ve bakış açısı kazandırdı. Çok özel ve çok yetenekli oyuncularla çalışma fırsatım oldu. Her projede daha da olgunlaşıyorum ve bu sektörün gerekliliklerine hâkim oluyorum. Büyüdükçe, olgunlaştıkça da bazı şeylerle daha kolay mücadele etmeyi, üzülmemeyi öğreniyorum. Çok şanslıyım ki hep iyi insanlara, iyi ekiplere denk geldim, iyi ve başarılı projelerde yer aldım. Şu anda da şahane bir dizinin parçasıyım. Bundan sonra da umarım şu anda çalıştığım gibi bir yapımla, ekiple, projeyle devam etme şansım olur.

Geleceğe yönelik öyle planlar yapmıyorum. Anımı yaşıyorum. Şu an içinde bulunduğum projeden de mutluyum ama ileride canlandırmak istediğim karakterler, hayal ettiğim roller var. Mesela hep bir süper kahraman canlandırmak istemişimdir. Hatta çok yakında bununla alakalı küçük bir sürprizim de olacak.

Nasıl bir projede yer almak sana keyif verirdi; bir eser, yönetmen ve oyuncu eşleşmesi söylemeni istesek?
Quentin Tarantino'nun kült Kill Bill yapımında Uma Thurman'ın canlandırdığı karakter... Bir kadın başrol oyuncusu olarak dövüş sanatları dersleri alıp, atik ve estetik bir kahramanı canlandırabilmek, aynı zamanda da oyunculuk yeteneğimi sergileyebilmek, mükemmel olurdu. Tarantino gibi usta bir 'sinefil' ile çalışmayı çok isterdim.

Seni yakın ve uzak gelecekte nasıl projelerde göreceğiz, biraz plan ve hayallerinden bize bahsedebilir misin?
Geleceğe yönelik tek hayalim hep kendimi geliştirmek, kendime katkı sağlamak. Şu anda piyano eğitimi alıyorum mesela. İleride yine farklı yeteneklerimi ortaya koyabileceğim, kendimi daha da geliştirmek zorunda kalacağım, beni zorlayacak, karakterler canlandırmak istiyorum. Hep bir adım daha iyiye gidebilmek istiyorum. Ayrıca sinema filmi yapmak istiyorum, onunla ilgili de şu anda görüşmelerim devam ediyor. Yakında güzel gelişmeler olacak.