Gençlik kaynağı kolajen hakkında bilmeniz gerekenler
Canlı bir cildin, parlak saçların ve güçlü bağ dokusunun asıl kaynaklarından biri olan kolajen, yaşlanma belirtilerine karşı akla gelen çözümlerin başında yer alıyor. Hazırlayan: Badel Kenet
GÜNCELLEME TARİHİ: 6 Haziran 2023
Her ne kadar vücutta doğal olarak sentezlenen bir protein olsa da, yıllar geçtikçe yaşlanmaya bağlı olarak vücudumuzdaki kolajen üretimi azalabilir. Özellikle cilt, saç tırnak, kas, kemik ve kıkırdak dokularının sağlığında önemli bir rol üstlenen kolajenin azalmasıysa cildin zamanla incelip kırışık bir görünüme bürünmesine, saçların cansızlaşıp dökülmesine ve kasların önemli ölçüde güç kaybına uğramasına yol açabiliyor.
Vücudumuzun hemen hemen her yerinde temel bir yapı olarak yer aldığını söyleyebileceğimiz ve yaşlanma belirtileri de dahil olmak üzere sağlığa dair pek çok istenmeyen durumla mücadele edebilen kolajen hakkında bildiğimiz her şeyi derledik.

Kolajen nedir?
Kolajenin vücutta doğal olarak sentezlenebilen bir protein olduğunu söylemiştik. Doğada sadece insan ve hayvanlarda bulunan bu protein, bağ dokularımızı güçlendirmesinin yanında doku, organ ve diğer pek çok yapıya ihtiyaç duyduğu sağlamlığı ve esnekliği verir.
Vücudumuzdaki kolajenin azalması kendini öncelikli olarak cilt/deri, saç ve tırnak sağlığımızda bir takım olumsuzluklar olarak gösterebilir. Bunların yanında iskelet sistemimizdeki veya kaslarımızdaki bir takım şikayetler de vücudumuzda ihtiyaç duyduğumuz kolajen düzeyinin azaldığına dair işaretler verebilir. Diğer yandan zamanla kaybedilen bu proteini vücudumuza geri kazandırmamız mümkündür.
Vücudumuzdaki kolajen miktarının azalmasının nedenleri neler olabilir?
Kadınlarda özellikle 25 yaşından sonra vücuttaki doğal kolajen üretiminin yavaşlaması ilerleyen yıllarda yaşlanma belirtilerinin çok daha fark edilir biçimde ortaya çıkmasına sebep olabilir. Diğer yandan bu doğal sürecin dışında kötü beslenmek, sigara içmek, aşırı stres, menopoz ve hatta fazla güneş ışığına maruz kalmak ya da çevre kirliliği gibi pek çok etken, vücudumuzdaki kolajen kaybını hızlandırabilir.
Doğal kolajen kaynakları ve kolajen üretimini destekleyen besinler nelerdir?
Kolajen sadece insan ve hayvanlara has bir çeşit protein olduğundan bu proteini bitkisel ürünler yoluyla alabilmemiz mümkün değildir. Dolayısıyla kolajeni beslenmemize doğal olarak eklemenin tek yol hayvansal kaynaklı gıdaları öncelendirmemizdir. Özellikle kelle paça ya da işkembe çorbası, ilikli kemik suyu, kemikli etker, kılçığıyla birlikte tüketilebilir olan balıklar, tavuğun kemik ve derisi ve yumurta kabuğu zarı, kolajen içeriği bakımından oldukça zengin olan besinler arasındadır.
Diğer yandan bitkisel ürünler her ne kadar kolajen içeriğine sahip olmasa da içeriklerindeki vitamin değerleriyle vücudun doğal kolajen üretimini destekleyebilir. Bu bitkisel besinleri temel olarak üç gruba ayırabiliriz:
Antioksidan deposu kırmızı meyve ve sebzeler
İçeriğindeki güçlü antioksidanlar sayesinde ahududu, böğürtlen, çilek, elma, pancar, kırmızı biber, domates ve kızılcık gibi pek çok kırmızı renkli meyve ve sebze kolajen üretimini destekleyen besinler arasındadır.
Sülfür/ kükürt içerikli meyve ve sebzeler
Brokoli, lahana, soğan, sarımsak, karnabahar, pırasa ve brüksel lahanası gibi besinler vücudumuzun kolajen üretimini desteklemekte oldukça önemli rol oynayabilir.
C vitamini içeren meyve ve sebzeler
Kapya biber, maydonoz, limon, kivi, portakal, greyfurt ve mandalina gibi c vitamini bakımından oldukça zengin olan meyve ve sebzeler, kolajen üretimine destek olmalarının yanında vücutta daha iyi emilmesi için de fayda sağlayabilir.

Kolajeni dışarıdan takviye olarak almak şart mıdır?
Yıllar içinde kolajenin azalmaya başlamasıyla ciltte, eklemlerde, kemiklerde ve kaslarda bir takım hasarlar oluşmaya başlayabileceğinden doğal yollarla beslenme biçimimize dahil ettiğimiz kolajeni alternatif yollarla da vücudumuza almamız gerekebilir.
Kolajen takviyesinde dikkat etmemiz gerekenler nelerdir?
Kolajen takviyesi tercih ederken öncelikli olarak dikkat etmemiz gereken meselelerin başında içeriğindeki ham madde kaynağının kalitesi ve güvenilirliği gelir. Sahip olduğu kolajene ek olarak, C vitamini, hyaluronik asit, selenyum, biotin içeriğine sahip olan takviyeler kolajenin vücudundaki etkinliğin de arttıracaktır. Ayrıca kolajenin faydasından maksimum düzeyde yararlanabilmek için glutatyon, koenzim Q10 ve R-alfa lipoik asit içeriğine sahip takviyeleri de tercih edebilirsiniz.
Kullanacağınız kolajen takviyesine karar vermede kolajenin sahip olduğu molekül ağırlığının da en az içeriği kadar önemli olduğunu söyleyebiliriz. Molekül ağırlığı fazla yüksek olan kolajenlerin emilimi yetersiz olabilirken vücuda faydaları da sınırlı düzeyde kalabiliyor. Takviye olarak aldığımız kolajenin vücut tarafından emiliminin daha iyi sağlanabilmesi için moleküler ağırlığı 2000 dalton civarında olmalıdır.




