Hayallerinin Peşinde: Tuba Ünsal

Gerçekleştirdiği hayallerinin yerini her zaman yenileri alıyor, durmak bilmiyor, enerjisi hiç bitmiyor. Tuba Ünsal, sınırlarını hep genişleten bir kadın. Her zaman anlatacak bir hikayesi var. Bu sefer Harper's Bazaar için Louis Vuitton'un sezon tasarımlarıyla Paris'te yeni bir hikaye yarattı.

Fotoğraflar EMRE GÜVEN
Moda editörü SELİN BURSALIOĞLU
Röportaj BADE ÇAKAR

2022 sizin için heyecanlı bir yıl oluyor. Adı Aylin ve Sonbahara Son Güller oyunları, önemli projeleriniz var. Tüm bu süreci nasıl tanımlarsınız?
Adı Aylin için dört yıl çalıştım. Corona dönemine denk gelmesi çok yorucuydu çünkü süre uzadıkça, ekip, yönetmen, yazar değişikliği derken, sabırla yılmadan beklemem, projeye duyduğum ilgiyi kaybetmeden ilerlemem gerekti. Öyle bir noktada Sonbahara Son Güller projesi geldi ki, bu hassas bir karardı benim için. Çalışmaya başladığımda anladım ki ikisi birbirini destekleyen ve besleyen işler oldu. Çok yoruldum ama sınırlarımı genişletmem için müthiş bir fırsat oldu.

İki proje de alanında ilk olacak diyebiliriz. Adı Aylin ile başlayalım; yıllardır hayallerinizi süsleyen bu projeden biraz bahseder misiniz?
Adı Aylin, okuduğumda çok etkilendiğim bir kitaptı. Türkiye'de böyle kadınların yaşadığını bilmek, hayat yönümü belirlerken beni çok etkilemişti. Bize verilen rollerin dışına çıkabilme cesareti gösterdiğimizde hayatın ne kadar güzel aktığına ben Aylin projesiyle şahit oldum. Müthiş bir ekip bir araya geldi. Seçkin Pirim'in yarattığı sanat işiyle seyirciyi başka bir dünyaya davet ediyoruz. Oceans Orientalist liderliğindeki müzik ekibi oyun için müthiş müzikler yaptı. Sezen Aksu finalde kendi sesiyle Aylin'e hayata teşekkür etme fırsatını veriyor. Kalben, Aylin Aslım, Öykü Aras, Ayşe Kulin müthiş şarkılar yaptılar. Kostümleriyle, danslarıyla müzikleriyle gerçek bir şov.

Sonbahara Son Güller oyununda, farklı bir konsept ile alışılagelmişin dışına çıkmak sizin için nasıl bir deneyim oldu?
Eğlence anlayışımız da, tiyatro da değişiyor. Seyirciye farklı tecrübeler sunmak gerekiyor. Bunun için yemeli içmeli, fasıllı yeni bir deneyim yarattık. Bunu Özen Yula gibi tecrübeli bir yönetmen ve kalemi güçlü bir yazarla yapmak büyük avantaj ve riski minimalize eden bir durum. Yol arkadaşlığımız benim için çok değerli.

Sizi oyunculuğun yanında yapımcı olarak da görüyoruz. Bu iki rolü nasıl ayrıştırıyorsunuz ya da sizde nasıl bütünleşiyorlar?
Oyun provaları başlamadan kağıt üzerinde projeyi tamamlayıp, provalar başladığında sadece oyuncu rolümde olmaya çalışıyorum. Farklı kimlikler beni besliyor. Kendimi tanıdıkça; nelere yeteneğim var, hayattaki rollerim neler öğrendikçe, iş hayatımdaki kimliklerim de daha belirgin olmaya başladı. Sanatın oyunculuk tarafından beslenen bir iş kadınıyım. Yenilikler sunarken de riski azaltarak ama heyecanımı hiç kaybetmeden ilerleyerek projeler üretiyorum.

Televizyon, sinema, tiyatro… Her birinin sizin için yeri ayrıdır şüphesiz. Bu üç alanda tecrübeli olmak nasıl bir Tuba yarattı?
Multidisipliner olmak, bu yüzyılın yarattığı, insanın evrimleştiğinin en güzel göstergesi. İnsanoğlu, kapasitesi çok yüksek bir varlık. Toplum baskısı, verilen roller, tabular sizi hep düşük kapasitede yaşamaya zorluyor. Sınırınızı bir kere genişlettiğinizde bu sırrı çözmüşluyorsunuz. Cesur olmak, kadın olarak verilen rolleri reddedip, yeni alanlarını keşfetmek benim hayat yolculuğumda çok önemli. Tiyatro benim oyun alanım, hayatımda beslendiğim alan. Sinemada, ufak çaplı yapımcılık tecrübelerinin dışında, daha çok sadece oyuncuyum. Hepsi yaratıcılığın alanında. Bir fikri beyazperdede anlatmakla tiyatro sahnesinde anlatmak çok da birbirinden ayrı dinamikler değil. Bir süredir bir hikaye üzerinde çalışıyorum, onun anlatım mecrası sinema. Oyunlarım çıktıktan sonra buna konsantre olmak istiyorum.

Kamera önünde büyümek nasıl bir hissiyat?
Değişiminize herkes şahit olurken, gelişiminizi de herkes görmüş oluyor. Bir nevi deney gibi.

Bir oyuncunun edinmesi gereken en büyük beceri nedir?
Cesaret ve kendini yenileme isteği.

Bugünlerde bir rolü sizin için ilginç kılmak için karakterin neye ihtiyacı var?
Güçlü kadınların, topluma örnek olanların hikayelerini anlatmak için müthiş bir heyecan duyuyorum. Sabiha Gökçen, Aylin Radomisli, Füreyya gibi kadınların yetiştiği bir toplumda, "Ben de yapabilirim" hissiyatı bana iyi geliyor.

Net bir tanımı olmayan, kendine has bir stiliniz var. Sizin için moda, trend ne ifade ediyor?
Benim için giyinmek eğlenceli bir durum. Hayatı keyifle yaşamak için kullandığımız oyun alanları.

Harper's Bazaar'ın yeni sezonu karşılayan Mart sayısının kapağı için Louis Vuitton'un İlkbahar/Yaz 2022 koleksiyonu ile objektif karşısına geçtiniz. Markayla nasıl bir ilişkiniz var?
Louis Vuitton, Fransız kodlarını, Fransız kadınının sofistikeliğini çağdaş bir şekilde tasarımlarına yansıtan ve bunu yaparken de kadının zarafetinden eksiltmeyen çok cool bir marka. Bu yüzden yaptığımız her çalışmadan keyif alıyorum. Kendimin hem modern, hem zarif, hem de çağdaş tarafını görüyorum bu tasarımların içinde. Louis Vuitton ile ilişkim, modayla ilgili sınırlarımı hep genişletmemi sağlıyor. Maison tasarımcılarının yarattığı her parça beni heyecanlandırıyor. Hiç giyeceğimi düşünmediğim bir parça onlar yapınca bende farklı bir etki yaratabiliyor.

Paris'teki çekim nasıl bir deneyim oldu?
Paris'in dokusuyla yeni koleksiyonun uyumu çok özel. Çok güzel yerlerde çekim yaptık. Peninsula'nın penthouse'unda art-deco parçaları o kadar güzel sunduk ki... Sanki odanın her köşesi tasarımlar ve pozlarım için yapılmış gibiydi.

Bu sezon sizi heyecanlandıran bir trend var mı?
Mart benim için minik minik kıştan çıkış, yazın coşkusuna az kaldı demek. Bu sezon renklerin coşkusu beni heyecanlandırıyor.

Stilinize ilham veren isimler kimler?
Kate Moss, Françoise Hardy, Jane Birkin.

Şansınız olsa hangi eserde geçen karakterin gardırobuna sahip olmak isterdiniz?
Great Gastby.