Moda'da Tuvana Büyükçınar imzası

Tuvana Büyükçınar Demir ile modayı "Zamana Karşı Keşfediyoruz"

"İçimdeki enerjiyi dışa vurma yöntemim moda."

Röportaj: Özlem YILMAZ 

Geçtiğimiz ay gerçekleştirilen Istanbul Fashion Week’deki kaçıncı defilenizdi?

IFW'de ilk defilem ve çok heyecan vericiydi.

Fashion Week için hazırladığınız koleksiyonun ismi neydi? Sizi etkileyen bir çıkış kaynağı var mıydı? Nelerden ilham aldığınız?

IFW’de gerçekleştirmiş ollduğum defilede "Zamana Karşı Keşif" adını verdiğim 2011 İlkbahar-Yaz Koleksiyonu’nu sundum. Bir önceki koleksiyonumu Kars’taki Ani Harabeleri’nden etkilenerek hazırlamıştım ve şöyle bir karar verdim, bundan sonra hazırlayacağım her koleksiyonu farklı bir şehre adayacağım. Bu koleksiyonu da Gaziantep’ten etkilenerek hazırladım. Koleksiyonun öne çıkan dokusu ise artık neredeyse unutulmaya yüz tutmuş Gaziantep’in kutnu kumaşı.

Padişahların kaftanlarının dikildiği bir kumaş olan ve görkem, zarafet ve estetiği ifade eden kutnu bu koleksiyonla ilk kez bu kadar çılgın, farklı, avangard aynı zamanda romantizmle buluşuyor diyebilirim. Koleksiyonu hazırlarken bizden olan, bize ait değerlerden etkilendim. Orta Asya’dan Anadolu’ya gelerek yerleşik hayata geçen Türkler’in, Anadolu’ya yerleşene kadar geçtiği bölgelerin kültürü çıkış noktam oldu. Dokunuşları, dokunuşlarımla birleşti.

Yaşanmışlıkların kültürü, dokusu, ağırlığı, saflığı, yorgunluğu, TUVANAM kadınının hayalperest, cesur, göründüğü gibi olan, kalıp ve tabulardan etkilenmeyen, “buradayım” diyen, hayatın renk ve heyecanından asla ödün vermeyen ruhuyla birleşince, pudra ve safran sarısının ağırlığıyla başlayan koleksiyon yolculuğu, adeta  rengârenk bir renk paletiyle son buldu.

Açıkçası ilham, moduma da çok bağlı, her insan gibi inişlerim çıkışlarım ve farklı ruh hallerim oluyor. Her ruh halinden başka başka kıyafetler tasarlıyorum bu da tasarımlarımı zengin kılıyor.

Kadını bir tanrıça gibi konumlandırmak ve tasarımlarımı taşıyan her kadına çok özel olduğu hissini vermek istedim. Sonuçta müşterilerim şıklığın ötesinde farklılığın, seçkinliğin ve sıra dışılığın peşindeler. Ben de senelerdir onlara hem çocuksu hem kadınsı yanımdan izler taşıyan parçalar sundum. Bu koleksiyonda en ön planda olan malzemeler ipek!

İçimdeki enerjiyi dışa vurma yöntemim moda

Koleksiyonlarımda unutulmaya yüz tutmuş, bizden olan, bize ait, değerlerimizi vurgulamak istiyorum. Ben kalıplara karşı bir modacıyım, tasarımlarımı trend, renkler, sezonun çizgileri gibi limitlerle sınırlandırmıyorum. Araştırmaya ve öğrenmeye doymasam da hep kendimden bir şeyler katıyorum. Tarzım tamamıyla benimsenmiş ve kişiselleştirilmiş, yaşadığım coğrafya ve  iç dünyama has çizgimden doğuyor.

Bir kadının gardırobundaki olmazsa olmazları neler olmalı?

Gardırop sezonluk bir anlayışla donatılmamalı, birikimi yansıtmalı. Bu birikim gezilen ülkelerden de olabilir, pazardan da, indirimli ürünlerden de, pahalı bir iki özel parçadan da ama işi güzel kılan bu karışımı, birikimi ve yaşanmışlığı yakalamak. Hızlı tüketim modasından yana değilim, bu kış bu moda deyip 4 ay sonra yüzüne bakılmayacak parçalar alınmamalı. Bir moda çekimi, marka reklamı  veya mağaza vitrini gibi gözükmek şık olmak demek değildir.

Sizce dünya modasını şekillendirmede etkimiz var mı? Ya da nasıl daha etkili olabiliriz?

Uluslararası piyasada başarılı olmak için yerel anlamda başarılı olduğunuz noktaları global vizyonla birleştirmeniz gerekiyor. Dünyanın pek çok noktasında ortak bir zevk ve yüksek kalite sunmanız gerekiyor. İyi bir ekiple başarılı bir koleksiyon hazırladıktan sonra prestiji yüksek fuarlara katılmak gerekiyor. Yurt dışında adınızı duyurabilecek halkla ilişkiler firmalarıyla çalışmak ve iyi showroomlar ile kontak içinde olmak da bir başka yöntem tabii.

Milano, Paris, Londra ve  New York Moda Haftaları gibi İstanbul Fashion Week’in de uzun vadede en önemli ilk beş moda haftasından biri haline geleceğine inanıyorum.
Türkiye’nin uluslararası tanıtımı açısından önemli katkısı olacak “moda, tasarım ve sanat” eksenli bu önemli organizasyonun içinde ilk defa yer almanın keyfini yaşıyorum.

Türkiye’nin sadece üretime dayalı değil ayni zamanda kuvvetli bir tasarım ülkesi olduğunun göstereceğimiz bu organizasyonda gerek ITKIB, gerek IFW, gerek MTD akıl almaz ince detaylar ve titizlikle hazırlanıyor bu organizasyona; tüm emeği geçenlerle biz tasarımcılara dahil, gurur duyuyorum.

Ayrıca tüm organizasyonun kurulum, konsept, işleyiş safhasında A46 ORGANIZATION olarak ekibin bir parçası olmaktan ve bu isin sorumluluğunu taşıyan kişilerden olmaktan ayrıca büyük heyecan ve gurur duyuyorum! Organizasyonun başarısı dünya moda şehirleri seviyesinde olması hatta daha da iyi olması, ülkemizdeki moda anlayışını ifade etmek ve anlatmak adına çok önemli!

İdol olarak benimsediğiniz ve beğendiğiniz moda tasarımcıları var mı?

Modaya sürekli ilham veren ve her zaman gündemde olan, ulaşılabilir bir tarzı olan Marc Jacobs, modanın sınırlarını hem isçilik hem de trend kaygısı yasamadan kendi modasını yaratan ve sezon detaylarını belirleyen Christian Lacroix, her zaman modada söz sahibi olan ve sezon modasına yon verenlerin başında olan Chanel, yılların couture markalarına meydan okuyan ve içlerinde kendine bir yer bulmuş olan Elie Saab, bana göre yeni cağın Galliano’su Christopher Kane… Bunların dışında, islerini saygıyla takip ettiğim ve beni heyecanlandıran tasarımcılar arasında Jeff Koons, Andy Warhol, Philippe Starck, Tom Binns ve Balmian’in tasarımcısı Christophe Decarnin  gibi isimleri sayabilirim… Ve tabiî ki Manish Arora.

Bir moda tasarımcısının olmazsa olmaz kişisel özellikleri neler olmalıdır?

Ben her zaman ne isem o oldum. Hiçbir zaman kendimi olduğumdan farklı göstermedim. Tasarımın iç dünyanın da yansıması olduğunu göz önüne alırsak, kendi renkli dünyamı önce renkli kıyafetlere daha sonra da tasarımın her alanına yansıttım. Bence her tasarımcının ruhu olmalı. Kendisiyle barışık ve önyargısız olmalı.

Tasarım dünyasındaki varlığınızı en kısa şekliyle nasıl anlatırsınız?

10 yıldır profesyonel mağazacılık, 5 yıldır profesyonel tasarımcı, 3 yıl boyunca moda editörlüğü yapmış, modaya aşık, değişik coğrafyaları keşfetmeye, renklere, hayata,tasarımın gücüne, sıra dışılığa inanan, cesur, girişimci, azimli, çok çalışan, adını dünyaya altın harflerle yazmaya adamış, A46, TUVANAM, TUVANAM MBABY COUTURE, A46 ORGANIZATION marklarının kurucu ortağı ve kreatif direktörlüğünü yapmış, daha önünde çok yolu ve hedefleri olan çılgın ama emekçi :)

Sanırım algıda seçiciliğe imza atan, markalaşma yönünde marka olmak için gerekli tüm unsurları uygulayan, gördüğünüzde “bunlar Tuvanam veya Tuvana Büyükçınar tasarımı” denmeyi başarmış, bir farklılık.

Türkiye’deki ismi bilinen moda takipçilerini nasıl buluyorsunuz? Sizce neredeler, neredeyiz?

Bence çok araştırmacı, genç, dinamik, emin adımlarla ilerleyen, bilinçli takipçiler olduğu için çok kısa zamanda büyük isler başaracağımıza inanıyorum.

Maalesef taklitçi moda anlayışı da bir hızla ilerliyor, taklitçiliği anlamam mümkün olmasa da, taklit tasarıma yer veren kurumlar bir an önce bu alışıklıktan vazgeçerse her şey daha hızlı ilerleyecek, gerçek ve özgün tasarımlar daha fazla raf imkânı bulacak, dolayısıyla bu gelişimi takip eden takipçilerde daha vizyoner olacak.

Son yıllarda ismini sıkça duyduğumuz bir akım var: "Sokak modası". Hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sokak modasını takip etmenin modayı takip etmenin ve müşterilerimden sinyal almanın birinci yolu olduğunu düşünüyorum. Bence önemli olan podyumlardan çok bunun bireylere yansıması. Sokak modasında da farklı farklı adresler var. Örneğin Nişantaşı, Çukurcuma ve Beyoğlu’nun apayrı bir modası var. Kendi tarzını yaratmış ve özgüveni olan insanlar gözüme çarpıyor.

Önemli olan kıyafetlere ve aksesuarlara kendinden bir şeyler yansıtabilmek, onları özgünce ve özgürce kombinleyebilmek diye düşünüyorum.

Fashion Week gibi organizasyonlar dışında modaya ilişkin modanın gelişimi açısından neler yapılmalı?

IFW, moda alanında sektörün gücünü gösteren çok önemli bir organizasyon. IFW sırasında İstanbul Teknik Üniversitesi Taşkışla binasında 20 tasarımcı ve markaların katılımıyla 4 günde toplam 21 defile gerçekleştirildi.

Bu defilelere çok sayıda yabancı misafir ve yabancı basın da geldi. Bu anlamda kendimizi ve tasarımcılarımızın başarılarını tüm dünyaya gösterme imkanı bulduk.

Türkiye’nin uluslararası tanıtımı açısından önemli katkısı olacak bu önemli organizasyonda titiz ve özenli çalışmalarıyla MDT ve İTKİB in her yıl bu organizasyonun daha profesyonel bir şekilde yapılmasını sağlamalarıyla yeni tasarımcıların önünü açmalarına da olanak tanımışlardır.

Moda tasarımı alanında kariyer yapmak isteyen, bu yola baş koymuş yeni tasarımcılar için önerileriniz nelerdir?

Her zaman özgün olmaları, marka bağımlısı olmak yerine kendi duygularını özgürce ve sıra dışı ifade eden tasarım anlayışını benimsemelerini, kendilerini ifade etmek adına çekingen tavırlarını rafa kaldırmalarını, mümkün olduğunca durumları elverdiğince dünyayı gezmelerini, dünyayı derinden gözlemlemelerini, değişik kültürler hakkında bilgi edinmelerini, moda okumasalar da modayla ilgili her turlu yayın, internet, kitap, tasarımcı hikâyelerini, üstatların marka hikâyelerini ve bu yönde yaptıkları fedakârlıkları okumalarını...

Hayal etmek ve istemekten 1 saniye bile vazgeçmemelerini, taklit etmek yerine yaratma felsefesine sahip olmalarını, günümüzde bu kadar fazla moda okulu alternatifi varken hiç olmazsa birine gidebilmelerini, kompleks ve egolarından arınmış, aile imkanlarıyla değil basta hayal gücü, yaratıcılık, sosyal hayatlarını neredeyse hiçe sayacak çalışma hırsı, azim ve başarmaya inançlı, duyarlı gençler olmalarını öneriyorum.