Errin Kancal ve Naz Yoloğlu'nun tasarım yolculuğu
MODA

Errin Kancal ve Naz Yoloğlu'nun tasarım yolculuğu

İki genç tasarımcı, Errin Kancal ve Naz Yoloğlu geçen ay Brüksel’de gerçekleşen Collectible Design Fair’de Türkiye’yi temsil ettiler. Sergiledikleri üç koleksiyonu ve tasarım serüvenlerini kendilerinden dinledik.

GÜNCELLEME TARİHİ: 14 Nisan 2019

Çimen Uzsoy G.

Sizi biraz tanıyabilir miyiz? Yollarınız nasıl kesişti?
Errin Kancal:
İstanbul'da doğdum, üniversiteyi Art Institute of Chicago'da okudum, sonra da Central Saint Martins'de yüksek lisansımı yaptım. Milano, Stuttgart ve en son Bali'de çalıştım. On sene önce üniversite hazırlık zamanlarımızda çok sevdiğimiz ortak bir arkadaşımız sayesinde tanışmıştık. Birlikte çalışmamız ise geçen sene yollarımız Salone del Milano Ventura Future'da kesiştikten sonra başladı. Benzeşen hayal ve hedeflerimizi fark edince beraber bir fuara hazırlanmaya başladık. Çok seçici ve sadece özel sanatsal tasarımlar kabul eden Collectible Fair tarafından kabulümüz yaklaşık dört ay önce geldi ve hazırlıklarımıza başladık. Türkiye'den bir tek biz vardık.

Naz Yoloğlu: Pierre Loti Fransız Lisesi'nden sonra Central Saint Martins College'da mimarlık eğitimi alıp, iç mimar olarak uzun süre çalışmak bana resmin tamamına ve detayına aynı anda bakmayı öğretti. Bakarken farklı detayları görüyorum; gördüğüm veya okuduğum fikirler, dokular hayal gücümde malzemeye yansıyor. Çelişkili diyebileceğimiz fikirlerin iç içe geçip yeni bir dinamik ve duygu yaratmasını seviyorum. Mesela geometrik ve organik olanın birleşimi gibi.

İkiniz de kendi markalarınız altında üretim yapıyorsunuz ama aynı zamanda bir ortaklık da söz konusu. Biraz çalışma yapınızdan bahseder misiniz?
N.Y:
Ayrı ayrı tasarımlar yapıyoruz ama beraber fuarlara katılarak güçlerimizi birleştirmek, bu süreçte birbirimize destek olmak istedik. Benim için en önemli şey zamansız, moda akımına dahil olmayan, eşsiz ve duyusal objeler yaratmak. Heykelsi olan ama doğadan gelen formları dürüst malzemelerle ve mükemmel işçilikle birleştiriyorum; buna sanatın yaşama dahil olma hali diyebiliriz. Bana göre günlük hayatımıza sanatı katmak; dokunulan, yaşanan ve zamanla güzelleşen objelerle birlikte yaşamak bir zevk, bir tutku, özel bir ayrıcalık. Tüm bu yaratma sürecinin parçası olmayı da ayrıca çok heyecan verici buluyorum.

E.K: Benim de ürünlerimin çoğu sanat ve tasarımı birleştirme arzumdan kaynaklanıyor. Sanatsal geçmişimi ürünlerime anlam kazandırmak için kullanıyorum. Bu fuara katılmak, ortak yaptığımız ilk proje oldu.

Collectible Design Fair sizin için nasıl bir tecrübe oldu?
E.K:
Tasarım ve sanat dünyasının önemli ve başarılı isimleriyle bir aradadaydık. Sanat ve tasarımın her dalından çok farklı insanlarla tanışma ve geri dönüş alma fırsatımız oldu. Türk olduğumuzu öğrenince insanların ilgisi çok arttı. Hediyelik nazar boncuklarımızı broşürlerimizle beraber dağıttık.

Fuara katıldığınız koleksiyonlar olan Gaia, Flow ve Nest'in hikayeleri nedir?
N.Y:
Gaia koleksiyonum, oturma grubunu birbirleriyle diyalog halinde olan parçalar olarak yeniden düşünüyor. Kişileri birbirleriyle diyalog kurmaya davet ediyor. Kendi fizikselliği yerine sohbete yer veren, yuvarlak hatlarıyla her açıdan bedeni kapsayarak farklı açılarda oturmanızı sağlayan, estetik olarak da öne çıkan sanatsal bir form.

Tasarım stillerinizi nasıl tanımlarsınız?
N.Y:
Benim felsefeme göre bizler etrafımızdaki objelerle ayrı bir bağ kurarız. Bizim bir parçamızı, kişiliğimizden bir izi yansıtırlar. Benim için güzellik, farklı, ruhu olan, içimizde bir duyguyu uyandıran, kişisel olanda yatıyor.

E.K: Gelenek, görenek, tarih ve seyahatten çok ilham alırım. Bu ilhamları tasarımlarımın hikayesine dahil etmeye çalışırım. Doğal malzemelerle çalışmayı severim. Bu bazen de endüstriyel bir his veriyor tasarımlarıma. Sade, modern ve temiz çizgiler kullanırım. Tasarımlarımda olabildiğince hafif ve uyarlanabilir olmayı seviyorum.

Moda ile aranız nasıl? Hangi tasarımcıları beğeniyorsunuz?
N.Y:
Nereye gidersem o ülkenin tasarımları benim için çok önemli oluyor. Lokal tasarımcıların ve markaların ürünlerini almaya dikkat ediyorum. Göze batmayan, zarif olanı seviyorum.

E.K: Markalardan uzak, doğal, sade giyiniyorum. Çok seyahat ediyorum ve gittiğim yerlerden parçalar almaktan hoşlanıyorum. Benim tasarımlarım gibi özel ve hikayesi olan parçaları çok seviyorum.