Mücevher devi
Gilan, muhteşem mücevherler ve eşsiz objelerle dolu otuz yıllık keşif yolculuğuna bu yıl açtığı yeni satış noktalarıyla devam ediyor. Londra Albemerle Street, Paris Ritz Carlton ve Amerika’nın en önemli lüks mağazalarından Saks Fifth Avenue ve Neimun Marcus ile beraber Beverly Hills, Palm Beach, Atlanta ve Naples’da, Gilan tasarımları hayranlarıyla buluşuyor. Mücevher evinin kurucusu olan Gilan kardeşlerin hikayesinin Bursa’da, bir buçuk metrekarelik bir dükkanda başladığına inanmak güç.
Bazaar
Mücevher devi
Biraz geçmişe dönüp, Gilan’ın kalbine yolculuk yapmaya ne dersiniz?
1400’lerin başında, Kosova’nın Osmanlı mparatorluğu’na geçmesiyle, dönemin imparatoru, o zamanlar başkent olan Bursa’nın en saygın ailelerine Kosova’da alınan toprakları emanet eder ve bu topraklara yerleşmelerini ister. Gilan ailesinin hikayesi de tam burada başlar. Bu köklü Osmanlı ailesi, Kosova’da Gilan köyünü kurar. Gilan isminin yüzyıllar sonra tüm dünya tarafından tanınacağı ise o yıllarda kimsenin aklından geçmez. Gilan kardeşlerin büyük anneleri, dönemin paşalarına saray kıyafetleri tasarlayan bir terzidir. Sadece kumaşı değil, elinin değdiği her şeyi konuşturan ustalığı ve zevki ile ünlüdür. Gilan kardeşler, yıllar sonra, tasarıma olan tutkularını büyük büyük annelerine olan hayranlıklarıyla açıklayacaklardır.
Gilan ailesi, 2. Dünya Savaşı sırasında Bursa’ya döner. Burada dünyaya gelen Gilan kardeşler, üniversite eğitimlerini tamamladıktan sonra en büyük tutkuları olan tasarıma yönelirler. iki kardeşin bir diğer tutkusuysa İstanbul’dur. Bu büyülü şehri anlamak için sayısız kitap okur, araştırmalar yapar, en gizli köşelerini keşfe çıkarlar. Dönemin en önemli telkari ustalarından biriyle tanışmaları ise, Gilan kardeşler için bir dönüm noktası olur. Bursa’da bir buçuk metrekarelik bir mağaza bulur ve istanbul’da yaptırdıkları mücevherleri satmaya başlarlar. Mağaza küçük, ama hayalleri büyüktür. Daha o günlerde, hedeşeri tasarımlarını yurtdışına taşımaktır. Kısa sürede Bursa’nın önemli aileleri taraf ından keşfedilen mağazanın yakaladığı başarı, Gilan kardeşlerin marka yaratma cesaretini artırır. ilk hedeşeri istanbul’dur. 1994’de, ilk mağazaları nı Akmerkez’de açarlar. Yaratacakları markanın adı ise çok önceden belirlenmiştir. Gilan ismi, tasarıma olan tutkularının ve köklerine olan saygı larının bir ifadesidir. Tasarımlarındaki kusursuz isçilik ve taş kalitesi o kadar yüksektir ki, Gilan ilk birkaç yıl Avrupa markası olarak algılanır, hatta ismi Fransızca telaffuz edilir.
Mücevher devi
İsmi Fransızca telaffuz edilir. 2001 yılında, Gilan kardeşler Topkapı Hazine dairesinin renovasyonunu üstlenerek önemli bir sosyal sorumluluk projesine imza atarlar. Aynı yıl bir başka açıdan daha önem taşır. Muharrem ve Ferhan Gilan, artık yurtdışına açılma zamanının geldiğine karar verirler. New York 5. Cadde’de açtıkları, sadece randevu ile servis veren salon, markanın ilk uluslararası noktası olur.
Amerikan basını kısa sürede Gilan’ı keşfeder. “Kadınlara serotonin salgılatan marka”, “geleceğin en başarılı mücevher markalarından biri” gibi başlıklar atılır. Ardından, Hollywood ünlüleri ve New York’un elitleri bu eşsiz mücevherlerle tanışır. Nicole Kidman, Penelope Cruz, Salma Hayek, Lucy Lui, Drew Barrymore, Gilan tutkunu ünlülerden sadece birkaçı. 2005 yılında, dört yıl süren arayışın
ardından, Gilan, Louis Vuitton, Gucci, Chanel gibi markalara komşu olacağı ilk uluslararası mağazasını 5. Cadde’de açar.
Mücevher devi
New York, mücevher evi için dünyaya açılan kapı olur. Mağaza, dünyanın dört bir yanından gelen mücevher tutkunlarını ağırlamaya başlar. 2006 yılına gelindiğinde, cesareti ve cüretkar tasarımları sayesinde, o artık hatırı sayılır bir mücevher markasıdır…
Mücevher devi
Gilan tasarımlarını bu kadar özel kılan şeyin ne olduğuna gelince; kadınların daima yeni ve eşsiz olana sahip olma arzularını keşfeden Gilan kardeşler, kasada bekleyen mücevherler yerine, kadınlara istedikleri zaman kullanabilecekleri zengin, modern ve baştan çıkarıcı tasarımlar sunarlar. istanbul’un zengin kültüründen ilham alan Gilan mücevherleri, çağdaş tasarımlarıyla doğu ile batının mücevherdeki buluşma noktası olur. Roma’dan Bizans’a ve Osmanlı imparatorluğuna uzanan, istanbul’un ev sahipliği yaptığı medeniyetlerin kültürel zenginlikleri Gilan tasarımlarını besler.
Mücevher devi
Doğa figürleri, çiçek ve kuş tasvirleri, mücevherde çağdaş ve farklı bir yorumdur ve modern mücevherciliğe taze bir soluk getirir. Bugün en iyi mücevhercilerin tasarımlarını süsleyen siyah pırlanta, parahiba turmalin, sitrin gibi nadide taşları daha o yıllarda cesurca kullanmaya başlar. Siyah pırlantayla beyaz ve renkli taşların kombinasyonu, Gilan’ın cesaretinin bir yansımasıdır. Bu görülmemiş renklerin buluşması, klasik stilden sıkılmış lüks müşterisine yepyeni bir tutku aşılar. Zıt renklerin yarattığı kontrast, Gilan’ı n tasarım kimliğine yerleşir.
Mücevher devi
Gilan, çoğu zaman eşine bir daha rastlanmayacak amorf bir taş üzerine yapar tasarımını. Çünkü bazı taşlar sahnenin kahramanı olmayı hak ederler. Gilan’ın taşlara ve istanbul’a olan tutkusu o kadar büyüktür ki, istanbul’un simgesi olan lale motifini bir taş kesimine taşır. Artık Gilan’a ait ve adı Gilan’la anılacak “tulip” (lale) kesimi vardır. Mücevher evinin, binlerce yıllık elişçiliği geleneğini günümüze taşıyan Osmanlı saray tekniğiyle üretilen Heritage Koleksiyonu ise bir başka başarı öyküsüdür. Gilan atölyelerinde, sayıları gittikçe azalan zanaatkarlar tarafından kullanılan beş yüz yıllık teknik, elmasın gümüşle, gümüşün ise Gilan deseninin işlendiği sarı altınla bütünleştiği bir sanattır. Dönemin zenginliğini çağdaş bir tatla yansıtan bu görkemli tasarımlar, geleceğin müzayede parçaları olarak nitelendirilirler.
Mücevher devi
Mücevher devi
Mücevher devi




