ÜNLÜ STİLİ
Yeniden doğuş
Göçtur Turizm tarafından 49 yıllığına kiralanan Sait Halim Paşa Yalısı,nam-ı diğer ‘Aslanlı Yalı’,yeniden kapılarını açtı
GÜNCELLEME TARİHİ: 12 Aralık 2009
YÜZYILLARDIR ŞARKILARA, ROMANLARA konu olmuş Boğaziçi'nin kendine has mimari dokusunun en önemli elamanlarıdır yalılar. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e uzanan süreçte, parçalanmış aileler, bakımsızlık ve talihsiz yangınlarla yok olan bu yapılar tarihi ve mimari özelliklerinin yanı sıra,bir dönemin sosyal yaşantısı açısından da büyük önem taşıyor. Bu yapıların en özgünlerinden biri olan Sait Halim Paşa Yalısı,uzun bir aradan sonra bu ay yeniden kapılarını açtı.Yeniköy'de yer alan tarihi yalı da diğer pek çoklarının makus talihinden kurtulamamış ve 1995 yılında geçirdiği yangından sonra sessizliğe gömülmüştü. Restorasyon çalışmaları 2002'de tamamlanan yapı, geçtiğimiz yıl haziran ayında Göçtur Turizm tarafından 49 yıllığına kiralandı.Yalı, özel davet, toplantı ve balolarla İstanbullu'ların yeni buluşma mekanı olmayı amaçlıyor.Yapı, mimar-kalfa Petraki Adamandidis imzasıyla 19. yüzyılın ilk yarısına tarihleniyor.İlk sahibi Düzoğlulları Ailesi olan yalı, daha sonra Ayan azası Nikolaos Aristarkes'in mülkiyetine geçtikten sonra yıkılarak 1860'ların mimarisine uygun olarak yeniden inşa edilmiş. Bundan sonra yalı, Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın oğlu, Sait Halim Paşa'nın babası, Prens Abdülhalim Paşa'nın kullanımına geçmiş. Paşa'nın müziğe olan düşkünlüğü nedeniyle dönemin kültür ve sanat merkezlerinden biri olan yalının caddeye bakan dükkanları daima rethane olarak hizmet veriyormuş. Kapıda yazılı olan Paşa'nın 'Aç Olan Buyursun'sözü de hoş bir anektod.
Sait Halim Paşa'nın ölümünden sonra oğlu Halim Sait Bey'e kalan yapı, 1968'de T.C. Turizm Bankası'na satıldı ve 80'li yıllara kadar kumarhane ve tören salonu olarak kullanıldı. 1980-84 arasında Başbakanlığın resmi kabul ve toplantılarında kullanılmak üzere restore edildi ve bir dönem bahçesi bir gece kulübüne kiraya verildi.95'teki yangına kadar böyle bir geçmişi yaşayan yalının bir başka adı 'Aslanlı Yalı' ismi de, selamlık bahçesine açılan kapının önünde bulunan iki aslan heykelinden geliyor. Restorasyonun ardından başlayan dekorasyon çalışmaları iç mimar Bartu Olcay tarafından yürütülüyor. Üç dört ay gibi çok kısa bir sürede ana hatlara ulaşılan çalışmada yol gösterici restorasyon öğeleri olmuş. "İçeri girdiğimizde yalnızca duvarlar ve tavan detayları vardı," diyen Olcay, duvar ve tavanlarda kullanılan renklerden ve varakların tonlarından yola çıkmış. İlk iş, yalının yanmadan önceki orijinal mobilyalarının araştırılması olmuş.Bu aşamada varolan kaynak kitaplardan,özellikle de halıdan perdeye kadar her türlü ayrıntının izlenebildiği fotoğraflardan yararlanılmış. Olcay, bu fotoğrafların izinde her mobilyanın yeniden yaptırılmaya yönelik çizimlerini gerçekleştirmiş. İkinci aşamada ise, işletmeye yönelik bir düşünceyle,mekanı İstanbul halkına daha iyi birşekilde sunmanın yolları düşünülmüş.Davet ve organizasyonlar için ideal bir mekan olan yalının her salonu, işlevi dikkate alınarak dekore edilmiş. Bu anlamda her salon, günlük değişime ayak uydurabilecek yapıda. Mobilyalar odalar ve salonlar arasında yer değiştirip, uyum sağlayabiliyor.
Örneğin yine Olcay'ın çizimleriyle gerçekleştirilen masa kaideleri sayesinde,masaları salondan salona taşıma zorunluluğu ortadan kalkmış. Pirinç işlemeciliği Mete Bronz'a ait olan bu kaidelerin, sıradan banket görünümüyle uzlaşmayacak böyle bir mekan için, başarılı bir yeniden yaratım olduğunu söylemek gerek. Halıdan mobilyaya kadar tüm eşyalar özel atölyelerde üretilmiş. Perdeler, Vakko'nun yalı detaylarından yola çıkarak özel üretilen kumaşlarla hazırlanmış, her salonun duvar ve tavan süslemeleriyle uyumlu olmasına çalışılan halılar ise Ankara Şark Halı tarafından özel olarak dokunmuş. Mekanın varaklarıyla uyum sağlayan yine Olcay'ın özel tasarımı olan avizeler de Sontaş tarafından üretilmiş. 19. yüzyılın ilk yarısında bir deniz sarayı olarak inşa edilen yalının birbirine geçişli oda ve salonlarının her biri duvar ve tavan süslemeleriyle bezeli. Mimari ayrıntılarda rokoko ve eklektik tarzları yansıtan yapının dekorasyonun darestorasyon baz alınmış.
Dekorasyon çalışmalarına başlamadan önce kaynak kitaplardaki fotoğraflardan yararlanan Bartu Olcay, çizimleriyle bire bir o dönemi yansıtmaya çalışmış; yanı sıra kimi ayrıntılarda tarihi çizgiyi izleyen özgün tasarımlar da yaratmış.Yeni evli çiftler için hazırlanan balayı odasında yeralacak yataklar da Olcay'ın tasarımı.
Kaynak : House Beautiful
Abone olmak için: Tıklayın
Sait Halim Paşa'nın ölümünden sonra oğlu Halim Sait Bey'e kalan yapı, 1968'de T.C. Turizm Bankası'na satıldı ve 80'li yıllara kadar kumarhane ve tören salonu olarak kullanıldı. 1980-84 arasında Başbakanlığın resmi kabul ve toplantılarında kullanılmak üzere restore edildi ve bir dönem bahçesi bir gece kulübüne kiraya verildi.95'teki yangına kadar böyle bir geçmişi yaşayan yalının bir başka adı 'Aslanlı Yalı' ismi de, selamlık bahçesine açılan kapının önünde bulunan iki aslan heykelinden geliyor. Restorasyonun ardından başlayan dekorasyon çalışmaları iç mimar Bartu Olcay tarafından yürütülüyor. Üç dört ay gibi çok kısa bir sürede ana hatlara ulaşılan çalışmada yol gösterici restorasyon öğeleri olmuş. "İçeri girdiğimizde yalnızca duvarlar ve tavan detayları vardı," diyen Olcay, duvar ve tavanlarda kullanılan renklerden ve varakların tonlarından yola çıkmış. İlk iş, yalının yanmadan önceki orijinal mobilyalarının araştırılması olmuş.Bu aşamada varolan kaynak kitaplardan,özellikle de halıdan perdeye kadar her türlü ayrıntının izlenebildiği fotoğraflardan yararlanılmış. Olcay, bu fotoğrafların izinde her mobilyanın yeniden yaptırılmaya yönelik çizimlerini gerçekleştirmiş. İkinci aşamada ise, işletmeye yönelik bir düşünceyle,mekanı İstanbul halkına daha iyi birşekilde sunmanın yolları düşünülmüş.Davet ve organizasyonlar için ideal bir mekan olan yalının her salonu, işlevi dikkate alınarak dekore edilmiş. Bu anlamda her salon, günlük değişime ayak uydurabilecek yapıda. Mobilyalar odalar ve salonlar arasında yer değiştirip, uyum sağlayabiliyor.
Örneğin yine Olcay'ın çizimleriyle gerçekleştirilen masa kaideleri sayesinde,masaları salondan salona taşıma zorunluluğu ortadan kalkmış. Pirinç işlemeciliği Mete Bronz'a ait olan bu kaidelerin, sıradan banket görünümüyle uzlaşmayacak böyle bir mekan için, başarılı bir yeniden yaratım olduğunu söylemek gerek. Halıdan mobilyaya kadar tüm eşyalar özel atölyelerde üretilmiş. Perdeler, Vakko'nun yalı detaylarından yola çıkarak özel üretilen kumaşlarla hazırlanmış, her salonun duvar ve tavan süslemeleriyle uyumlu olmasına çalışılan halılar ise Ankara Şark Halı tarafından özel olarak dokunmuş. Mekanın varaklarıyla uyum sağlayan yine Olcay'ın özel tasarımı olan avizeler de Sontaş tarafından üretilmiş. 19. yüzyılın ilk yarısında bir deniz sarayı olarak inşa edilen yalının birbirine geçişli oda ve salonlarının her biri duvar ve tavan süslemeleriyle bezeli. Mimari ayrıntılarda rokoko ve eklektik tarzları yansıtan yapının dekorasyonun darestorasyon baz alınmış.
Dekorasyon çalışmalarına başlamadan önce kaynak kitaplardaki fotoğraflardan yararlanan Bartu Olcay, çizimleriyle bire bir o dönemi yansıtmaya çalışmış; yanı sıra kimi ayrıntılarda tarihi çizgiyi izleyen özgün tasarımlar da yaratmış.Yeni evli çiftler için hazırlanan balayı odasında yeralacak yataklar da Olcay'ın tasarımı.
Kaynak : House Beautiful
Abone olmak için: Tıklayın




