Doğanın mucizesi Akyaka
ÜNLÜ STİLİ

Doğanın mucizesi Akyaka

Kahverengiyle yeşilin ahenginin olağanüstü olduğu ve yaz ortasında bile sıcaklığının 8 dereceyi geçmediği bir çayda yüzdünüz mü hiç? Ben bu deneyimi yaşadım. Bahsettiğim yer Gökova Akyaka körfezindeki Azmak Çayı.

GÜNCELLEME TARİHİ: 29 Temmuz 2010

Türkiye'nin en Güney Batı ucundaki Muğla ilinin sınırları içinde yer alan Akyaka, Gökova Körfezi'nin doğu ucunda. Akyaka'nın antik çağlardan beri bir yerleşim yeri olduğuna inanılmasına rağmen yakın yıllara kadar gözlerden uzak küçük bir balıkçı köyü olarak kalmış. Ancak 1970'li yıllarda geniş turist kitleleri tarafından keşfedilmiş. Günümüzdeyse pek çok tatil yerine oranla sakinliğini koruyan, buna rağmen turistleri ağırlamaktan eksik kalmayan şipşirin bir belde.

Defalarca ziyaret ettiğim Akyaka'da kalınabilecek pek çok apart otel olduğunu biliyordum. Fakat bilmediğim, çok küçük bir ücret karşılığında çadırınızı kurup, muhteşem bir deniz manzarası izleyebileceğiniz Gökova Orman Kampıydı. Bizler gibi outdoor tatil meraklısı olanlar için iyi bir fırsat gibi görünüyordu. Fakat Akyaka'da geçirdiğim tatilin ilk gününde korkunç bir yağmura yakalandık. Yağmur her dakika biraz daha şiddetlenmeye başlayınca kamp kurmak pek o kadar da iyi bir fikir değilmiş gibi gelmeye başladı. Hızlıca bir karar verip, kesenin ağzını da biraz açmak zorunluluk halini almıştı. Böylece Akyaka'nın en güzel konaklama tesislerinden biri olan Erdem Otel'e yerleştik. Doğru bir karar vermenin yaşattığı haz çok az şeyde vardır. Cama pıt pıt diye vuran her yağmur damlasında bıkmadan usanmadan kararımızı onayladık : " ne iyi yaptık bak otelde kalarak. Kamp mı ? o da neymiş canım bu havada?!! Ohhh mis gibi otel'' Yağmur şiddetlenirse, açık hava tatili heveslilerini bir anda konformist, sefa düşkünlerine de çevirebiliyormuş. Bunu da görmüş oldum.

Ertesi sabah meteoroloji bizden yanaydı. Yağmurun şiddeti durmuş, ara ara " geri gelebilirim, ona göre" dercesine, sadece minik damlalar gönderiyordu yeryüzüne. Gökova ve civarında tatil yapan herkes Gökova'nın tekne turlarının ününü duymuştur mutlaka. Hatta Sedir adası ( nam-ı diğer Cleopatra adası), İnce Kum ve Akbük gibi asla hafızalarınızdan silinmeyecek yerler görebilirsiniz. Önceki yıllarda bu tekne turlarına katılmıştım fakat ününü duyduğum halde güzelliğine tanık olmadığım Azmak çayı, tüm görkemiyle beni beklemeye devam ediyordu.

Halk dilinde " Su kaynağı" anlamına gelen Azmak Çayının suları Torosların batıdaki uzantısı olan Sakar tepesinden çıkan kaynak sularıymış. Deniz seviyesinden birkaç metre yükseklikte olmasına rağmen berraklığı olağanüstü. Suyu sodalı olan Azmak çayı, Akyaka'nın doğusundan başlayıp 2 km'lik bir parkur izleyerek Gökova Körfezi'nden denize dökülüyor ve derinliği yer yer 8 metreyi buluyor.
Azmak çayını gezmek için biz küçük bir tekne kiralamaya karar verdik. Tekne yaklaşık yarım saatlik yolculuğuna başlarken, doğanın renk uyumu ve suyun berraklığı başımı döndürmüştü bile. 8 metreye kadar ulaşan derinlikte bile suyun dibindeki taşların rengini seçebilirsiniz. Tekne ilerlerken orada yaşayan ördekleri, kazları ve balıkları izlemeye devam ettim. Hatta şansınız varsa Su samuru bile görebileceğiniz söyleniyor. Ne yazık ki biz o kadar şanslı değildik.

Suyun en derin seviyeye ulaştığı noktada kaptanımız tekneyi durdurdu. Hem çevreyi biraz daha inceleyebilmemiz hem de cesaretimiz varsa 7-8 derecelik sodalı suda yüzmemiz için. Biraz tereddüt etsem bile 15 dakikalık donma hali beni, bu deneyimi yaşamaktan alıkoyamazdı. Tekneden bir süre suyu izledim. Ardından ayak ucumla suyu kontrol etmeye gelmişti sıra. Böyle soğuk bir su hissettim mi, hatırlamıyorum. Yapılabilecek en akıllıca şey teslim olmak ve kendini bir anda suya bırakmaktı. Ben de böyle yaptım. İlk rahatlamanın ardından yavaş yavaş vücudunuzun her yerine çiviler batmaya başlıyor sanki. Sodalı bir su olması aynı zamanda garip bir ferahlık hissettiriyor. Bu suyun aynı zamanda gençleştirici ve güzelleştirici bir etkisi olduğuna da inanılıyormuş. Yüzdüğüm 15 dakika içinde güzelleştim mi bilinmez ama, iyice ayıldığım kesin.

Biz sudan çıkıp titreyerek havlulara sarıldıktan sonra tekne usul usul yoluna devam etti. Azmak çayını bir baştan bir başa görüp etkisinden kurtulmak imkansız. Tekneden indikten sonra biz de bu etkiden kurtulamamış olmalıyız ki, çevresinde bir de yürüyüş turu yapmaya karar verdik. Azmağın üzerinde pek çok balık restoranı bulunuyor. Fırsatınız varsa bu restoranları deneyin derim. En azından görsel bir şölen yaşayacağınız kesin. Azmak çayının kıyısında kalabileceğiniz oteller de bulunuyor. Şıklığıyla aklımda kalanlardan bir tanesi de Ottoman Residense. Detaylı bilgi alabileceğiniz sitesiyse www.ottomanresidence.com .

Akyaka tatilimin sonunda hala Azmak çayının soğukluğunu, yağmuru, Erdem Otel'in güleryüzlü çalışanlarını bir de sahilde küçük bir balıkçı teknesinde yediğim mezgitin tadını unutamıyorum. Tüm bunları yüzümde bir gülümsemeyle anıyorum. Hala tatil planlarınızı yapmadıysanız, Akyaka tüm doğal güzelliği ve sakinliğiyle sizi bekliyor.

Güneş Çoşkun; http://gunescoskun.com/