Elinin hamuruyla blogger olmak
Julia Child 60’lı yıllarda, yazdığı yemek kitabı sayesinde Amerika’da fenomen olmuş bir yemek kitabı yazarı. Julieise, Julia’nın yemek kitabından esinlenerek kitaptaki tarifleri deneyip bir blog açmaya karar veren bir kadın. 365 güne 524tarif sığdırmaya çalışan Julie, önce kimse tarafından takip edilmediğini bildiği için karamsardır. Fakat sonrasında tarif yazmadığı gün okuyucularından gelen tepkiler onu bu işe daha da bağlar. Hikâyenin sonunda tıpkı Julia gibi bir efsane doğar. Julie artık binlerce takipçisi olan bir yemek blogger’ıdır. Gerçek bir hikâyeden alınmış Julia&Julie filminin konusu kısaca böyle. Günümüzde de yüzlerce yemek blogger’ının binlerce takipçisi var. Kimi ev kadını, müdavimi olduğu blogger’ın tariflerinden şaşmıyor, kimisi şayet blogger istediği yemeğin tarifini yazmadıysa ona mail atıp tarifini istiyor. Bu başarılı blogger’lar blog’ları sayesinde para kazanmaya başladılar bile. Ticari düşünmeyip tamamen yemek yapmayı sevdikleri için bu işe girişen kadınlar, iş hayatlarının yanı sıra günaşırı yemek tarifi vermek konusunda oldukça disiplinli. Kimi restoranların mutfağında aşçılarla yemek yapıp tarifini yayınlıyor, kimi yaptığı yemeği evindeki minik stüdyosunda fotoğraflayıp blog’una koyuyor. Şimdi Türkiye’nin en çok takip edilen yemek blogger’larının bu işi nasıl yaptığını ve nasıl bu kadar çok parladıklarını öğrenme zamanı.
Elinin hamuruyla blogger olmak
Nilay Tulum
Fotojenik yemekler
Her evli ve çalışan kadının yaptığı gibi evde vaktinin çoğunu mutfakta geçiren Nilay Tulum, üç yıldır “mutfaksirlari. com” isimli blog’un da ağırlıklı olarak yemek tarifi yazıyor. Tulum, işten eve gelince mutfakta farklı tarifler uyguluyordu, bir zaman sonra yemekleri daha güzel sunup daha kaliteli fotoğraflamak için çabalarken bu işten keyif aldığını fark etti. Bir de eşi ve çevresinden olumlu tepkiler alınca, blog açmak farz oldu. Nilay Tulum, işten ayrılır ayrılmaz yemek ve pasta eğitiminin yanında bir de fotoğrafçılık eğitimi aldı. Gün geçtikçe takipçi sayısını artıran“mutfaksirlari. com” iki yıl önce Türkiye’nin en büyük iletişim firmalarından biri ile anlaşma yaptı. İlk zamanlar sadece server masraflarını karşılayabilecek kadar kazanıyordu. İlerleyen zamanlarda blog’un hitlerinin yükselmiş olması ve akabinde bir reklam ajansı ile anlaşmış olması blog gelirini bir maaş seviyesinin üzerine çıkardı.
Elinin hamuruyla blogger olmak
Yasemin Sümengen
Kimya Mühendisiydi blogger oldu
Kimya mühendisliği mezunu Yasemin Sümengen, üç yıldır hayatintakendisi.com isimli blog’unda yemek tarifleri, gittiği restoranları, alıp denediği yeni çıkan ürünleri yazıyor. Yemek yapmayı ve sunmayı çok seven Yasemin, iş temposunun stresinden kurtulabilmek için kendini mutfağa atıyordu. Bazen de kendince yazılar karalarken, bunları bir yerlerde toparlamak ve denediği tarifleri hatırlamak için blog’unu açmaya karar verdi. Eşinin işi nedeniyle İstanbul’a taşındıktan sonra kendi mesleğiyle ilgili iş bulamadı. O sürede İstanbul’u gezip fotoğraflar çekmeye ve yaptığı denemelerden günlük hayatına dairbirçok şeyi yazmaya başladı. Yasemin, Google Adsense reklamları sayesinde hosting masraflarını ödeyecek kadar kazanıyordu, fakat bir gün bambaşka bir iş teklifi aldı: Başlangıcı yemek tarifleri sitesi olacak bir kadın portalında editörlük teklifi. Henüz iki aydır bu işi yapıyor fakat blog’usayesinde bulduğu yemek editörlüğü işinden kimya mühendisliğine dönmek istemiyor.
www.hayatintakendisi.com
Elinin hamuruyla blogger olmak
Devletşah Özcan
Büyük markalar onun peşinde
Yemek blogger’larının en eski isimlerinden olan Devletşah, 2004’tenbu yana devletsah.com isimli blog’unda yemek ağırlıklı yazılar yazıyor.Blog’una başlama hikâyesi de ilginç: “Her şey 4 Mart 2005’tekibir akşam yemeğinden sonra başladı. Eşim daha önce yaptığım bir tatlıdan yapmamı istedi. Bense her zaman yaptığım gibi bir kâğıt parçasına yazdığım tarifi kaybetmiştim. Bunun üstüne ‘peki o zaman tiramisu yap’ dedi. Onun tarifini de kaybettiğimi duyunca bana tertipli, düzenli olmanın faziletleri hakkında uzun bir nutuk çekeceğini sanıyordum. Ama sadece ‘Word’e yazsan, aradığın zaman kolayca bulursun’ dedi. Ben hemen ‘Hiç işim yok bir de tarifleri bilgisayara mı geçireceğim’ diyerek itiraz ettim. Sessizce bilgisayarın başına geçti. Biraz sonra ‘Gelip bir bakar mısın?’ diye seslendi. Gidip baktığımda o gün pişirdiğim brokoli çorbasının tarifini gördüm. Blog’um da böylece açılmış oldu.”Devletşah Özcan, o gün bugündür blog’unda yemek tarifi yazılarının dışında gittiği yerleri, okuduğu kitapları, dinlediği müzikleri ve daha birçok şeyi paylaşıyor. 2005 yılında askerliğini Ankara’da yapan eşinin yanına yerleşme kararıyla bu görevinden ayrıldı. Çalışmaya ara verdiği dönemde blog’una ağırlık veren Devletşah, 2009 yılındaThe Coca Cola Company Türkiye’ye danışmanlık vermeye başladı. Blog’undan doğrudan kazanç sağlamıyor ama blog’unda yaptığı işlere yönelik gelen teklifler sayesinde düzenli gelir elde ediyor.
Elinin hamuruyla blogger olmak
Gabriela Olaru
Her mekanın mutfağına girip aşçısıyla yemek yapıyor
Yeditepe Üniversitesi, Kurumsal İletişim departmanında soysal medya uzmanı olan Gabriela Olaru, dört yıldır “mutfaktakicadi.com” isimli blog’u yazıyor. Olaru, diğer yemek blogger’larından farklı olarak restoran restoran gezip, mutfağa giriyor ve aşçılarla birlikte yemek yapıyor. Yaptığı yemeğin tarifini ve deneyimlerini daha sonra blog’unda paylaşan Olaru, diğer arkadaşlarına göre kendi deyimiyle “tam bir cahil” olarak başladığını ama öğrenme sürecinde olduğunu söylüyor. Öğrenme sürecini de yemek yediği veya konakladığı mekânlarda gerçekleştiriyor. Blog’undan ilk kazancını sponsorluktan elde eden Gabriela Olaru’ya ayrıca düzenlediği tüm etkinliklerine farklı markalar sponsor oluyor. Ağustos ayında yeni bir projeye başladı; Türkiye’deki çeşitli illeri geziyor, otellerde konaklıyor ve mutfaklarında tabii ki yemek pişiriyor.
www.mutfaktakicadi.com
Elinin hamuruyla blogger olmak
Aslı Altan Altundal
Her şey zeytinyağı ile hazırlanıyor!
11 ve 9 yaşlarında iki kız çocuğu olan Aslı Altan Altundal, ODTÜ mezunu ve İngilizce öğretmenliği yapıyor. Yüksek lisans yaptığı dönemde web sitesi yapımı ile ilgili bir ders alan Altunbad, derste yabancı blog’larıda incelerken kendi için de bir web sitesi hazırladı. Bundan yıllar sonra yemek blog’larını gördü ve etkilendi. Çocukları için sürekli yemek pişirirken bir yandan sağlıklı beslenmeye de hep ilgi duyuyordu. Zeytinyağlı tarifler deniyordu, yemek yapmak ve bunları sanal ortamda paylaşmak istiyordu. Bu isteğine daha fazla karşı koyamadı ve 2005 yılında tamamen amatör ruhla, aslında yaparken bir taraftan öğrenerek blog açmaya karar verdi. Aslı’nın en büyük umudu, gelecekte çocuklarının da blog’u okuyacak olması. Blog’un reklamlar sayesinde elde ettiği gelir aydan aya değişiyor.
Elinin hamuruyla blogger olmak
Işıl Toker
11 yıldır yayında, türünün ilk örneği
afiyetolsun.net diğer yemek blog’larından biraz farklı, aslında yemek yapmayı seven, kendine öz yemek tarifleri bulunan, bu tarifleri internet ortamında da paylaşmak isteyenlerin buluştuğu tematik bir sosyal platform. 1999 yılından bu yana yayında olan sitenin yöneticisi Işıl Toker, Almanca Enformatik bölümünde okurken daha çok içerik sağlayan bir site oluşturmayı amaçlıyordu. Bu şekilde ilk üç sene o zaman düşük olan internet kullanıcısına karşın, çok yüksek bir başarı sağladı ve herhangi bir şirkette kazanacağı gelir düzeyine ulaştı. Kurulduğu günden bu yana reklam geliriyle yaşayan sitede, kullanıcılar bireysel olarak kendi tariflerini saklayabilecekleri, sınıflandırabilecekleri ve mutfak ihtiyaçlarını tek bir alanda depolayabilecekleri bireysel alanlar yer alıyor.
www.afiyetolsun.net




