İnanılmaz Örümcek-Adam
Sinema/Ebru Çeliktuğ
Kader ağlarını örüyor
Efsanevi çizgi roman kahramanı Örümcek Adam, sinemadaki yeni yolculuğuna Marc Webb’in yönetmenliğinde ve Andrew Garfield’ın bedeninde çıkıyor. Yepyeni bir serinin başlangıcı olarak tasarlanan “İNANILMAZ ÖRÜMCEK-ADAM” (The Amazing Spider-Man) ebeveynleri tarafından terk edilmiş bir süper kahramanın geçmişe dönük arayışına odaklanıyor.
İnanılmaz Örümcek-Adam
Her şey yolunda gitseydi, yapımcılar ve Sam Raimi arasında‘yaratıcı’ anlamda farklılıklar çıkmasaydı, şu sıralar büyük ihtimalle “Örümcek Adam 4”ü seyrediyor olacaktık. Raimi, John Malkovich’e serinin yeni‘kötü’sü Adrian Toomes/The Vulture rolünü vermek istiyordu.Hatta Anne Hathaway’in de onun kızı rolündeki Felicia Hardy rolü için adı geçiyordu.Öte yandan Raimi’nin senaryoyla ilgili problemleri de vardı. Dedikodulara bakılırsa filmde Peter Parker ve Mary Jane evlenecek, bir kızları olacak, finalde Parker, Örümcek Adam kimliğiyle The Vulture’ı öldürecek ve kostümünü çöpe atacaktı. Raimi daha sonra filmin kötü adamının Doktor Curt Connors olmasını istedi ama Sony yapımcıları Connors’ın dönüşeceği Kertenkele’nin filmin ‘kötü’sü olmasından yana değildi. Onlar Marvel evreninin daha bilinen kötülerinden Doktor Ahtapot’u uygun buluyorlardı. Tüm bu fikir ayrılıkları Raimi’nin ve onunla bağlantılı olarak Tobey Maguire’ın projeden çekilmesiyle sonuçlandı. Yapımcı Avi Arad’a göre ortaya çıkan senaryo aslında başta Raimi olmak üzere kimseyi memnun etmemişti. Sonuç olarak Sony Pictures, seriyi dördüncü bir filmle devam ettirmek yerine, yeni bir kadroyla yeni bir Örümcek Adam serisi başlatmayı tercih etti.
İnanılmaz Örümcek-Adam
Projenin yönetmenliği için, son yıllarda sık rastlandığı üzere böyle büyük çaplı bir projede görmeyi beklemediğimiz bir isme teklif götürülmüştü gene. İlk uzun metrajında“(500) Days of Summer/ Aşkın (500) Günü” gibi bir romantik komedi çekmiş olan, ağırlıklı olarak müzik kliplerinden oluşan bir geçmişe sahip, genç sinemacı Marc Webb! Örümcek Adam hayranlarının şüpheyle karşıladığı bir seçimdi bu. Üstelik benzer bir kuşku Tobey Maguire’ın yerine seçilen Andrew Garfield için de söz konusuydu. Garfield’ın böyle bir gişe canavarı için uygun oyuncu olup olmadığı da koca bir soru işaretiydi.
Sony yöneticileri, biraz da bu tercihlerinden kaynaklanan riski telafi için olsa gerek,senaryo konusunda işi sıkı tutmaya kararlıydılar.Yeni seriyi başlatacak olan filmin senaryosunu James Vanderbilt (“Zodiac”), Alvin Sargent (“Örümcek Adam-2 ve 3”) ve Steven Kloves (Harry Potter serisi) gibi tecrübeli ve yetkin yazarlardan oluşan bir ekibe teslim ettiler.
İnanılmaz Örümcek-Adam
Başlangıçta projede yer almak istemeyen Steven Kloves, önceki Örümcek Adam filmlerinin yapımcıları arasında yer alan ve geçtiğimiz yıl hayatını kaybeden Alvin Sargent’ıneşi Laura Ziskin tarafından ikna edildi.
Karakterler ve diyaloglardan sorumlu olan Kloves, yapımcıların yeni dönemin gerçekçi süper kahraman filmleri trendine uygun şekilde, yeni Peter Parker’ın hayatın içinden, gerçek bir karakter gibi işlenmesini istediğini söylüyor. Yine Kloves’un açıklamalarına göre Marvel yönetimi filmin her aşamasında varlığını hissettirmiş ve yeni bir seriyi başlatacak bu filmin devam filmlerine sağlam bir temel oluşturması için azami özen göstermiş.
Yönetmen Marc Webb’e göre film, babasını aramak için çıktığı yolculukta kendisini bulan bir çocuğun öyküsü.
İnanılmaz Örümcek-Adam
Peki, bu yeni başlangıç ne anlama geliyor?
Sam Raimi’nin yorumunda, amcası ve yengesi tarafından büyütülen, anasız babasız bir lise öğrencisi olarak tanıdığımız Peter Parker (Tobey Maguire), genetiği üzerinde oynanmış bir örümcek tarafından ısırıldıktan sonra süper güçlere kavuşuyordu ve ilk film, güçlerini keşfetme, bunları adalet için kullanma sürecine odaklanıyordu.Komşu kızı Mary Jane’e (Kirsten Dunst)beslediği aşk en sonunda karşılığını buluyor ama yakın arkadaşı Harry ile yolları son derece trajik bir biçimde ayrılıyordu: Harry,babası Norman Osborn’un (Willem Defoe)ona enjekte ettiği bir serum sonrasında Yeşil Cin’e dönüşüp New York’a dehşet saçmaya başlayınca Örümcek Adam onu öldürmek zorunda kalıyordu.
Kahramanımız, çizgi roman dünyasındaki40. Doğum gününü “Örümcek Adam2” ile kutlamıştı. Tüm hayranların perdede görmeyi sabırsızlıkla beklediği, çizgi roman serisinin efsanevi kötüsü Doktor Ahtapot, Alfred Molina’nın yorumuyla bu filmde sinema seyircisiyle buluştu. “İnanılmaz Örümcek-Adam”da yeniden karşımıza çıkacak olan Doktor Curt Connors/Kertenkele ile John Jameson/Kurt Adam (Peter Parker’ın fotoğrafçı olarak çalıştığı gazetenin patronunun oğlu) ise ikinci filmin tali kötü adamlarıydı.“Örümcek Adam 3”te, hikayeye biraz daha karanlık bir atmosfer kazandırmaya çalışan Sam Raimi, uzaydan gelen siyah bir maddeden ve çizgi roman serisinin dördüncü sayısında Örümcek Adam’ın düşmanı olarak devreye girmiş Flint Makro/Kum Adam’dan medet ummuştu. Ancak ne düşman karakterlerin ne de Peter’ın Mary Jane ile bir türlü vuslata eremeyen inişli çıkışlı aşk öyküsünün iyi geliştirilemediği bu film, 258milyon dolarlık olağanüstü bütçesine rağmen serinin en zayıf halkası oldu.
İnanılmaz Örümcek-Adam
Şimdi, “İnanılmaz Örümcek-Adam” ile her şey yeniden başlıyor. Yapımcılar ve yönetmen Marc Webb bu yeni filmle ilgili yaklaşımlarını açıklarken şunu özellikle vurguluyorlar: Bu bir yeniden çevrim değil. Amaç, Sam Raimi’nin çektiği filmleri yeniden çekmek değil, farklı bir öykü ve farklı karakterlerle yeni bir Örümcek Adam evreni yaratmak. Bu amaca paralel olarak oyuncu kadrosunun da tümüyle değiştiği filmde Peter Parker’ın (Andrew Garfield) anne ve babası tarafından terk edilmesinin sebebini keşfetmeye odaklanan bir hikaye üzerinden yeni bir Örümcek Adam evreninin temelleri atılıyor. Ama tabii Peter ile ilgili çok temel gerçekler değişmiyor. Peter, bu filmde de lisenin popüler çocukları arasına girmeyi başaramayan, dışlanmış genci olarak karşımıza çıkıyor. Bu kez kalbini kapı komşusu Mary Jane’e değil, okulun güzel sarışını Gwen Stacy’ye (Emma Stone) kaptırıyor. Öte yandan, babasına ait gizemli bir evrak çantası onu babasının bir zamanlar iş arkadaşı olan Doktor Curt Connors’a (Rhys Ifans) yönlendiriyor. Babasının sırrını öğrendikten sonraysa kaderi tamamen değişiyor ve Örümcek Adam’a dönüşme süreci başlıyor. Bu arada Dr. Curt Connors da kaybettiği kolunu yerine getirebilmek amacıyla yaptığı deney sonrasında Kertenkele’ye, yani Örümcek Adam’ın bu yeni macerasında alt etmesi gereken büyük düşmana dönüşüyor.
Yönetmen Marc Webb’e göre film, babasını aramak için çıktığı yolculukta kendisini bulan bir çocuğun öyküsü. Peter Parker’ın, çizgi romanın başlangıcında, yaratıcıları Stan Lee ve Steve Ditko tarafından kocaman gözlüklü, ‘inek’ bir öğrenci, bir dahi adayı olarak resmedilmesinden beri çok şey değiştiğini, özellikle de son 40-50 yılda bu inek öğrenci kavramının epey farklılaştığını ileri sürüyor Webb. Andrew Garfield’ın da rol aldığı “The Social Network/Sosyal Ağ”da çizilen inek öğrenci portresi buna iyi birörnek mesela. Peter Parker karakterini bir kez daha, doğduğu günden beri dışlanmış biri olarak resmettiklerini ancak bu kez daha modern bir yaklaşımla yeniden yorumladıklarını söylüyor yönetmen. Peter bildiğimiz şekilde, yani yine bir örümcek tarafından ısırılmak suretiyle Örümcek Adam’a dönüşecek ve adalet arayan bir süper kahramana dönüşümünü başlatan olay da amcasının öldürülmesi olacak.
İnanılmaz Örümcek-Adam
Andrew Garfield’a sorarsanız Peter Parker, herkesin mücadelesini verdiği dertlerle boğuşan bir süper kahraman. Tüm zayıf ve çelimsiz insanlar gibi o da daha güçlü olabilmek için uğraşıyor. Aynı zamanda iyi olmanın hem ne kadar zor hem de ne kadar değerli olduğunu gösteren sembol bir karakter.
Andrew Garfield'a sorarsanız Peter Parker, herkesin mücadelesini verdiği dertlerle boğuşan bir süper kahraman.
İnanılmaz Örümcek-Adam”ın kadrosundaki dikkat çekici değişikliklerin başında, Peter’ın gönlünü çalan Mary Jane’in yerini Gwen Stacy’ye bırakması geliyor.
Aslında Gwen Stacy karakteriyle “Örümcek Adam 3”te tanışmıştık. Bryce Dallas Howard’ın platin sarısı saçlarla canlandırdığı Gwen, Peter’ın aklını başından almış ve Mary Jane’e olan aşkını sorgulamasına neden olmuştu. Bu kez Gwen Stacy rolünde Emma Stone karşımıza çıkıyor ve hikayenin bu karakterle ilişkili bölümü çizgi romanlardakinden bir hayli farklı şekilleniyor. Gwen Stacy, New York Polis Teşkilatı’nın dürüst ve namuslu komiserlerinden George Stacy’nin kızıdır biliyorsunuz. Çizgi romanlarda Komiser Stacy, kızının Peter Parker ile olan ilişkisini onaylayan ve Peter’ın Örümcek Adam olduğunu bilen bir yan karakter olarak resmedilir. “İnanılmaz Örümcek-Adam”da ise bu durum tam tersine dönüyor; burada George Stacy Örümcek Adam’ın suçla mücadelesine karşı koyan bir karakter ve Örümcek Adam’ın Peter Parker olduğunu bilmiyor. Buna mukabil Gwen, Peter’ın Örümcek Adam olduğunun farkında ve onu destekliyor.
İnanılmaz Örümcek-Adam
Andrew Garfield’ın Örümcek Adam yorumu, Tobey Maguire’ın başarısını yakalayabilecek mi?
İnanılmaz Örümcek-Adam
Peter’ın amcası Benjamin ile yengesi May’i ise Martin Sheen ve Sally Field canlandırıyor. George Stacy rolünde ise Denis Leary var. Marc Webb, sette bu üç isimle çalışmanın projenin kendisi için en eğlenceli tarafı olduğunu söylüyor. Çekim aralarında Martin Sheen, Terence Malick’ten,“Apocalypse Now/Kıyamet Günü”nden ve Fellini’den bahsediyormuş…
“İnanılmaz Örümcek-Adam”ı, Sam Raimi’nin Örümcek Adam’larından ayıran özelliklerden birisi de, gerçeklik hissini yakalayabilmek için tehlikeli aksiyon sahnelerinin çekimlerinde büyük ölçüde dublörlerle çalışılmış olması. Filmde tabii ki CGI ve diğer bilgisayar efektleri de yer alıyor ama Marc Webb, peşinde olduğu gerçeklik duygusunu yakalamak için oyunculara ve dublör ekibine daha çok yüklenmiş gibi görünüyor. Örümcek Adam’ın sıçramalarını CGI ile perdeye aktarmak yerine aylarca üzerinde çalışılan gelişmiş teçhizatlarla filme çekmeyi tercih etmişler örneğin. Sinema yapmanın en güzel taraflarından birisinin imkansız olayları gerçekmiş gibi göstermek olduğunu düşünen yönetmen için bütün zorluklarına rağmen bu, işin en eğlenceli tarafı.
Webb, bu yeni başlangıcın, Steve Ditko’nun çizdiği Örümcek Adam konseptinden uzak, ama 2000-2009 yılları arasında Marvel yayınlarının Örümcek Adam’ı yeni bir konseptle yayımladığı Ultimate Spider Man çizgi romanlarına yakın olduğunu belirtiyor.
İnanılmaz Örümcek-Adam
Tehlikeli aksiyon sahnelerinin çekimlerinde büyük ölçüde dublörlerle çalışılmış.
“İnanılmaz Örümcek-Adam”, günün modasına uygun şekilde 3 boyutlu olarak çekildi. Biliyorsunuz özellikle James Cameron’ın “Avatar”ından sonra üç boyutlu sinema deneyimi yaygınlaştı, ancak şüphesiz karşımıza çıkan her üç boyutlu projenin bu teknolojinin hakkını verdiğini söyleyemeyiz. Yapımcıların iddiası 3 boyutun bu proje ye çok yakıştığı yönünde. Örümcek Adam gibi uçup sıçrayan bir süper kahramanı perde de üç boyutlu izlemenin başlı başına farklı bir deneyim olacağını söylüyorlar.
İnanılmaz Örümcek-Adam
Henüz “İnanılmaz Örümcek-Adam”ın seyirci ve eleştirmenlerce nasıl değerlendirileceği belli olmasa da Sony yapımcıları devam filmi için düğmeye bastı bile. “Star Trek/Uzay Yolu”, “Transformers” ve “Cowboys & Aliens/Kovboylar ve Uzaylılar” gibi projelerin senaryolarında imzaları olan Alex Kurtzmanve Roberto Orci, 2014’te gösterime girmesi planlanan “İnanılmaz Örümcek Adam 2”ninsenaryosu için Sony ile el sıkıştı. Örümcek Adam çizgi romanlarıyla büyüdüklerini söyleyen iki senarist, projenin kendileri için“Kutsal Kase” kadar büyük bir anlamı olduğunu söylüyorlar. 1960’ların başında doğan Örümcek Adam’ın çıktığı bu yeni ve uzun olacağa benzeyen yolculuğunun ilk halkası olan “İnanılmaz Örümcek-Adam”, bakalım hayranları memnun edebilecek mi?
İnanılmaz Örümcek-Adam
Kazara canavar!
“İnanılmaz Örümcek-Adam”ın kötü adamı, Kertenkele’ye dönüşen Doktor Curt Connors rolünde izleyeceğimiz İngiliz aktör RHYS IFANS konuşuyor.
Doktor Curt Connors kimdir?
Kendisi gibi uzvunu kaybetmiş insanlara yardım etmek isteyen bir genetik bilimci. Mesleğinde ilerleme hevesi yüzünden, hem insanlığa zarar verebilecek hem de yarar sağlayabilecek bir hata yapıyor.
Curt Connors’ı karakter olarak ele alırken belli bir kişiyi temel aldınız mı?
Kendi okul yıllarımdan kalma, bazı bulanık hatıralarım vardı ama oradaki hocalardan birine benzediğimi söyleyemem. O bir araştırmacı ama disiplinsiz ve başına buyruk bir hali de var; hem bir kahraman hem de bir dahi. Sadece laboratuarına bağlı, sıkıcı bir bilim adamı değil; kendisini düzeltmeye, iyileştirmeye çalışan, biraz da umudunu yitirmiş bir adam. Başkalarına yardım etme isteği yüzünden kendisinezarar veriyor. Kertenkele’ye dönüşmesi ona ilaç gibi geliyor, Dr. Jekyll ve Mr. Hide gibi, adeta onun alter egosu oluyor. Kendi yaşamında olamadığı ölçüde güçlü, cesur ve becerikli biri haline geliyor.
Hareket yakalama tekniği sayesinde sadece Doktor Connors’ı değil Kertenkele’yi de canlandırıyorsunuz. Bu sizin için nasıl bir süreçti?
Teknolojideki gelişmeler gerçekten de nefes kesici. Yüzümün belki 5000 belki de milyonlarca noktasını içeren CGI haritasını çıkardılar, böylece her hareketi tamamen kertenkelenin yüzüne kopyalayabildiler.
Bu filmden önce Örümcek Adam’la aranız nasıldı?
Çocukken büyük bir Örümcek Adam hayranıydım. Onun gibi giyinmek isterdim. Hiçbir zaman sıkı bir çizgi roman meraklısı olmadım ama beni Örümcek Adam’a çeken şey, onun da bir çocuk oluşu, okulda itilip kakılması ve sahip olduğu güçlerin, onun ergenlik zaaflarının bir metaforu olmasıydı.Bunlar anlamlıydı. Batman gibi, paradan oluşmuş bir dağın tepesinde yaşayan, mesafeli bir milyarder değildi. Bir çocuktu sadece. Sanırım cazibesi buna dayanıyordu.
“İnanılmaz Örümcek-Adam”da klasik hikayenin yeni bir versiyonuyla karşı karşıyayız. Peki, dönüp dönüp bizi aynı hikayeye götüren nedir size göre?
Her yeni kuşak, bu tip mitolojik öyküleri merak eder. Son Örümcek Adam’ın üzerinden ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama onu izleyen kuşağın çocukları dünyaya geldi. Her kuşağın bahsedebileceği bir Örümcek Adam öyküsüne ihtiyacı var ve sanırım Andrew Garfield’ın canlandırdığı Örümcek Adam’ın daha önce izlemediğimiz bir duygusal karmaşası var.
Marc Webb ile çalışmak nasıldı?
Webb, New York ve Örümcek Adam’ın yer aldığı bu büyük tuvale, çok gerçekçi bir insan öyküsünü taşıyor, her şeyi temellendiriyor. Sonuç olarak hem dokunaklı hem de aksiyon dolu, çok da duygusal bir Örümcek Adam filmi izleyeceksiniz.
İnanılmaz Örümcek-Adam
“Peter Parker’ı kim sevmez!”
Sevimli bir romantik komedinin ardından çektiği ikinci filminin bir gişe canavarı olması şans mı, değil mi? Örümcek Adam’ı Sam Raimi’den devralan yönetmen MARC WEBB yeni başlangıçla ilgili konuşuyor.
“İnanılmaz Örümcek-Adam” projesine nasıl dahil oldunuz?
Yapımcı Avi Arad ve Matt Tolmach ile sık sık buluşuyordum, fikir onlardan çıktı. Aslında onlarla buluşma sebebim başkaydı, bu yüzden de önerilerinin tamamen saçma olduğunu düşündüm önce. Böyle filmler çekmek istemediğimi söyledim. Onlar da zaten böyle düşündüğüm için çekmem gerektiğini söylediler!
Sonra nasıl ikna oldunuz?
Ebeveynleri tarafından terk edilen Peter Parker üzerine düşünmeye başladım. Ona dair, sinemasal anlamda henüz keşfetmediğimiz bir hikaye anlatabilir miyiz diye. Babasını arayan ve bu arada kendisini bulan bir çocuğun hikayesini anlattık sonuçta. Bundan önce ben de Searchlight ile terk edilme sorunu yaşayan bir çocukla ilgili başka bir film üzerine çalışıyordum bir ara; küçük çaplı, 18yaş sınırlı, zor bir filmdi ama gene de ilginç bir projeydi. “İnanılmaz Örümcek Adam”da da benzer temalar vardı ve sonradan iki projenin de aynı derecede büyüleyici olduğu sonucuna vardım. Örümcek Adam’ı nasıl farklı ve ‘bana ait’ kılabileceğimi keşfetme fırsatı da çekiciydi.
“İnanılmaz Örümcek-Adam” klasik hikayenin yeni bir versiyonu. Peki önceki seriden farkı ne?
Bu çocuğun kim olduğuna dair söyleyeceği çok şey var. Örümcek Adam’ın en sevdiğim tarafı, milyarder olmayan, Queensli sıradan bir çocuk olan Peter Parker. Hepimizle aynı dertlerden mustarip oluşu onunla derinlemesine bağ kurulmasını kolaylaştırıyor. Örümcek Adam havada uçup kötü adamları pataklamak isteğiyle doluyor ama bu aslında Peter Parker’ın Örümcek Adam’a dönüşüp dönüşmemesiyle alakası olmayan, kendi düşlerinden çıkan bir istek. Seyirciye sinema salonundan içeri girdiğinde Örümcek Adam ile duygusal ve estetik anlamda aynı dünyayı paylaştığını hissettirmek istedim. Tabii sokakta dev bir kertenkelenin dolaşması, bunu zorlaştırdı!
Biraz Andrew Garfield’dan bahsedelim. Onu Peter Parker rolüne seçmenizin nedeni neydi?
Bu rol için en doğru adamdı! Ekran testlerinde anladım. Onu seyretmekten kendimi alamıyordum. Bir çocuk gibi, kolları uçarcasına hareket ediyordu; yaşı Peter karakterinden daha büyük olmasına rağmen mizah duygusuna sahipti, üzerinden acemilik akıyordu ama aynı zamanda çok az oyuncunun yapabildiği şekilde karakterin derinliğine dalma yeteneğine sahipti. Ayrıca çok iyi eğitimli bir oyuncuydu, role çok kafa yoruyordu ve bu da beni tavladı!
Andrew Garfield’ın Örümcek Adam’ından ne bekleyebiliriz?
Biz farklı bir Peter Parker için yola çıktık ama Peter Parker ve Örümcek Adam’ın ikonografisini ters yüz etmek için değil. Her hikayede sadık kalınması gereken bazı noktalar vardır ama öte yandan Peter’ın babasıyla ilgili gizem, arka plandaki hikaye ve filmin tonuyla ilgili farklılıklar konusunda içim rahat. Hikayenin başına Peter’ın annesi ve babası tarafından terk edilişini yerleştirdik, bunun onun asıl etkilediği filme yayılıyor ve daha sonraki devam filmlerine de etki edecek.
Filmin kötü karakteri olarak Kertenkele’yi seçmek konusunda neler söyleyebilirsiniz?
Curt Connors’ın Peter’ın akıl hocasıyken daha sonra düşmanına dönüşmesi, onunla dövüşmesi gerekirken aslında Peter’ı korumaya çalışması fikri ilgimi çekti. Connors, filmin ana temasının kelimenin tam anlamıyla cisimleşmiş haliydi: Hepimizin eksik bir parçası vardır. Mesela onun bir kolu yoktu, Peter’ınsa anne ve babası yok… Peter bu boşluğu doldurmalıydı ve bunu Örümcek Adam’a dönüşerek yaptı. Connors ise içsel anlamda Örümcek Adam kadar güçlü değildi ama fiziksel olarak çok daha kuvvetliydi ve Kertenkele’ye dönüştü. Kertenkele’nin yaptıklarının doğru olduğunu düşünmesi hoşuma gidiyor gene de; o kadar tuhaf ve delirmiş olmasına rağmen aslında kötü bir herif değil.
Bu filmden önce siz de Örümcek Adam hayranı mıydınız?
Çizgi romanları severim. Örümcek Adam’ı ise çizgi filmlerinden biliyorum, onunda hayranıydım. Peter Parker’ı kim sevmez? G.I. Joe veya Groo The Wanderer(Türkiye’de Sevimli Barbar Groo adıyla yayımlanmıştı) kadar tutkuyla sevmiyordum ama daha sonra bunlarda sevdiğim unsurların Örümcek Adam’da da olduğunu keşfettim. Sanırım ortaokul yıllarımda daha çok ilgimi çekmişti.




