Kedi aids’i fiv’den korkmayın!
Bir dönem medyada çıkan haberlerin, kimilerimiz tarafından yanlıfl değerlendirilmesi neticesinde oluflan panik havasının etkilerinin halen devam edebildiğini görmek, konuya daha yakından ıflık tutma ve bu hastalık ile ilgili doğruları biraz daha detaylı o
GÜNCELLEME TARİHİ: 16 Nisan 2010
AIDS, kedilerde de, insanlarda olduğu gibi, kısaltmasının taşıdığı anlam üzere, Acquired Immuno Deficiency Syndrome yani Edinilmiş Yetersiz Bağışıklık Sistemi Sendromu olarak açıklanır. Bu ortak tanımla, hastalığın, her iki türde de benzer etkileri olduğu anlaşılmaktadır. İşte bu sebepten ötürü kedilerde hastalık yapan etkenin insanlarda AIDS yapan virüs olduğu yanılgısı oluşmaktadır. Kedilerin virüsü olan FIV, Retrovirus gurubundan bir Lentivirustur. İnsanlardaki HIV'e morfolojik yani yapısal olarak benzerlik gösterse de antijenik açıdan farklıdır. Dolayısı ile insanda ve diğer canlılarda hastalık oluşturduğu saptanmamıştır. Kedi dışında sadece aslan, kaplan, leopar gibi diğer büyük kedigillerde etki gösterebilir.
Bulaşmanın çoğunlukla ısırma yoluyla ve çiftleşme esnasında gerçekleştiği düşünülmektedir. Yavrulara gebelikte ve emzirmeyle bulaşabilse de bu ihtimal oldukça düşüktür ve anneleri taşıyıcı olan yavrular genellikle hastalığa yakalanmamaktadır. Ancak yine de yavruların test sonuçları pozitif sonuç verecektir. Doğru sonuca varmak için, yavrular 6 aylık yaşa geldiğinde testin tekrarlanması gerekmektedir.
Etken olan virüs, organizmaya girdikten sonra bağışıklık sistemini etkisiz hale getirir ve metabolizmanın dış etkenlere karşı olan direncini ortadan kaldırır. Böylece çok çeşitli enfeksiyonlar ve hatta kimi bireylerde kansere varan birbirinden farklı semptomlarla seyreden tablolar oluşur. Bu sebepledir ki her FIV hastası aynı belirtilerle gözlemlenemeyebilir. Ortak olan belirtiler ise genelde zaman içerisinde sıralı bir seyir takip eder. Etkenin vücuda girişi ile birlikte 1-2 ay kadar süren akut devrede beden ısısındaki artış ve lenf yumrularının büyümesi dışında semptom görülmez. Hastalığın kendini gizlediği, lenf yumrularının büyümüş olmasına rağmen genel durumun olumlu olduğu latent faz ise yıllarca sürebilir ve bu devredeki bir kedi hastalığı popülâsyondaki diğer bireylere bulaştırabilir. Son aşama birkaç ay sürer; kilo kaybı ile birlikte çeşitli enfeksiyonların etkilediği organ sistemleri kendilerine özgü belirtileri ve tümöral oluşumları meydana getirirler.
Ev kedimizin FIV yönünden durumunu tespit etmek amacıyla ELISA testi, pozitif sonuç verdiği takdirde ise doğrulamak maksadı ile Western Blot testi uygulanır. Buna rağmen hatalı pozitif sonuçlar bildirilmiş olmasından ötürü, nihai sonucun da kesinliğinden emin olmak için testlerin 2-3 ay sonra tekrarlanmasında fayda vardır.
Kedimizin ev dışı yaşantısı varsa, sokak popülasyonlarındaki hastalık oranının %15'lere kadar ulaşabildiğini göz önüne alarak koruma sağlamak yerinde bir tedbir olacaktır. Bu amaçla veteriner hekiminizin öngördüğü bir FIV aşılama programı uygulanabilir. Ancak ve mutlaka aşılama öncesinde test yapılması gereklidir. Ortaya çıkan hastalık tablosunda müdahale ve tedavi doğal olarak FIV'e değil semptomlara göre yapılacaktır. Ancak unutulmamalıdır ki özellikle bu hastalıkta sevgi ve ilgi ayrı bir önem arz eder. Nitekim AIDS'e yakalanmış kediler doğru yaklaşımlarla, uzun yıllar yaşayabilmektedirler. Yapılması gereken, asla moral bozmadan, kuvvetli beslenmenin, hastalık kapabileceği kedilerden izole temiz ve güvenli yaşam ortamının, düzenli aşılamanın, enfeksiyon durumunda ısrarcı ilaç mücadelesinin, bağışıklık sistemini yüksek tutacak vitamin ve biyolojik madde desteğinin birlikte sağlandığı iyi bir bakımdan ibarettir.




