Londra Merkezli Yeni Bir Sanat Girişimi: Teaspoon Projects

Fotoğraf: Studio Adamson

Türk Küratör ve Girişimci Gigi Sürel’den Yenilikçi Bir Sanat Platformu

Londra’da hayata geçirilen ve en yenilikçi sanat girişimlerinden biri olan Teaspoon Projects, çağdaş hikâye anlatımının katmanlarını keşfetmeye adanmış dinamik bir küratöryel girişim olarak dikkat çekiyor. İstanbul doğumlu küratör ve girişimci Ilgın (Gigi) Sürel’in öncülüğünde hayata geçen bu girişim, sanat ve edebiyatın kesişim noktasında disiplinler arası diyalogları teşvik ederek sanatsal ifadenin sınırlarını genişletmeyi hedefliyor. Pop-up sergiler ve çok yönlü programlar aracılığıyla proje, sanat ile hayat arasındaki etkileşimi araştırıyor ve hem bireysel hem de kolektif deneyimlerimizi şekillendiren ince bağlantıları ve derin akıntıları görünür kılıyor. Londra’daki ilk sergisiyle uluslararası arenada yankı uyandıran Teaspoon Projects, sanatın keşifçi ve dönüştürücü gücünü izleyiciyle buluşturarak yeni anlatılar yaratıyor.

Londra’da Başlayan Bir Hikaye

Teaspoon Projects, 2024 yılında Londra’da sanatın farklı disiplinler arasındaki etkileşimini keşfetmek amacıyla kuruldu. Sürel’in uluslararası galerilerde edindiği deneyim ve sanat dünyasındaki güçlü ilişkileri, bu girişimin kısa sürede ses getirmesini sağladı. Platform, pop-up sergiler, multidisipliner etkinlikler ve sanatçı işbirlikleri ile dikkat çekiyor. Teaspoon Projects’in açılış sergisi olan "A Thousand-Pointed Star", 11-18 Şubat 2025 tarihleri arasında Londra’daki 67 York Street Gallery’de sanatseverlerle buluştu. Clarice Lispector’un "The Hour of the Star" adlı novellasından ilham alan sergi, benliğin çok katmanlı yapısını ve kimliğin sürekli değişen doğasını sorgulayan eserleri bir araya getirdi. Resim, heykel, video, çizim ve karışık tekniklerden oluşan geniş bir yelpazeye yayılan eserler, izleyicilere sanatta anlatının gücünü yeniden keşfetme fırsatı sundu. Önümüzdeki dönemde Teaspoon Projects, sanatçılar, küratörler ve farklı disiplinlerden yaratıcılarla işbirliği içinde çok yönlü sergilere ve etkinliklere ev sahipliği yapmaya devam edecek. Platformun multidisipliner etkinlik serisi Teaspoon Sessions, Mart ayında Londra merkezli Türk sanatçı ikilisi Dil Collective ile başlayacak. Mayıs ayında Mariana Lemos’un ortak küratörlüğünde gerçekleşecek serginin ardından, Eylül ayında bir sergi daha düzenlenecek. Teaspoon Projects, bu etkinlikler aracılığıyla sanatsal pratiğin sınırlarını keşfetmeye ve izleyicilere yeni anlatılar sunmaya devam edecek.

Geleceğe Dair

Londra’da başlayan Teaspoon Projects, serüvenini farklı ülkelere taşımayı hedefliyor. İlk durağı İstanbul, ardından Lizbon olacak. Farklı pop-up sergilerle sanatın çeşitli disiplinlerine ve sanatçılara ev sahipliği yapacak. Kürasyonunda Türk sanatçılara da yer vermeyi amaçlayan projenin kurucusu Sürel, bu sayede Türk sanatçılarının eserlerini uluslararası arenada daha geniş kitlelere tanıtmayı hedefliyor. Özellikle Londra’da yaşayan Türk sanatçılarla bir community oluşturuyor.

Teaspoon Projects ve Gigi Sürel’in Vizyonu

Gigi Sürel, sanatı, farklı disiplinler ve yaratıcı endüstrilerle iç içe geçiren projeler geliştirerek sanatın farklı coğrafyalardaki algılanış biçimlerini ve bireysel ile kolektif anlatıların nasıl şekillendiğini araştırmayı amaçlıyor. Bu doğrultuda, Teaspoon Projects farklı medya araçlarını kullanarak disiplinler arası sergiler, sanatçı işbirlikleri ve deneysel programlar düzenliyor. Belirli dönemlerde açılan pop-up sergiler, her seferinde farklı kürasyon anlayışları ve sanat pratiklerini bir araya getiriyor. Sergiler süresince sanat, edebiyat ve kültürel aktiviteleri iç içe geçiren şiir ve okuma geceleri, parfüm atölyeleri gibi çok yönlü etkinliklerle izleyicilere zenginleştirici deneyimler sunuluyor. Sanatın sınırlarını genişletmeyi amaçlayan bu platform, genç sanatçılar için yeni alanlar açmayı ve izleyicileri sanatın keşifçi yönüyle buluşturmayı hedefliyor. Sürel, sanatçılar, yazarlar ve kültür üreticileri için uluslararası bir köprü işlevi gören Teaspoon Projects ile sanat ve anlatının değişen dinamiklerini keşfetmeye devam ediyor. Sanatı ve hayatı birbirinden karıştırmaktan çekinmeyen Sürel, sanata daha sıcak ve misafirperver bir misyon kazandırıyor.