Paris'te karantina günlerinde hayat
AYŞE EGE - ECE EGE / DICE KAYEK MARKASININ KURUCULARI
Ece Ege: Bana göre bu salgın, insanlığın hem manevi hem de fiziksel kirliliğinden ötürü verilmiş bir ceza. Egosantrizmi tamamen bırakıp, başkalarının da iyiliği ve mutluluğu için yaşamayı öğrenip, tabiata değer verirsek her şeyin düzeleceğine inanıyorum.
Ayşe Ege: Tüm bu olanlardan önce dünyada insanları aşırı tüketmeye zorlayan bir sistem vardı. Artık bu sistemin hiçbir şekilde devam etmeyeceğine inanıyorum. Bu virüsle birlikte, karbon salınımının dünyaya ne denli zarar verdiğini görmüş olduk. Uçakların iptali, insanların dışarıda az zaman geçirmesi, doğayla minimumda temas etmesi üzerine dünya bir ay kadar kısa bir sürede kendini toparladı.
Ayşe Ege: Koronavirüs sürecinde evde vakit geçirmeyi öğrendik. Öncelikle bir işe veya yere yetişme stresinden uzaklaştık. Bunun ne kadar büyük bir lüks olduğunu gördük.
Ece Ege: Bir yere yetişmenin, iç içe girmiş sezonları halletmeye çalışmanın, başka bir üretime geçmenin ne kadar stresli ve sağlığımıza zararlı olduğunu fark ettik. Aynı zamanda evde vakit geçirip, yeni bir düzen getirmenin ne kadar önemli olduğunu...
Ayşe Ege: İlk başta hiç alışık olmadığımız bir düzen olduğu için büyük strese girdik. Mesleğimizden dolayı aşırı çalışmaya, seyahat etmeye ve koşturmaya alışkınız. Ancak sonrasında bu durum yavaş yavaş bir rahatlama getirdi. Uykularım daha iyi olmaya başladı, daha az düşünmeye başladım. Daha az, daha yavaş bir hayat istediğime karar verdim. Planlarımızda da büyük değişiklikler oldu haliyle.
Ece Ege: İlk başlarda ritmi birden, çok ani bir şekilde kesmek bende de büyük bir şok yarattı. Fakat yapacak bir şey yok. Bütün dünya buna maruz kaldı. Kreatif süreçte sokaktan beslenen biriyim, dolayısıyla izolasyon benim için biraz daha zor oldu. İlkbahar/Yaz 2021 koleksiyonumuzu bitirmiştik. İş yaptığımız tüm tedarikçiler şu an çalışmalarını durdurmuş durumda. Tekrar ne zaman başlayacağımızı da bilmediğimiz için halihazırda hiçbir şekilde kreatif bir aksiyonda değiliz.
Ayşe Ege: Koronavirüs salgınıyla birlikte bazı projeler bir sene sonrasına ertelendi. Ama her şey yolunda giderse Eylül, Ekim ayı için planlanmış projeleri hayata geçirebileceğiz, sene sonuna doğru hoş bir sürprizimiz de var. Bizim gibi günlük hayatında koşuşturan kişilerin evde oturmaya alışması bana çok pozitif geldi. Şu an için halimden memnunum. Bu durum bana stressiz bir hayatın önemini gösterdi ve bunu çok sevdim.
Ayşe & Ece Ege: Bu dönemde bize en iyi gelen şey uyku, dinlenme ve dengeli beslenme oldu. Ece Ege: Evde en çok vakit geçirdiğimiz alanlar televizyonun önündeki kanepe ve kütüphanemiz. Ayşe Ege: Her şey normale döndüğünde, koronavirüs yüzünden bir gün ile kaçırdığımız spa tatilimize gitmeyi planlıyoruz!
Ayşe Ege: Pandemi sona erdiğinde dünyayı çok acı bir ekonomik tablo bekliyor. Bunun için şimdiden önlemlerimizi almaya başladık.
Ece Ege: Evet, kötü bir tablo bizi bekliyor olacak. Ancak her kötü senaryoda iyi bir netice vardır. Kapitalizmin artık tamamen sonu gelecek. Manevi değerlerin yükseldiği bir sisteme geçeceğiz. Daha spiritüel, unutulmuş değerleri ortaya çıkaracağız. Bu da neticede çok iyi bir durum olacak.
Bu dersi unutmayalım! Düşüncelerimizi, başkalarına karşı davranışlarımızı derhal insani bir şekle çevirelim. Artık daha fazla üretmeyelim. Kimsenin bu kadar ürüne ihtiyacı yok. Organik tarıma önem verelim. Çünkü böyle devam ederse virüs dışında, açlıktan öleceğiz. Ayşe Ege: Doğaya lütfen daha saygılı olalım, onu kirletmeyelim.
Karantina favorileri
Müzik: Klasik müzik kesinlikle. Özellikle Beethoven.
Film: Matrix Trilogy
Dizi: Freud, Stranger Things, The Handmaid's Tale
Kitap: Her zaman ve her daim Küçük Prens.
Instagram hesabı: Ece Ege: @bof
Ayşe Ege: @dicekayek
Web adresi: Eat healthy, stay healthy! www.nebyandogal.com, www.damlicaciftligi.com
Kişi: NYT (New York Times)
Paris'te karantina günlerinde hayat
AYŞEGÜL DEMİRHAN / MODEL
Birileri ölmeye devam ederken, salgın ve kaynağı üzerine çok fazla anlam bindirmemek bence en iyisi. Her bireyde farklı etkilere sebep olacak, tek bir bakış açısının öneminin olmadığı tarihi bir süreç içindeyiz. Aşının gelecek olması ise büyük bir şans.
İzolasyon hayatımda çok büyük değişimlere kapı açmadı şahsen. Yaratıcılığım başka insanlarla olan fikir alışverişleriyle tetikleniyor. Fiziksel olarak da bu sebepten insanlara bağımlıyım. Bu anlamda bir tek sosyallik çıktı benden. Tek çıkanın o olması da beni rahatsız etmiyor. Çevremdeki insanların sakinleştiğini, durduğunu görmek bizi birbirimize eşitliyor, senkronize ediyor.
Karantina başlamadan önce Güney Fransa'ya, eşimin ailesinin yanına geldik. Misafir olduğumuz için onların rutinine uyum sağlıyoruz. Bir rutinin olması harika fırsat. Yediğimiz yemeklerin saati bile şaşmıyor. Elimizden geldiğince durumun tadını çıkarmaya çalışıyoruz.
Bu süreçte yeni bir uğraş edinmek bir yana, hobilerimin bazılarını bıraktım. Normalde her gün bir film ya da dizi izlerim. Şimdilerde sadece podcast dinliyorum. Onun dışında her zamanki gibi okuyup, ders çalışıyorum, meditasyon yapıyorum. Maymun iştahlı davranmak istemiyorum. Burada en çok bahçede vakit geçiriyoruz. Bakir bir doğanın içindeyiz.
Güneş bile farklı doğup batıyor sanki. Kuşlar, rüzgar, kediler, çiçekler hepsi sizi mutlu edip, dinç tutmak için var adeta. Bu dönemde bana en iyi gelen şey doğa oldu diyebilirim. Modellik yaptığım için evden çalışmam söz konusu değil maalesef. Bu da bazen can sıkıcı olabiliyor çünkü başka bir gelirim yok. Yine de hastalık, ölüm olmadığı sürece alınan her nefese şükretmeli insan.
Paris'te karantina günlerinde hayat
ÇİMEN UZSOY G. / EDİTÖR
"Doğanın intikamı" gibi söylemleri fazla romantik buluyorum, komplo teorileri ise beni sinirlendiriyor. Benzer salgınlar geçmişte oldu ve bugünküne benzer senaryolar için bilim insanları defalarca uyarıda bulundu. Ama insanın kendini dünyanın en zeki, güçlü ve yenilmez canlısı olarak görmesi aslında onun Aşil topuğu. Kimse 'ufacık' bir virüsü ciddiye almadı ve işte bugün buradayız...
Bu süreç bana her zaman B ve hatta C, D planlarımızın olması gerektiğini, tüm yumurtaları aynı sepete koymamamız gerektiğini öğretti. Bunu hem bireysel hem de kurumsal anlamda söylüyorum. Bir de insanın başkalarına bağımlı olmadan, kendi kendine yetebilmesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım. Paris'e iki ay evvel taşındık ve ev tutarken küçük ama merkezi bir yer seçtik. Diğer zamanlar için harika olsa da izolasyon zamanları için ideal değil. Evin en geniş ve güneş alan kısmı salon olduğu için daha çok buradayım. Bir balkon ya da bahçemiz olmasını isterdim.
İlkokul bire giden bir oğlum var, tüm konsantrasyon gerektiren işlerimi onun uzaktan öğrenim saatlerine denk getiriyorum. Çaldığım bazı enstrümanlar var ama piyano öğrenmeyi hep çok istememe rağmen fırsat bulamamıştım. Udemy'den piyano dersi aldım, evde dersleri takip ederek piyano çalmayı öğreniyorum ve çok keyif alıyorum!
Oğlumun bu süreçten etkilenmeden çıkabilmesi için önce kendi ruh sağlığımı korumam gerektiğinin farkındayım. Güneş her zaman modumu yükseltir. Her gün bir saat tek başıma açık havada yürüyüş yapmak ve WhatsApp'tan arkadaşlarımla yazışmak olmazsa olmazlarım.
Her şey normale döndüğünde ilk olarak Paris sokaklarının tadını çıkarmak istiyorum. Taşınmamızla Corona'nın çıkması bir oldu ne yazık ki ve henüz burada yaşadığımızı tam anlamıyla hissedemedik. Şu an, Cafe du Flore'da oturup arkadaşımla kahvemizi içerken St. Germain sokak modasını gözlemlemek uzak bir hayal gibi geliyor. Pandemi sonrası en büyük darbeyi beyaz yakalıların alacağını düşünüyorum. Birçok pozisyonun gereksiz olduğu anlaşılıp, çalışan sayısı azaltılacak, belki daha fazla insan evden çalışma düzenine geçecek. Ekonomik düzen, para kazanma yöntemleri hem makro hem de mikro düzeylerde kökten değişecek. Bu değişim zaten kaçınılmazdı, salgın sadece süreci hızlandırdı. Artık insanların "büyük ilaç şirketleri" ile başlayan komplo teorilerini bırakıp gerçek bilime yönelmeleri gerekiyor. Sırada küresel ısınma ve yanlış antibiyotik kullanımı sebebiyle ortaya çıkacak superbug tehlikesi var. Asla hafife alınmaması gereken meseleler.
Karantina favorileri
Film: Grease her zaman favorim. Şarkılara yüksek sesle eşlik ediyorum.
Kitap: Françoise Sagan romanları, mutlu hikayeler değil ama kafamı bugünden uzaklaştırıyor.
Instagram hesabı: @sainthoax. Şu an ilhamdan çok gülmeye ihtiyacım var.
Kişi: Oğlum
Dizi: Friends
Aktivite: Yemek masasında pinpon oynamak.
Paris'te karantina günlerinde hayat
EDA KIZIL ÇETİNTÜRK / FOTOĞRAFÇI
Bu süreci bir şeylerin farkına varmak, durup düşünmek, sadeleşmek, biraz değişmek adına bir fırsat olarak görüp, en iyi şekilde değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Salgın bana sistemi sorgulamak ve en doğru hissettiğim şekilde yaşamak için daha çok çaba sarf etmem gerektiğini hatırlattı. Hareket halinde olmayı ve dışarıda vakit geçirmeyi çok sevmemin yanında, bir yandan da aslında çok evcimen bir yanımı tekrar keşfetmeme vesile oldu.
3,5 yaşındaki kızımla birlikte yaşadığım için günlük programım aslında daha çok ona yönelik. Bazen de sadece duruyorum, meditasyon yapıyorum, zihnimi ve bedenimi dinlendirip dengelemeye çalışıyorum. Üç öğün evde yemek hazırlamak durumunda olduğum için sanırım en çok mutfakta vakit geçiriyorum. Çok da şikayetçi değilim, yemek yapmayı ve sağlıklı yemeyi, yedirmeyi seviyorum ve bir nevi meditasyon gibi hissediyorum.
Paris'te evler genellikle çok küçük, ilk başlarda garipsiyordum ama şimdilerde aslında yeterli olduğunu, hiçbir şeyin çok büyüğüne ya da fazlasına ihtiyacımız olmadığını düşünüyorum.
Evde kendimi huzurlu, güvenli hissettiğim anlarda, kendime yaklaştıkça daha samimi bir yaratım sürecine girebildiğimi, bu durumun motivasyonumu ve enerjimi yükselttiğini fark ettim. Karantina süresince yaşadığım çeşitli duygu durumları bir süredir iyice açığa çıkan üretme, yaratma, paylaşma arzumu daha da tetikledi ve izolasyon günlerimiz ile ilgili bir belgesel fotoğraf projesi üzerinde çalışmaya başladım.
Modumun düştüğü zamanlarda bana iyi gelen bir müzik açarak, dua ederek, olumlamalar yaparak, kızıma sarılarak ve sevdiğim insanlarla konuşarak yükseltiyorum. Öncelikle her durumu olduğu gibi bu süreci de 'kabul' etmeye çalışarak, üzerimdeki olası olumsuz etkisini en aza indirmeye çalışıyorum.
Her şey normale döndüğünde, sevdiğim bir parkta uzun bir yürüyüşten sonra sevdiğim bir cafe'ye oturup, güzel bir kahve içmek istiyorum. Artık sadeleşmemiz gerektiğini düşünüyorum, ne tükettiğimize, ne ürettiğimize, nasıl yaşadığımıza dikkat etmemiz, kendimize yaklaşmamız, doğaya yakınlaşmamız gerekiyor. Yüksek bir bilinç seviyesinde, daha gerçek, daha samimi, daha sade hayatlar yaşayabilmemizi ümit ediyorum.
Paris'te karantina günlerinde hayat
SOFIA TCHKONIA / MERCEDES BENZ MODA HAFTASI TİFLİS KREATİF DİREKTÖRÜ
Modern toplumlar varsayımlara dayanır ve hiçbir şeyin gerçeğini asla bilemeyiz çünkü din, politika, felsefe ve hatta virüslerle ilgili birçok farklı fikir vardır. Sadece matematiksel sorular tek gerçeğe sahiptir. Bugünün durumunda, Covid-19 ile ilgili fikrim sadece bilimsel değil, siyasi bir soru da. Günümüz dünyasında artık füzelerle değil, biyolojik silahlarla savaşıyoruz. Bu virüs sadece can almakla kalmıyor, aynı zamanda dünya ekonomisini de yıkıyor. Kulağa bir komplo teorisi gibi gelebilir ancak doğanın bize ders vermesinden çok daha fazlası var.
İzolasyon döneminde, daha iyi bir yaşam sürmek için kendimizi şarj etmemiz gerekiyor. Değerlerimizi, kim olduğumuzu ve gerçekten ne istediğimizi düşünmenin tam zamanı. Dışarıda çok fazla fırsat var, bunlardan en iyi şekilde yararlanmamız gerekiyor. Luchino Visconti'nin The Leopard filminden aklıma şu alıntı geldi: "Eğer bir şeylerin olduğu gibi kalmasını istiyorsak, onları değiştirmemiz gerekecek."
Koronavirüs sürecinde ailemin önemini fark ettim. İşimden dolayı çok fazla seyahat ediyordum, uzun saatler çalışıyordum ve eve geç dönüyordum. Hafta sonları dışında ailemle fazla vakit geçiremiyordum. Şimdi çevremdeki insanların destek konusunda ne kadar önemli olduklarını gördüm.
Evde kalmanın artısı şu; yaratıcılık sessizlik gerektiriyor. Sessizlikten geliyor. O yüzden kendimle kaldıkça daha yaratıcı oluyorum. Dışarıdaki hayat tarafından rahatsız edilmediğim için daha rahat konsantre olabiliyorum.
Yeni projeler ve çözümler üstüne düşünüyorum. Bunlar olmadan önce Tiflis'te büyük bir projeye başlıyorduk. 27 bin metrekarelik bir çağdaş sanat ve kültür merkezi... Bu yüzden ekibimle çok işimiz var. Aynı şekilde moda haftası için de yeni fikirler ve çözümler bulmaya çalışıyoruz. Karantinada ruh sağlığımı korumak için herkesin aynı şeyleri yaşadığını düşünerek kendimi teskin ediyorum. Kendime hiçbir şeyin sonsuza kadar sürmeyeceğini hatırlatıyorum. Sabahları terasımda oturmayı seviyorum, harika bir manzarası var. Kahve içip kitap okuyorum. Bu, güne motive bir şekilde başlamamı sağlıyor.
Karantina favorileri
Müzik: David Bowie - Modern Love, Dionne Warwick - Walk On By
Film: Éric Rohmer filmleri ve başta Blow-up olmak üzere Antonioni filmleri. Kitap: This Side of Paradise - Fitzgerald, Siddhartha - Hermann Hesse
Instagram hesabı: @sofiatchkonia
Web adresi: www.sofiatchkonia.com
Kişi: Annem ve kızım.
Dizi: High Fidelity ve Fleabag
Aktivite: Yürüyüş, yoga ve kitap okumak.