Sağlıklı beslenmeyi yaşam tarzı haline getirmelisiniz
Şamdan/ Selin Çağ/ Engin Irız
Sağlıklı Yaşam Koçu Doruk Güçlü ile danışanlarına verdiği hizmetlerden, sağlıklı bir yaşamın ve beslenmenin nasıl olması gerektiğine kadar her şeyi konuştuk
Amerika’da beslenme ve sağlıklı yaşam koçluğu üzerine eğitim aldıktan sonra İstanbul’a dönüp bu alanda hizmet vermeye başlayan Doruk Güçlü ile Bebek’te bir araya geldik. Doruk Güçlü, diyetisyenlerle karıştırıldığını ama aslında birbiriyle alakasız işler yaptıklarını söyledi. Güçlü, kendisine danışanlara, sağlıklı yaşamı ve beslenmeyi bir hayat felsefesi olarak empoze ediyor. Üç aylık bir program dahilinde haftada iki, üç defa görüşerek buzdolaplarına, alışverişlerine, ev eşyalarının kanserojen olup olmamasına ve dışarıda yediği yemeklerde siparişlerine kadar her şeyde hayatına dahil oluyor. Doruk Güçlü, nasıl yaşam koçu olduğunu ve sağlıklı yaşamın gereklerini anlattı.
Öncelikle Sağlıklı Yaşam Koçu’nun anlamını anlatabilir misiniz?
Aslında Yaşam Koçu’ndan çok daha farklı bir işim var benim. Ben, danışanlarımın nasıl sağlıklı olacağı ve besleneceği üzerine konsantre oluyorum. Sağlıklı yaşamı bir hayat felsefesi haline getirmelerine yardımcı oluyorum.
Sağlıklı beslenmeyi yaşam tarzı haline getirmelisiniz
Diyetisyenlerle de sanırım çok karıştırılıyorsunuzdur...
Aslında ‘Spor Diyetisyeni’ sertifikam var ve profesyonel sporcularla da çalışıyorum. Diyetisyenlik ile benim yaptığım hem alakalı, hem de çok alakasız. Benim yaptığım iş, günün 24 saati danışanımla iletişimde olmayı gerektiriyor. Haftada iki, üç defa görüşüyoruz. Diyetisyenler ise diyet programı verip, hastasının onu uygulamasını bekliyor. Ben, danışanlarım o programları uygularken de yanlarında olup, destek oluyorum. Çünkü kilo vermede en önemli mesele, irade ve felsefedir. Ne kadar diyet yaparsanız yapın, bunu felsefe haline getirmezseniz, verdiğiniz kiloları geri almanız çok yüksek ihtimaldir. Benim uyguladığım programla uzun vadede hiçbir sıkıntı yaşamazsınız. Ben, danışanlarımın hayatından çıktıktan sonra, onlara öğrettiğim felsefenin bilincinde oluyorlar ve sağlıklı yaşamaya devam ediyorlar.
Sağlıklı Yaşam Koçu olmak için nasıl bir eğitim aldınız?
Aslında Temple Üniversitesi’nde medya ve iletişim üzerine eğitim aldım. Üniversite yıllarım boyunca spor ve beslenme konusunda çeşitli akademik kaynaklardan kendimi eğitmeye ve öğrendiklerimi uygulamaya başladım. 2008 yılının ocak ayında üniversiteden mezun oldum ve bir sene boyunca Türkiye’de iletişim sektöründe çalıştım. Ocak 2009’ da yüksek lisans eğitimi almak üzere Avustralya’ya gittim. ABD’ye ek olarak Avustralya’da edindiğim spor ve beslenme deneyimlerim sonucunda sağlıklı yaşam koçu olmaya karar verdim. Merkezi California’da bulunan National Exercise and Sports Trainers Association’dan National Commission for Certifying Agencies onaylı Personal Fitness Trainer sertifikasını, merkezi New York’ta bulunan Institute for Integrative Nutrition’dan Sağlıklı Yaşam Koçu sertifikamı, merkezi Colorado’da bulunan International Society of Sports Nutrition’dan Certified Sports Nutritionist (Sporcu Diyetisyeni) sertifikamı aldım.
Danışanlarınıza uyguladığınız programlarda, tamamen organik besinleri mi tercih ediyorsunuz?
Organik kelimesi aslında yalan, bizim aradığımız besinin tamamen doğal olması, asıl önemli olan bu. Benim bütün danışanlarıma söylediğim şu:“Bir markete girdiğiniz zaman anneannenin ya da babaannenin çocukluğunda yemediği ve tanımadığı besinleri satın almayın”.Her besini en doğal haliyle ve mevsiminde yemek gerekiyor. Biz, doğanın bize sunduğu besinleri tükettiğimiz taktirde, hiçbir şekilde problem yaşamayız. GDO’lu ya da raf ömrü uzun olsun diye içine çeşitli kimyasalların katıldığı ürünleri tükettiğimiz zaman, vücudumuzda istemediğimiz fizyolojik değişiklikler oluyor.
Kilo problemi yaşayan bir insan size geldiğinde, ilk olarak ne yapıyorsunuz?
Ben, diyetisyen gibi ölçüm yapmıyorum. Tabi ki kilosunu söylüyorum ama kilo ya da ölçüler benim önem verdiğim hususlar değil. Benim için kan grubu, etnik grubu gibi öğeler önemli. Amacın tamamen görüntü olmaması lazım, sağlıklı yaşamı ve beslenmeyi bir hayat tarzı haline getirmek amaçlanmalı.
Sağlıklı beslenmeyi yaşam tarzı haline getirmelisiniz
Danışanlarınıza nasıl bir program uyguluyorsunuz? Ne kadar sürüyor görüşmeleriniz?
Uyguladığım üç aylık bir program var ve danışanlarım bu program sonunda sağlıklı yaşamı bir felsefe haline getirmiş oluyor. Kimin ne problemi varsa ona göre programlar uyguluyorum. Örneğin bu süre üç ay sürse de, herkes ile yaptığım programlar birbirinden farklı oluyor. Bir beslenme programı oluyor ve zaman zaman bu programdan çıkması gereken durumlar oluyor; iş yemekleri gibi. İş yemeklerinde mönüyü ya önceden araştırıyoruz ya da restorandayken kendisiyle görüşüp, danışanımın hangi yemeği sipariş vermesi gerektiğini söylüyorum. Aynı akşamın sonunda da ona bir e-posta atıyorum ve neden o yemeği yemesi gerektiğini, o yemeğin ona ne gibi faydaları olduğunu yazıyorum. Böylelikle neden o yemeği yemesi gerektiğini bildiği için, ileride programımız bittiğinde, bir restorana gittiğinde ne sipariş vermesi gerektiğini öğrenmiş oluyor. Ayrıca danışanlarımla ilk yaptığım şey, beraber mutfak alışverişine çıkmak... Danışanımla beraber buzdolabını yeniden düzenliyoruz. Aynı günün akşamı, alışverişte aldığımız ürünlerin kendisi için yararlarını tek tek anlattığım e-posta atıyorum. Evine bakıyorum, kanserojen ortam varsa; ona tavsiyeler de bulunarak, çeşitli yöntemlerle daha anti-kanserojen bir ortam yaratmasını sağlıyorum.
Danışanlarınız daha çok hangi taleplerle geliyor?
Kilo vermek isteyenler, evinde daha anti-kanserojen ortam yaratmak isteyenler, hamileliği sırasında sağlıklı beslenmek isteyenler gibi birçok farklı taleple bana danışıyorlar.
Danışanlar, sizin verdiğiniz programda kısıtlanıyorlar mı, mesela tatlı yiyebiliyorlar mı?
Tatlı tabi ki yiyebiliyor. Meyve de bir tatlıdır. Aynı zamanda ben çeşitli tarifler veriyorum ve kendisine sağlıklı tatlılar yapabiliyor. Doğada, bize zararı olmayan doğal tatlandırıcılar var, onları veriyorum. Benim programım içerisinde birincil ve ikincil besinler var. Birincil besinler aşk hayatımız, cinsel hayatımız, aile hayatımız ve arkadaşlık ilişkilerimizdir. Bunlardan biri iyi gitmediği zaman hemen ikincil besinlere, yani yiyeceklere yöneliyoruz. Mutluluk hormonunu, birincil besinler sonucunda salgılayamıyorsak, hemen soluğu ikincil besinlerde alıyoruz ve o şekilde mutluluk hormonu salgılamaya çalışıyoruz. Genellikle çok yemek yemenin altında duygusal bir neden vardır.
Sağlıklı beslenmenin yanında sporu da şart koşuyorsunuz, değil mi?
Benim inandığım ilke, bireyselliktir. “Şu spor kesinlikle doğrudur ve onu yapmalısınız” diye bir yaklaşım doğru değildir. Örneğin pilates popüler diye pilates yapmaya başladıysanız, bu sporun sizi kesinlikle zayıflatacağı anlamına gelmiyor. Sevdiğiniz bir şeyi bulabilmeniz lazım ki, her gün o spor salonuna gitmek isteyin ve bu spor da sizi zayıflatabilsin.
Bildiğim kadarıyla danışanlarınız arasında ünlü isimler de var.Kimler var bu isimlerin arasında?
Nihat Odabaşı, Hakan Karahan, Reyhan Çiftçi, Mahmut Anlar, Özlem Avcıoğlu, Selçuk Küçüktopuzlu, Gözde Çarmıklı ve Ersin Yağız gibi birçok ünlü isim sayabilirim.
“Uyguladığım üç aylık bir program var ve bu programsonunda danışanlarım sağlıklı yaşamı bir felsefe halinegetirmiş oluyor. Kimin ne problemi varsa, ona göreprogramlar uyguluyorum. Bu süreç üç ay sürse de herkesile yaptığım programlar birbirinden farklı oluyor.”




