Sarah Deniz Coleman'ın Yaz Favorileri
Londra’da yaşayan influencer Sarah Deniz Coleman ile moda trendlerinden seyahat rotalarına, yaz favorilerini konuştuk.
GÜNCELLEME TARİHİ: 23 Ağustos 2022
Bade Çakar
Fotoğraflar Emre İbiş
Styling Melis Ağazat
Şu ana kadar yazın nasıl geçiyor? Devam eden planların neler?
Bu yaz birçok pandemi kısıtlamasından kurtulduğumuz için gerçekten çok mutluyum. İstanbul, Bodrum, Paris ve son olarak birkaç haftalığına İtalya'da tatil yapmayı planlıyoruz. Tabii ki bazı çekimler ve işler devam ediyor yaz boyunca ama kendime ve eşime zaman ayırıp, yazın tadını çıkarmak istiyorum. Eylül şimdiden çok dolu ve yoğun görünüyor.
Favori seyahat stilin ve destinasyonun?
Yazın giymeyi sevdiğim şeylerin başında bol ipek pantolonlar ve elbiseler geliyor, bu yaz keten gömlekler ve rahat sandaletler de gardırobumdan eksik olmadı. Genelde hafif makyaj ve doğal bronz ten benim için yeterli. En sevdiğim yerlerin başında Güney İtalya geliyor, bu yaz Puglia'da zaman geçireceğiz. Güzel bir enerjisi var, insanlar çok içten ve sıcak, aynı zamanda doğal güzelliğini korumayı başarmış lokasyonlardan biri. Londra'da kalmayı da seviyorum, herkesin düşündüğünün aksine burada inanılmaz güzel yaz günleri geçiriyoruz ve şehir gerçekten çok güzel oluyor. Londra'da havanın diğer şehirlere göre daha geç kararması en sevdiğim yaz özelliklerinden biri.

Yaz trendleri arasında favorilerin hangileri?
Renkli giyinmeyi seviyorum ve bu sezon tamamen çarpıcı renklerin bazen zıt renklerle ya da baştan aşağı aynı tonda kullanılmasına bayılıyorum. Fuşya elbise, ayakkabı ve çanta kombinasyonu mesela ya da aynı kombinin tamamen zıt yeşil, pembe ve sarı versiyonu. Bazı insanlar gardıroplarında doğal tonlar kullanmayı daha rahat ve güvenli buluyor ama renklere gelince ben risk alıp karıştırmayı seven biriyim. Bu yaz çok sevdiğim çizgili elbise, pantolon ve gömlekler de çok popüler. Değişik tonları ve çizgileri beraber kullanmayı seviyorum. Yatay, dikey, ince ya da kalın çizgilerin kullanıldığı bir sürü güzel alternatif var bu sezon.
Yaz wish-list'inde neler vardı, hangilerini gardırobuna ekledin?
Bu yaz almak istediğim iki tane Lady Dior çanta vardı; pembe ve sarı. Bu çantaları o kadar çok kullandım ki, "İyi ki aldım" diyorum. Pahalı ve uzun süre kullanmayı planladığım şeyler alırken 'cost per wear' metodu ile alışveriş yapmaya çalışıyorum. Bu iki çanta kesinlikle doğru seçim oldu. Bunun dışında birkaç Celine güneş gözlüğü ve Chanel sandalet aldım, yaz başından beri severek kullanıyorum.

Yaz bakımında nelere önem veriyorsun?
En çok önem verdiğim bakım ürünü SPF korumalı kremler. Hava bulutlu bile olsa mutlaka kullanıyorum. Özellikle son yıllarda bunun ne kadar önemli olduğunu anladım ve güneş kremi sürmeden dışarı çıkmıyorum. En sevdiğim ürünler Institut Esthederm Photo Reverse ve Ultra Violette Extreme Screen SPF 50.
Kişisel stilini nasıl tanımlarsın?
Rahat kesim siluetler, renkli aksesuarlar ve kıyafetler, genelde düz veya az topuklu ayakkabılar tercih ediyorum. Beyaz bir gömlek ve mavi denim bile giysem mutlaka renkli çanta veya ayakkabılar ile zenginleştirmeyi seviyorum. Stilimi tanımlamam gerçekten zor çünkü stil de bizimle beraber değişen bir kavram. Bazen bir sezon hiç ilgimi çekmeyen parçalar, sonraki sezon en çok giydiğim kıyafet veya aksesuarlar olabiliyor. Kendimi rahat ve konforlu hissetmem her şeyden önemli benim için, bu yüzden asla 15 santim topuklu ayakkabılar ile dar bir eteği aynı kombin içinde kullanamam.

Zaman içinde stilin hangi nedenlerle, nasıl değişti?
Her şey gibi stilim de değişti tabii ki, zaten aynı kalsa bir şeyler yanlış diye düşünürdüm. Moda kendimizi özgürce ifade edebildiğimiz çok renkli ve keyifli bir platform, ben de değişik şeyler denemeyi çok seviyorum. Yaptığım işten dolayı birçok tasarımcının kıyafetlerini giyme şansım oldu ve bazen, "Bana asla yakışmaz" dediğim tasarımların içinde kendimi harika hissettim. Mesela en son birkaç ay önce Nihan Peker'in müthiş couture elbiselerini giydiğim bir çekim yaptık ve bazı elbiseler tarzım değil gibi görünse de giydiğim anda bambaşka bir moda soktu beni. Bu açıdan yeniliklere açık bir yapım var. Kıyafetlerimi seçerken, bana uygun renk veya kesimlere göre tercih yapmıyorum. Bence herkes istediği rengi, modeli, stili giymekte özgür. Londra'da uzun yıllar yaşamanın en büyük etkilerinden biri, "Kim ne der?" diye düşünmeden, özgürce istediğimi seçmeyi öğrenmem oldu. Türkiye'de bazı şeyler hâlâ yargılanıyor; "Bu renk sana uymaz, bu pantolon seni kilolu göstermiş" gibi yorumları asla sevmiyorum. Bence herkes özgürce istediği şeyleri giymeli ve kendini ifade edebilmeli.
Ağustos ayının en sevdiğin tarafı nedir?
Yazın sona ereceğini bildiğim için her güzel, güneşli günü doya doya yaşamaya çalışıyorum. Bir yandan da sonbahar koleksiyonları görünmeye başlıyor ve yeni sezon için heyecanlanıyorum. Her son gibi Ağustos da hem biraz hüzünlü hem de sonbahar için heyecanlı bir zaman.

Alışveriş konusunda önceliklerin neler?
Eskiden düşünmeden aldığım kıyafet çok olurdu, mesela online bakarken high street markalardan bir sürü gereksiz, bir kere giyip sonra hiç ilgimi çekmeyen şey alırdım. Şimdi gerçekten düşünüyorum, gerekirse biraz daha fazla ödeyip daha kaliteli, sürdürülebilir modaya önem veren markalardan almaya çalıyorum.
Stil konusunda fikrini alacağın ilk kişi kim olur, neden?
Doğruyu söylemek gerekirse kendimden başka kimsenin fikrini almıyorum. Her kafadan bir ses çıkıyor ve tecrübelerime dayanarak söylüyorum; ne zaman başkasının önerdiği bir şeyi alsam ya da giysem hep pişman oldum. Bu yüzden güvendiğim ve sevdiğim birkaç arkadaşıma fikirlerini sorarım ama sonunda yine kendi istediğimi yaparım




