Stil sahibi duayen: Nur Gültekin
Kurucusu olduğu NG İletişim ve Stüdyo Brenda ile uzun yıllardır başarılı işlere imza atan Nur Gültekin, kişisel stilini “sade ve modern” olarak tanımlıyor. Daha fazlasını keşfetmek için Maçka Residences’da yer alan dairesine konuk olduk.
GÜNCELLEME TARİHİ: 14 Aralık 2019
Çimen Uzsoy G. Fotoğraflar
Merve Ağazat
İşiniz gereği moda dünyasının içindesiniz ama kişisel bir ilginiz de var, bunu anlamak için gardırobunuza göz atmak yetiyor. Stilinizi nasıl tanımlarsınız?
Sade, modern ve şık olarak tanımlayabilirim. Günlük kıyafetlerimin rahat olmasına dikkat ediyorum. Programıma her an eklenebilecek spontan davetler için şık olmayı da göz önünde bulunduruyorum.
Favori marka ve tasarımcılarınız hangileri?
Kıyafet konusunda Celine, Isabel Marant, Lanvin, Diane Von Furstenberg, Prada, Dries Van Noten, Türk tasarımcılardan Banu Bora Mumcu, Özgür Masur ve Atıl Kutoğlu'nu seviyorum. Aksesuarlarım için daha çok Hermès, Chanel, Louis Vouitton, Goyard, Christian Dior ve Bottega Veneta'yı tercih ediyorum.

Bu sezonun trendleri arasında favorileriniz hangileri?
Siyahın öne çıkması beni çok mutlu etti. Günlük yaşantımda bahsettiğim gibi sade ve şık giyim tarzından hoşlandığım için bu kombinlerde herkes gibi benim de favori rengim siyah. Açık ten rengine sahip olduğumdan siyahın beni daha iyi yansıttığını ve tarz olarak tamamladığını düşünüyorum. Favorilerim arasına giren bir başka trend ise payet. Payetli etek ve elbiseler ilgimi çeken başlıca parçalar arasında. Payetli eteklerimi davetlerde gömlekle ya da daha spor-şık olmak istersem şık bir tişörtle kombinlemeyi seviyorum. Takım elbiseler de kadınlar için vazgeçilmez bir iş kıyafeti halini aldı. Maskülen bir tarzım olmasa da takımın verdiği hava beni iş hayatında öne çıkarıyor.
Eviniz sizi ne kadar yansıtıyor? Favori köşeniz neresi?
Mimarım, sevgili Tayfun Mumcu'nun büyük bir evden şu an oturduğum eve taşınma serüvenimde çok büyük katkıları ve yardımları dokundu. Beraber dekore ettiğimiz bu evin tam olarak benim tarzımı yansıttığını söyleyebilirim. Kullandığım renklere ve eşyaların fonksiyonlarına önem vererek dekore ettik. Favori köşem tabii ki kütüphanem. Kütüphanemi düzenlerken ilgi alanlarıma hitap eden kitapları seçmeye özen gösterdim. Bazılarını Türkiye'den, çoğunluğunu ise Londra'daki Assouline ve Paris'teki Taschen Store'dan satın aldım. Kütüphanemde sergilemekten hoşlandığım bleu blanc koleksiyonuma da yeni parçalar eklemekten keyif alıyorum.

Evinizde ne tarafa dönsek bir sanat eseri veya özenle seçildiği belli olan bir obje karşımıza çıkıyor. Sanatla nasıl bir ilişkiniz var?
Sanata olan ilgim gün geçtikçe artıyor. Seyahatlerimi planlarken gideceğim şehirde müze, bienal, fuar ve sergi gibi etkinliklerin olmasını göz önünde bulunduruyorum. Bunlar, orada geçireceğim günlerin keyifli olmasında önemli rol oynuyor. Kendimi profesyonel bir koleksiyoner olarak görmesem de zevkime hitap eden sanat eserlerini toplamak hoşuma gidiyor. Salondaki kanepenin üzerinde bulunan eser, Kadir Akorak'ın Cehennem Cambazları sergisinde en beğendiğim eserdi. Girişteki tablo ise Aysun Akbulut'a ait. Temur Köran'ın tablosu eniştemin hediyesi. Şahin Paksoy'un eseri de evimin en güzel köşesinde yer alıyor.
Uzun yıllardır kurucusu olduğunuz NG İletişim ile marka iletişimi yapıyorsunuz. Yoğun ve stresli bir iş. Dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?
İşimi severek yapsam da yoğun ve stresli geçtiğini kabul ediyorum. Açık havada yaptığım yürüyüşler, yazın bol bol yüzmek ve masaj yaptırmak en sevdiğim stres atma yöntemleri. Aynı zamanda vakit bulabildiğim zaman golf oynamaktan da zevk alıyorum.

Stüdyo Brenda adı altında da prodüksiyon yapıyorsunuz. Bu alana geçişiniz nasıl oldu?
NG İletişim'de zaman zaman müşterilerimiz için küçük çaplı prodüksiyon işlerine vakit ayırmaya başlamıştık. Yaptığımız işlere gelen pozitif yorum ve tepkiler sonucu daha büyük çaplı işler yapabilmek için bir stüdyoya ihtiyacımız oldu. Ekibimize prodüksiyon konusunda tecrübeli elemanlar eklemeye karar verdik. Şu an Stüdyo Brenda olarak büyük çaplı prodüksiyonlara imza atıyoruz.
Bugün zamanda geriye gidip, kariyerinin henüz başındaki Nur'a bir öğüt verseniz, bu ne olurdu?
Bu işe atılan 15 sene önceki Nur'a takım arkadaşlarını doğru seçmesi gerektiğini, asla vazgeçmemesini, ne olursa olsun azimle ve zevkle çalışması gerektiğini söylerdim. Son olarak da mutlu olmadığı ve keyif almayacağını düşündüğü işleri kabul etmemesini önerirdim.

Tipik bir gününüz nasıl geçer? Daha çok gece insanı mısınız, yoksa sabah mı?
Daha çok sabah insanıyım. Güne sabah 08.00 gibi, asla aksatmadığım kahvaltımı ederek başlarım. Zaten önceki günden planlarımı belirlemiş olurum. Bu yüzden aksaklıklar yaşamadan hızlıca güne başlarım. Ofisim evime yakın olduğu için yürüyerek ulaşımımı sağlıyorum. Günümü çoğunlukla ofiste geçiriyorum. Yemek aralarında ise arkadaşlarımla sosyalleşmekten ödün vermem. 18.30 civarında ofisten çıkarım. Bu saatten sonra haftada iki gün personal trainer'ımla spor yapmaya çalışıyorum. Yapamadığım günler ise en az 10.000 adım atmaya özen gösteriyorum.
Parfüm koleksiyonunuz oldukça zengin görünüyor. Sürekli kullandığınız bir imza parfümünüz var mı, yoksa ruh halinize göre sürekli değiştirir misiniz? Mesela bu aralar favoriniz hangisi?
Parfüm koleksiyonu yapmayı seviyorum. Ruh halime göre parfüm kullansam da, tabii ki birkaç imza parfümüm bulunmakta. İlk sırada Sisley Soir De Lune geliyor; şimdiye kadar en çok kullandığım ve kokusundan asla sıkılmayacağım bir parfüm. Kurkdjian'ın Baccarat parfümünü de sık sık kullanıyorum. Onların dışında Londra'da özel olarak yaptırdığım Le Labo'nun The Noir 29 parfümü ve PuredistanceWhite favorilerimden.

Cilt bakım sırlarınızı da öğrenebilir miyiz?
Her ay düzenli cilt bakımı yaptırmasam da her gün düzenli olarak yüzüme krem, tonik, peeling kullanıyorum. Cildimin kuru olması sebebiyle nemlendirici maskeleri sık sık uyguluyorum. Üç veya dört ayda bir de cilt bakımına gidiyorum.
Sık seyahat ediyorsunuz. Favori destinasyonlarınız hangileri?
İşim gereği üç şehri çok sık ziyaret ediyorum: Londra, Paris ve Milano. Bunun dışında New York, Uzakdoğu, Güney Fransa ve Güney İtalya gitmekten zevk aldığım destinasyonlardan. Doğa, deniz, tasarım dünyası ve tabii ki sanat içeren şehirler beni çok besliyor.

Seyahat çantanızın olmazsa olmazları neler?
Taytlarım ve en rahat spor ayakkabılarım her zaman yanımda oluyor. Kırışmayan, konforlu, şık kıyafetler de seyahat çantamdan eksilmiyor. Gece-gündüz kremim, bakım ürünlerim ve makyaj çantam olmazsa olmazlarımdan. Çanta olarak çok fazla yer kaplamayanlar tercihim. Aksesuar kullanmayı çok sevdiğimden, kıyafetlerimle uygun takılarımı asla eksik etmiyorum. Şapka kullanmak da benim için çok önemli. Kombinimi tamamlamak için başvuracağım ilk aksesuarlardan biri. Kış ayları için şal ve eldiven ikilisi favorilerimden. Yaz için vazgeçilmezim ise elbiselerim. Tek parça olduğu için çanta ve ayakkabılarla kombinlemek daha kolay oluyor. Ayakkabı olarak yaz için sandaletler ilk tercihim. Açık ve renkli olmaları yazı vazgeçilmez
kılıyor.
Yılbaşı için planlarınız var mı? Nasıl kutlayacaksınız?
Yılbaşını Londra'da geçirmeyi planlıyorum. Yılbaşı öncesi Londra'nın cıvıl cıvıl bir hale bürünmesi ve süslemeleri beni çok etkiliyor. Kendimi iyi ve mutlu hissediyorum. Orada yaşayan arkadaşlarımla beraber bir gece kulübünde kutlamayı planlıyoruz.





