Yaz Mevsiminin Klasik Filmleri
Her seferinde ilk kez izliyormuşuz gibi heyecanlandıran yaz mevsiminin klasik filmlerini listeledik.
GÜNCELLEME TARİHİ: 4 Temmuz 2025
Yazar: Melda Yüzbaşıoğlu
Fotoğraflar: Alamy
ABBA'nın hit şarkıları eşliğinde tekrar tekrar izlediğimiz “Mamma Mia” ya da İspanyol Merdivenleri’nde Audrey Hepburn ile dondurma yediğimiz, “Roman Holiday” filminde şahit olduğumuz Roma’nın doyumsuz pitoreks manzaraları… Her seferinde ilk kez izliyormuşuz gibi heyecanlandıran yaz mevsiminin klasik filmleri listemizde.
“Roma Tatili” (Roman Holiday) – 1953
Yönetmen: William Wyler
Oyuncular: Audrey Hepburn, Gregory Peck, Eddie Albert
Usta yönetmen William Wyler’ın yönetmen koltuğunda oturduğu “Roman Holiday”, güzeller güzeli genç prenses Ann’in kraliyet dayatmalarına karşı gelerek tek başına Roma’yı keşfe çıkmasıyla başlıyor. Prenses olmanın getirdiği zorunlu nezaket kurallarından ve mecburi protokollerden bunalan Ann, doktorun kendisine verdiği sakinleştiriciyle Roma sokaklarında dolaştıktan sonra sıradan bir bankta uyuyakalıyor. Hayatının kökten değişeceğini o an tahmin edebilir miydi, bilinmez. Ancak paparazzilik yapan Joe Bradley tarafından bulunması, onun için hayatının en büyük dramasından, en güzel fırsatına dönüşüyor. “Roman Holiday”in, Audrey Hepburn’ün keşfedilmesini sağlayan ve ona En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ını kazandıran film olduğunu biliyor muydunuz?
“Kelepçeli Aşık” (To Catch a Thief) – 1955
Yönetmen: Alfred Hitchcock
Oyuncular: Cary Grant, Grace Kelly, Jessie Royce Landis
Yönetmen koltuğunda ikon Alfred Hitchcock’ın oturduğu, David Dodge’un romanından uyarlanan “To Catch a Thief”, Fransız Riviera’sının büyüleyici manzaraları eşliğinde bizi romantik bir dedektiflik macerasına çıkarıyor. “Kedi” lakaplı eski mücevher hırsızı, Güney Fransa sahillerinde artan elmas soygunları üzerine, bir anda kendini gerçek hırsızın peşine düşerken buluyor. Grace Kelly ise, bol mücevherli ve bir o kadar da kaprisli Frances karakterine hayat veriyor. İkili arasındaki dedektiflik hikayesi, zamanla masalsı bir aşka dönüşüyor. Filmin unutulmaz görsel dili, Robert Burks’e En İyi Görüntü Yönetmeni Oscar’ını kazandırmıştı.
“Günaydın Hüzün” (Bonjour Tristesse) – 1958
Yönetmen: Otto Preminger
Oyuncular: Jean Seberg, Deborah Kerr, David Niven
Akdeniz’in kavurucu güneşiyle serin sularını aynı karede buluşturan “Bonjour Tristesse”, yaz tatilini dul ve zengin babasıyla geçiren genç ve şımarık Cecile’in hikayesini merkezine alıyor. Cecile’in kıskançlık krizleriyle şekillenen karakteri ve giderek evrilen hayatı, film boyunca dikkatle işleniyor. Annesinin eski ve başarılı bir tasarımcı arkadaşı olan Anne, babaları Raymond tarafından deniz kenarındaki eve davet edilince, Cecile’in tek amacı onların evlilik planlarını bozmak oluyor. Yönetmen koltuğunda, “River of No Return” ve “The Man with the Golden Arm” gibi filmlerden tanıdığımız Otto Preminger oturuyor. Film, Fransız Riviéra’sının altın rengi ışığı altında, büyümenin sancılarını ve duygusal çatışmaları çarpıcı bir görsellikle sunuyor.
“Kızgın Güneş” (Under the Tuscan Sun) – 2003
Yönetmen: Audrey Wells
Oyuncular: Diane Lane, Sandra Oh, Raoul Bova
Frances Mayes’ın çok satan romanından uyarlanan “Under the Tuscan Sun”, İtalya’nın masalsı atmosferini unutulmaz film kareleri eşliğinde beyazperdeye taşıyor. İşin stresinden ve biten bir evliliğin ağırlığından uzaklaşmak isteyen Frances, Toskana’da bir villa satın alarak kendine yeni bir hayat kurmaya karar veriyor. Evi restore ederken Akdeniz coğrafyasının tüm inceliklerini öğreniyor; başına gelen her aksilik ise, zamanla bu yeni hayatın ona sunduğu armağanlara dönüşüyor. Aşk, aile, dostluk ve yeniden başlama cesareti üzerine kurulu bu film; izleyeni hem Toskana’nın büyüleyici sokaklarında gezdiriyor hem de iç dünyasına küçük bir pencere aralıyor.
“Mamma Mia” – 2008
Yönetmen: Phyllida Lloyd
Oyuncular: Meryl Streep, Amanda Seyfried, Pierce Brosnan
Sophie Sheridan 20’li yaşlarının başında ve hayatında çok önemli bir dönemece girmiş durumda: Evleniyor. Ancak düğününden bir gün önce, aklındaki en büyük soru hala cevapsız – babası kim? Bu sorunun peşine düşen Sophie, annesi Donna’nın geçmişinden üç eski sevgiliyi gizlice Yunan adasındaki düğününe davet ediyor. Donna ise kendi halinde, bağımsız bir otel işletmecisi olarak hayatını sürdürüyor. Eski dostlarının da yardımıyla kızının düğününe hazırlanırken, karşısında birdenbire 20 yıl önceki hayatından üç adamı buluyor. Her şey bir anda karışıyor ama bir o kadar da renkleniyor. Neşeli, sıcak ve müzik dolu bu Akdeniz hikâyesi, ABBA'nın unutulmaz şarkılarıyla canlanıyor.
“Roma'ya Sevgilerle” (To Rome with Love) – 2012
Yönetmen: Woody Allen
Oyuncular: Jesse Eisenberg, Penélope Cruz, Alec Baldwin
Usta yönetmen Woody Allen, Avrupa’nın büyülü duraklarında çıktığı sinema yolculuğunun bu durağında rotasını Roma’ya çeviriyor. Antik sokakları, meydanları ve kalabalıklarıyla Roma; bu kez birbirinden farklı hayatların, umutların ve tesadüflerin buluşma noktası oluyor. Şehir, bazen bir turistin gözünden, bazen de bir Romalının günlük telaşı içinden anlatıyor hikayesini. İnsanların anlam arayışı, zamanla yerini aşka, hayallere ya da bir anda gelişen tuhaf karşılaşmalara bırakıyor. Amerikalılarla İtalyanların bir araya geldiği bu kültürel harman ise hem romantik hem de eğlenceli anlara zemin hazırlıyor. Aşkın, kimliğin ve hayatın sürprizlerle dolu haline ince bir mizahla dokunan bu film; izleyeni Roma’nın labirent gibi sokaklarında dolaştırırken bir yandan da her köşe başında yeni bir ihtimalin varlığını hatırlatıyor.
“Çılgın Zengin Asyalılar” (Crazy Rich Asians) – 2018
Yönetmen: Jon M Chu
Oyuncular: Constance Wu, Henry Golding, Awkwafina
Kevin Kwan’ın çok satan romanından uyarlanan “Crazy Rich Asians”, izleyeni New York’tan alıp göz kamaştırıcı Singapur’un ışıltılı dünyasına götürüyor. Rachel Chu, erkek arkadaşı Nick’in ailesiyle tanışmak için Asya’ya ilk kez yolculuk yaparken, aslında yalnızca bir seyahate değil, kendi sınırlarını keşfedeceği bambaşka bir deneyime adım atıyor. Singapur’a vardığında Rachel’ı sadece sıcak hava değil, Nick’in sandığından çok daha zengin ve nüfuzlu ailesiyle karşılaşmanın ağırlığı bekliyor. Aniden lüks davetlerin, kıskanç bakışların ve toplumsal beklentilerin tam ortasında kalan Rachel; hem kendi kimliğini korumaya çalışıyor hem de aşkına sahip çıkmak için içsel bir mücadele veriyor.
“Ye Dua Et Sev” (Eat, Pray, Love) – 2010
Yönetmen: Ryan Murphy
Oyuncular: Julia Roberts, Javier Bardem, James Franco
“Eat Pray Love”, bir kadının hayatın tam ortasında, kalabalığın içinde ama içten içe kaybolmuş hissederken yeniden yönünü bulma çabasının hikayesi. Elizabeth, dışarıdan bakıldığında her şeye sahip gibi görünüyor. Fakat içinde, bir türlü yerine oturmayan bir boşlukla yaşıyor. Büyük bir cesaretle alıştığı hayatı geride bırakıyor; evliliğini, düzenini, beklentileri… Çünkü artık başkalarının doğrularıyla değil, kendi gerçeğiyle yaşamak istiyor. Bu karar onu üç durakta yeniden şekilleneceği bir yolculuğa çıkarıyor. İtalya’da tatların peşine düşerken kendine izin vermeyi; Hindistan’da sessizliğin içinde dua etmeyi öğreniyor. Ve Bali’de, kalbinin ritmini yeniden duymaya başlıyor.
“Turist” (The Tourist) – 2010
Yönetmen: Florian Henckel von Donnersmarck
Oyuncular: Angelina Jolie, Johnny Depp, Paul Bettany
“The Tourist”, kalp kırıklığını bavuluna koyup Venedik sokaklarına kaçan bir adamın, hiç hesapta yokken kendini bir kovalamacanın tam ortasında bulduğu bir hikaye. Frank, geçmişin yükünü geride bırakmak ve biraz olsun nefes almak için İtalya’ya gelir. Ama bu seyahatin onu sadece iyileştirmekle kalmayıp, altüst edeceğinden habersizdir. Venedik’in zarif kanallarında ilerlerken karşısına Elise çıkar. Onların karşılaşması, sıradan bir rastlantı gibi görünse de aslında her şey çok daha derin, çok daha tehlikelidir. Frank, bir anda hem Elise’in büyüsüne hem de onun peşinden gelen gölgeli sırların içine çekilir. Venedik’in göz alıcı manzaraları arka planda kalırken, hikayede artık sadece romantizm değil, gerilim de söz sahibidir.
“Bıçaklar Çekildi: Gizemli Bir Serüven” (Glass Onion) – 2022
Yönetmen: Rian Johnson
Oyuncular: Madelyn Cline, Kate Hudson, Daniel Craig
“Glass Onion: A Knives Out Mystery”, güneşin altında başlayan lüks bir tatilin, gölgelerle dolu bir oyuna dönüşmesini konu alıyor. Teknoloji milyarderi Miles Bron, kendince seçtiği yakın çevresini Yunanistan açıklarındaki özel adasına davet eder. Her şey, bol kahkahalı, bol lükslü bir kaçamak gibi başlar. Ta ki bir kişi ölü bulunana dek… Gizemli ölümün ardından adaya çağrılan Dedektif Benoit Blanc, sadece bir cinayeti değil, karmaşık ilişkileri, gizlenen sırları ve dostluk adı altındaki çatışmaları da ortaya dökmeye başlar. Rian Johnson’ın zekice kurguladığı bu devam filmi, ilk filmde olduğu gibi klasik bir “katil kim” hikayesini modern bir mizah ve göz alıcı bir atmosferle harmanlıyor.




