Capri gezi rehberi
LIFESTYLE

Capri gezi rehberi

İtalya'nın Capri adası: Gelen herkesin kendi kültürünü, giyim tarzını, davranış modelini beraberinde taşıdığı stil sahibi!

GÜNCELLEME TARİHİ: 8 Şubat 2019

Capri'deyiz ve Audrey Hepburn, Jackie O. ve Rita Hayworth'vari bir şıklıkla İtalyanların keyif ve gustoyu buluşturan yaşam anlayışına hızla dahil oluyoruz.

Capri, sadece İtalya'nın değil, kuşkusuz dünyanın en stil sahibi adası. 'Stil' sözcüğünü bu cümlede sadece bir tarzı, şıklığı ifade edebilmek için kullanmıyoruz. Kelimenin gerçek anlamdaki derinliğini bulduğu yer burası… 19.yüzyılda Capri çok değişik kültürlerden entelektüellerin, sanatçıların, meşhur bankerlerin, endüstri tiranlarının ve sıra dışı profillerin aynı yerde buluşmasıyla adeta kültür ve dillerin Babil'i haline geldi. Adaya gelenlerin her biri kendi kültürünü, giyim tarzını, eşsiz davranış modelini de beraberinde taşırken bu toprakların çok kültürlü yapısına bir taş daha eklemiş oldu. Capri'nin bu insanlarla birlikte oluşan kimliğini en güzel özetleyebilecek iki kelime kuşkusuz zarafet ve eksantr iklik... Hepsi şahsına münhasır bu kişiliklerle ada, eşine başka yerde rastlanmayacak kendine özgü bir ortama ve erken dönemlerin özgürlük merkezi haline dönüştü.

Bu küçük Akdeniz adası o günlerden bu zamana kadar önemli ya da nispeten önemsiz şahsiyetlerin kendilerini ve davranış modellerini tekrardan yapılandırdığı bir yer haline geldi. Farklı kültürlerden gelen bu eksantrik kitle kendi dönüşümlerini adanın ruhuna kattı. Zaman içinde şaşaa da adanın kimliğine nüfus etti. Ada, insanlığın yaşadığı İkinci Dünya Savaşı dramından sonra tüm korkuyu unutmak ve normale dönmek isteyenlerin birlikte bir melodi tutturdukları kaçış noktası haline geldi. Sanatçılar ve entelektüeller Capri'de çok önemli eserlere imza attılar. Savaş sonrası dönemde gerçek yöre halkıyla dışarıdan gelenler arasında ilk kez bu kadar sıkı bir bağ kuruldu.

Piazetta'da takılan herkesin stili, bir moda çekiminden fırlamışçasına özgündü. O dönemlerde İtalyan modasına yön veren Pucci, bu stili oluşturmadaki temel tasarımlar arasında yer alıyordu. Burada yaşayanlar moda dünyasıyla çok alakalıydılar. Capri'deki dokuma tekniklerini, giysi dikişlerini dikkate alıyorlardı. Eski Yunanlı balıkçıların giydiği ayakkabılardan ilham alınarak üretilen sandaletler, Audrey Hepburn gibi adanın imzası haline gelmiş kişilikler tarafından midi pantolonlarla giyilerek Capri'den dünya modasına bir armağan olarak sunuldular. Tabii bu stil başta özenle sarılmış eşarplarla tamamlanıyordu. Bugün Capri'ye giden kadınların büyük bir çoğunluğu, şahane alışveriş seçenekleri olan bu adada her şeyden önce bu sandaletlere koşuyor. Mücevherlerin yine ada ruhunu yansıtan Chantecler olması gerekiyordu. Bu mücevherlerin sadece eşsiz güzellikleri için değil, adadaki manifesto niteliği taşıyan belli bir yaşam tarzını sembolize ettikleri için de takılması çok önemliydi. Capri'ye adım atar atmaz uğramanız gereken noktalardan birisi de Via Vittoria Emanuele 49/51'de yer alan Chantecler butiği. Burada yüksek mücevherlerin yanı sıra gümüş aksesuarlar da var; göz zevkinizin farklı bir boyuta taşınacağından emin olabilirsiniz.

Capri'de tüm bu zamanlarda uzun ya da kısa süreli yaşayanlar bavullarında taşıdıkları bambaşka kültürlerle ada ruhunu harmoni içinde harmanlayabilmeyi ve adeta bir puzzle'ın parçalarını tamamlayabilmeyi başardılar. Ve Doğu ile Batı'nın beraberliğinden oluşan karakteristik Capri stilini inşa ettiler. Ruhu bu kadar özel bir derinliğe sahip olan adada geçirdiğiniz her vaktin kıymetini bilmelisiniz. Adaya pek çok kez gitmiş olsanız da döndüğünüz anda tekrardan özlem başlayacak…

Capri'de ilk yapmanız gereken şey sırtınızdaki tüm yorgunlukları, yükleri geldiğiniz yere geri yollayıp İtalyanların keyif ve gustoyu buluşturan yaşam anlayışına hızla dahil olmanız. Ada valizinizi hazırlarken iyi çalışmanız gerekiyor. Stil ile bu kadar özdeşleşmiş, Ingrid Bergman'dan Rita Hayworth'a kadar çok özel kadınların uğrak noktası haline gelmiş bu tatil cennetinde topuklu ayakkabılara kesinlikle yer yok! Onlar sizin için artık başka bir çağda kalacak. Ancak valizinize bol bol şık sandalet ekleyin. Rahatlıkla yürüyebileceğiniz düz sandaletlerin en şıklarını Capri'de bulacağınızı da unutmayın. Louis Vuitton'dan İtalyan yaşam tarzını modaya en iyi yansıtan Dolce&Gabanna'ya kadar dünya markalarının tasarımlarını minicik, tatlı resort mağazalarında bulabilirsiniz. Ancak otantik bir şeyler arıyorsanız ara sokaklara dalıp yerel mağazalara bakmalısınız. Marina Grande'de yer alan turistik görünümlü butikler dahi bakmaya değer. Bembeyaz elbiselerden tiril tiril bluzlara sonsuz alternatifler var.


50'lerde Capri'de tatil yapan Ingrid Bergman ve Pia Lindstrom

Sirenlerin adası olarak da tanınan Capri'de birçok farklı otel seçeneği bulunuyor. Hepsinin dekorasyonu çok güzel ve özellikle yerlerin kaplandığı rengarenk Capri seramikleri, adeta bir tablonun içindeymişsiniz hissi veriyor. Mesela JK Place Capri, dekorasyonun yalınlığı ve zarif servisiyle çok özel seçeneklerden. Sadece Piazetta'ya gelmek için minik bir efor sarf etmeniz gerekiyor. Yine de otelin şıklığını dikkate aldığınızda kesinlikle değer. Hotel Punta Tragara muazzam manzarası ve lokasyonuyla sizi büyüleyecek. Giampiero Panepinto'nun tasarladığı Tiberio Palace ve yerlerindeki masmavi seramikleriyle Capri ruhunu fazlasıyla hissedebileceğiniz Scalinatella ve La Minerva otelleri de bu özel tatiliniz için alternatif olabilir.


60'larda Capri sokaklarında Brigitte Bardot

BAZAAR KADINI'NIn CAPRİ'DE ATLAMAMASI GEREKENLER:

• Cabana: Kaftanlardan ev aksesuarlarına pek çok farklı seçeneği buluşturuyor. Avrupalı sanatçılar ile zanaatkarların ürünlerinden oluşan, gerçek bir New Yorker olan Helen White imzası taşıyor. Helen mağazasına, kendi tasarım gözünü fazlasıyla aktarmış. Ne alacağınızı şaşırıyorsunuz.

• Sea Gull: 1950 yılında kurulan bu seramik mağazasında birçok İtalyan sanatçının eserlerini bulabilirsiniz. Benim gibi seramik tutkunu olanlar için cennet niteliği taşıyan mağazada avizelerden tabaklara kadar sonsuz seçenek yer alıyor.

• Canfora: Jackie O'nun sandalet alışverişi yaptığı yeri tercih etmek isterseniz doğru adrestesiniz. Yüzlerce renk ve model seçeneği var.

• Da Costanzo: Eğer oyunuzu gerçek Caprililer gibi sandalet alışverişi yapıp onlarla hoş beş etme şansından yana kullanırsanız, Via Roma 49'a uğramanız gerekecek.

• Il Laboratorio: Gerçekten mükemmel kesimli bir pantolonun peşindeyseniz ve onu hala bulamamışsanız, bir de tarzınıza Capri dokunuşunu dahil etmek gibi bir fikriniz varsa doğru yerdesiniz.

• Li breria La Conchig lia: Bu şahane kitapçıda Capriyle ilgili aradığınız tüm kitapları bulabilir, kütüphanenize Akdeniz havasını getirebilirsiniz.

1927 yılında belediye meclisinin 'Capri'nin mimarisi bundan sonra nasıl ilerlemeli?' sorusundan hareketle bir araya getirdiği kişilerden çıkan sonuç adanın balıkçı ve yerel köy evlerindeki mimarisinin devam ettirilmesi olarak çıkmış. Hiçbir şeyin tesadüfi olmadığı bu adada o günden bu yana planlama o kadar doğru bir şekilde yapılmış ki kaldığınız otellerden gezdiğiniz sokaklara kadar her yerde aynı bütünlüğün içinde koşuyorsunuz.

Capri'de benim her gün bıkmadan gideceğim plaj La Fontelina. Faraglioni kayalıklarına dalıp gidebileceğiniz bu plaj mavi-beyaz ikonik dekorasyonuyla adeta bir kartpostalı andırıyor. Burada Akdeniz'in muhteşem sularına girmek ayrı bir keyif, yemekleri de bir o kadar lezzetli. Ayrıca Capri Positano arasında konumlanan La Conca del Sogno'nun plajı ve restoranı da. Deniz ulaşımı vakit alsa da buna değiyor ve denizin üzerinde olduğunuz için yol da ayrı bir keyif haline geliyor.

Şefin tavsiyelerine mutlaka kulak verin ve en lezzetli deniz ürünlerini deneyimleyin. Seyahat planınıza mutlaka bir tekne gezisi eklemenizi öneririm. Özel olarak kiralayacağınız tekneyle denizin içindeki mağaralarda yüzmenin keyfini çıkaracaksınız. Blue ve Green Grattolar'da mavi ve yeşilin en güzel tonlarını göreceksiniz. Birçok farklı tekne ve turist grubu buralara geldiği için sabah erkenden bu noktalara gitmenizde fayda var.

Capri demek biraz da limon ağaçları demek. Etrafınızı saran limon ağaçlarının mis gibi kokusunu içinize çekmeyi unutmayın. Ama en önemlisi de bir akşam mutlaka Da Paolino'da yemek yiyin. Limonlu makarnası ve diğer tüm yemekleri şahane ama asıl güzel olan limon bahçesi içindeki bu restoranın ambiyansı. Da Paolina'da her zaman meşhur simalarla da karışılabilirsiniz. Restoran ekibi limonlar ve begonvillerle her gece, her masaya ayrı bir dekorasyon yapıyor. Her şey o kadar çabasız bir şekilde güzel ki Da Paolino, benim için ölmeden görülmesi gerekenler listesinde.
Piazetta'da ve özellikle de yer bulabilirseniz Bar Tiberio'da oturup mutlaka yemek öncesi aperol için. Giovanna Battaglia'nın yaz başında Capri'de yapılan efsanevi düğününü takip etme şansınız olduysa ne demek istediğimi anlayacaksınız. Meydandan gelip geçene bakmak, hoş bir film karesini izlemek kadar güzel. Daha sonra Ana Capri'deki Il Riccio'da yemeğe gidebilirsiniz. Il Riccio ülkemizde de açıldı ancak orijinal yerinde yemek hem lezzet hem de ambiyans açısından bambaşka. Özellikle de balık çorbasını mutlaka tadın. 'İtalya'ya geldim bir pizza mutlaka yemeliyim ve belki bir de Beyonce'yi görürüm' diyorsanız Aurora'ya mutlaka uğrayın.