Fijital Moda Devri
MODA

Fijital Moda Devri

Pandeminin başından beri moda dünyasının durumu karışık. İptal olan üretimler, kapanan mağazalar, ertelenen defileler... Normalleşme ve üretim yeniden başlarken konunun tıkandığı yer moda haftaları oldu. Ve neye dönüşeceği merak edilen defile takvimi için

GÜNCELLEME TARİHİ: 8 Ağustos 2020

Çağla Bingöl

Salgının başlangıcı tam da Milano Moda Haftası'na rastlamıştı hatırlarsanız, o zaman tam olarak neyle karşı karşıya olduğumuzun farkında değildik; şovlar biraz dolu, biraz boş, biraz ürkek ilerliyordu. Paris Moda Haftası ise konunun daha iyi algılanmaya başladığı zamana denk geldi ve iptaller ardı ardına geldi. Karantina döneminde, moda dünyasının önemli isimleri evlerinden toplu bir beyin fırtınasına katıldı. Acaba bu pandemi mevsiminde moda haftaları neye evrilmeliydi ya da iş o kadar uzar mıydı, yani evrilmeli miydi? Cevabı zaman alan bu soru, Paris Haute Couture Haftası'nda nihai karara ulaştı. Hafta, 6-13 Temmuz arasında dijital ile fiziksel deneyimin buluştuğu noktada, yani fijital olarak gerçekleşecekti. Tabii, bu yenilik büyük bir beklentiyi de beraberinde getirdi: Modaevleri "yepyeni bir deneyim" vaatlerinin içini doldurabilecekler miydi? Öne çıkan şovlar üzerinden konuyu değerlendirdik.


Chanel Haute Couture Sonbahar/Kış 2020/21

Chanel'in Disco'su
Chanel, yeni kreatif direktörü Virginie Viard ile son birkaç sezondur yüzünü sonuna kadar Coco Chanel'in tasarım mirasına dönmüştü. Fakat bu sezon bize dijital bir şov sunarken Viard, ustası Lagerfeld'den ilham almayı tercih etti ve onun ünlü arkadaşları ile disco'larda geçen gecelerine gönderme yaptı. O dönem Paris'in gözde mekanlarından olan Les Bain Douches ve Le Palace'a Lagerfeld ile giden bir güruhun gardırobu koleksiyonun çıkış noktasıydı. Tanıtımı ise vurucu bir müzik eşliğinde siyah beyaz bir video ile yapıldı. Çok büyük bir deneyim yaşatmayan bu dijital defile, acaba Karl Lagerfeld ve onun yaklaşım tarzıyla bize daha yenilikçi, daha albenili, şatafatlı bir şey sunar mıydı diye düşündürttü.


Dior Haute Couture Sonbahar/Kış 2020/21

Mitolojik Dior
Christian Dior, bu moda haftasında nasıl bir farklılık yaratabileceğini düşünürken, defileyi bir kısa filme çevirmeye karar vermiş. Kreatif direktör Maria Grazia Chiuri, savaş yıllarında Avrupalı couture evlerinin dünyanın çeşitli yerlerine modayı götürebilmek ve ekonomilerini yürütebilmek için kurguladıkları moda tiyatrolarını yeniden hayata geçirme fikrinden yola çıkmış. Şu an modanın online alışveriş ile evimize kadar geldiği düşünülürse, hoş bir karşılaştırma olmuş.

O dönem couture evleri, hazırladıkları tasarımların minyatür boyutta kopyalarını dikerek mini prova mankenleri üzerinde, moda tiyatrosu ile turneye çıkarırmış. Bu turne Avrupa dışında, o sırada ekonomisi oldukça iyi olan yeni kıta (yeni para) Amerika'ya da gidermiş ve müşteriler bu mini modeller üzerinden couture siparişlerini verirlermiş. Defile için hazırlanan film buradan yola çıksa da mitolojik dönemde geçiyor. Çünkü yine Chiuri'den alıntıyla; evlere kapanmış ve sosyal izolasyona girmiş olmamız bizleri daha fazla hayal kurmaya yöneltmiş.

Geçtiğimiz yıl Pinocchio filmini izlediğimiz İtalyan yönetmen Matteo Garrone'nin hazırladığı Le Mythe Dior isimli kısa filmde iki seyyah, Dior modaevinin bulunduğu binanın minyatür versiyonu ile mitolojik bir ormanda geziyorlar ve yolda gördükleri tüm mitolojik kahramanlara koleksiyonu tanıyorlar. Hedonistik kahramanlarımız kıyafetlerden büyülenip hemen sipariş veriyorlar. Filmin sonunda, üzerlerinde bu elbiseleri görüyoruz. Kısa filmin diğer bölümleri ise couture evinin petit mains'leri (couture dikim evinde çalışan yetenekli eller) arasında geçiyor. Film görsel açıdan etkileyici olsa da sahneler biraz uzun tutulmuş gibi. Aldığı en büyük eleştirilerden biri de tüm cast'ın beyaz oluşu. Tüm dünyada ayrımcılığa karşı seslerin yükseldiği bugünlerde talihsiz bir tesadüf diyelim.


Balmain Haute Couture Sonbahar/ Kış 2020/21

Seine Üzerinde Balmain
Defilenin hashtag'i #BalmainSurSeine olarak belirlenmişti. Pandemi gündeminde, "Yeni süreçte nasıl daha kapsayıcı oluruz, bunu düşünmeliyiz" fikrini ortaya atan Olivier Rousteing, yeni normaldeki ilk defilesini hem kapsamlı hem de kapsayıcı bir şova dönüştürdü. Seine Nehri üzerine kurulan podyumda hem markanın kurucusuna hem de önceki baş tasarımcıları Oscar de la Renta ve Eric Mortensen'e ait, modaevinin simgeleşmiş couture tasarımlarının yanında Rousteing'in Balmain'de oluşturduğu kendi tarihinden parçalar ve tabii tüm bu #tb'nin yanı sıra yeni tasarımlar da vardı. Şov, Eyfel Kulesi'nden başlayıp, Pont des Arts ve Ile Saint Louis'den geçerek yine kuleye dönüyordu. Bu sayede, birçok Parisli güzel bir Pazar gününde müthiş bir moda ziyafetinin yanı sıra sanatçı Yseult ve 50 dansçının sahnesine de tanık olduklar. Tabii, defilenin asıl sürprizi yeni gözde mecramız TikTok'ta canlı yayınlanacak olmasıydı. Belirli bir süre yayınladı da ama sonra yaşanan arıza giderilemedi. Ve markanın hesabı karanlığa büründü. Nazar diyelim. Markadan gelen bilgilere göre bu etkinlik TikTok takipçi sayısını bir anda 15 bin kişi civarında artırmış. Rousteing'in söylediğine göre 20 bin civarındaki fiziksel izleyiciyi de katarsak, Balmain sözünü tutmuş ve tam bir fijital şölen yaşatmış oldu.


Viktor & Rolf Haute Couture Sonbahar/Kış 2020/21

Viktor & Rolf'ün Salon Defilesi
Moda aleminde artık çok gerilerde kalmış, belki şimdi sadece vintage Hollywood filmlerinden hatırladığımız bir âdet, bir sunucu tarafından anlatılan couture şovlardı. Viktor & Rolf işte bu âdeti, hem de çok esprili anlatımlarla geri getirdi. Tasarımcı ikinin jumbo boy tasarım anlayışı ve sosyal medyanın yarattığı duygusal hezeyan durumumuza olan eğlenceli yaklaşımı bir süredir malumunuzdur. İlkbahar/Yaz 2019 defilesi için hazırladıkları, üzerinde sosyal medyadan çok iyi tanıdığımız sözler olan elbiseleri hâlâ 'fashion meme' trendine örnek gösteriliyor.

Marka, bu defile için koleksiyonu oldukça sınırlı tutmuştu; 9 tasarım üçerli gruplar halinde sunuldu. Sabahlık, robdöşambr ve paltodan oluşan seride, esprili bir tonda sosyal mesafeyi koruyan hacimlere, Milenyum pembesi ve ona eşlik eden yumurta sarısına, ruhsal değişimimizi anlatan emojilere, markanın alametifarikası dev fiyonk detaylarına ve koşulsuz sevgiyi simgeleyen kalp motifli apliklere yer verilmişti. Sadece dijital bir gösteri olsa da içine kelimelerin gücünü katmasıyla ekran soğukluğunu aşan bir deneyim yaşatmayı başardı. Ne demişler, içerik kraldır.

Moda haftalarının neye evrileceği konusunda başka markalardan da çeşitli denemeler geldi. Öne çıkanlardan biri,erkek koleksiyonunun tanıtımı için bize defilenin backstage'ini IGTV üzerinden yaşatan Hermès'ti. Fakat Olivier Rousteing'in de söylediği gibi, moda haftası bu zamana dek sadece sayılı ismin katılabildiği etkinliklerle akıp giden kapalı bir kutuydu. Tabii, bu yönüyle aynı zamanda çok merak edilen, saygı duyulan ve imrenilen bir endüstriydi. Ama yeni dünya düzeninde hem daha kapsayıcı olmanın bir yolunu bulmalı hem de bundan sonra her şey dijitalde olacak diyerek kenara çekilmemeli. Çünkü hiçbir şey 'şimdinin' gücünü ve 'orada' olmanın coşkusunu alt edemez.