Tom’un Sanatına Yolculuk
KÜLTÜR & SANAT

Tom’un Sanatına Yolculuk

Sanat, Anılar ve Hayal Gücünün İzinde

GÜNCELLEME TARİHİ: 30 Aralık 2025

Tom, New York’un sanat sahnesinde yıllardır varlığını sürdüren, kendine özgü bir sanatçı. Eserlerinde hem çocukluk anılarını hem de şehrin sokaklarında gözlemlediği detayları harmanlıyor. West Village’daki stüdyosunda, her bir parça titizlikle ve sabırla hazırlanıyor; tin, ahşap, kil, ışık ve buluntu nesnelerle yarattığı dünyalar, izleyiciyi hem eğlence hem de hafif bir ürperti ile karşılıyor.

 

Bu röportajda, Tom’un yaratım süreci, Coney Island heykelinin hikayesi, sanat dünyasındaki yolculuğu ve kişisel ilham kaynakları üzerine derinlemesine bir sohbet gerçekleştiriyoruz.

 

Coney Island: Eğlence ve Ürperti Arasında

 

Ayşe Sarıoğlu: Coney Island’a dair yaptığınız heykel, gerçek mekanın ötesinde bir güzellik taşıyor. Bu çalışmayı ne zaman ve neden yapmaya karar verdiniz?

 

Tom Duncan: Coney Island her zaman benim için bir tür büyüydü; çocukluğumun Bay Ridge’ten başlayarak gözlemlediğim, hem eğlenceli hem de biraz ürkütücü yanlarını taşıyan bir yerdi. Bu projeyi düşünmeye başladığım ilk yıllar 1980’lerin başına kadar uzanıyor. Fakat fikri kafamda taşımak yirmi yılımı aldı; tamamlamak ise yaklaşık yirmi beş yıl sürdü. Bir arkadaşım bana, “Başlamak için herhangi bir yerden başla, süreç seni yönlendirecek” demişti. Bu söz doğru çıktı; proje kendi ritmini buldu.

 

Ayşe Sarıoğlu: Coney Island sizin için ne ifade ediyor?

 

Tom Duncan: Eğlence… ama sadece yüzeydeki eğlence değil. İnsanların genellikle görmediği köşeleri, arka sokakları, karanlık ve garip detayları gözlemlemeyi seviyorum. Hayatın kendisi de böyle değil midir zaten? Hem güzellik hem de kaos barındırır.


 

İçimizdeki Çocuğu Korumak

 

Ayşe Sarıoğlu: Çocukluğunuzdan bu yana sanatın ve yaratıcılığın içindesiniz. İçinizdeki çocuğu nasıl besliyor ve koruyorsunuz?

 

Tom Duncan: İlginç bir denge var. Çocuksu bir bakış açısına sahip olabilmek için, aynı zamanda olgun ve sorumlu olmak gerekir. Hayat bir salıncak gibi, hep gidip geliyor. İçimdeki çocuğu beslemek, yaratıcı özgürlüğümü korumak için disiplinli olmak da gerekiyor. Anne-babamın bana verdiği “Sen özelsin” mesajı bu süreci kolaylaştırdı; karşılıksız takdir insanın yaratıcı yanını besliyor.

 

Sanatta Geçim, Bağımsızlık ve Zaman

 

Ayşe Sarıoğlu: Sanat yolculuğunuzda finansal bağımsızlık nasıl gerçekleşti?

 

Tom Duncan: 1984’e kadar model atölyesinde çalıştım; freelance çalışmalarla devam ettim ve nihayetinde tamamen sanata yöneldim. Satışlar düzenli olmasa da, kendi ritmimde çalışmak, yaratıcılığımı korumak için gerekliydi. Koleksiyoncularım genellikle bir ya da iki eser alıyor; birçoğu kişisel olarak sahiplenmek için.


 

Temalar, Malzemeler ve Hafıza

 

Ayşe Sarıoğlu: Coney Island dışında hangi temalar sizi etkiliyor?

 

Tom Duncan: Çocukluk anılarım ve göçmen deneyimlerim üzerine çalışmalar yapıyorum. Malzemelerim çeşitleniyor: teneke, ahşap, kil, ışıklar, renkler ve buluntu nesneler. Her parçam kendi küçük evrenini yaratıyor. Çocukluk anılarımı ve göçmen deneyimini işlerim. “War Pieces” olarak adlandırdığım seriler var, Amerika’ya gelişimi ve 11 yaşına kadar olan süreçleri konu alıyor.

 

Ayşe Sarıoğlu: Sanat pratiğinizde çok çeşitli malzemeler ve objeler kullanıyorsunuz, bu çeşitliliği nasıl yönetiyorsunuz?

 

Tom Duncan: Evet, malzemelerim oldukça çeşitli ve çoğu zaman içgüdülerime güveniyorum. Örneğin bir keresinde garip bir çerçeve buldum ve ilk başta ne yapacağımı bilmiyordum. Yanımdaki kişi bana “Al, bir şekilde kullanırsın” dedi. Ve gerçekten de bu küçük objeyi tamamen farklı bir şeye dönüştürdüm. Başlangıçta ne olacağını bilmiyordum ama kendime güvendim; yolun sonunda bir anlam kazanacağını hissettim.

 

İlham, Zaman ve Süreklilik

 

Ayşe Sarıoğlu: İlham kaynaklarınız neler?

 

Tom Duncan: İlhamım değişken ve çok yönlü. Her gün farklı sanatçılardan, gözlemlerimden ve kendi hayal gücümden etkileniyorum. Yaşlandıkça daha fazla sanatçıyı takdir ediyorum ve ilham alanım genişliyor.

 

Ayşe Sarıoğlu: Gelecek için hedefleriniz neler?

 

Tom Duncan: Çalışmaya devam etmek. Yarım düzine büyük projem var, üzerinde uzun süre düşündüğüm eserler. Sanatta zaman yoktur; başlamak ya da bitirmek değil, süreci yaşamak önemlidir. Zaman kavramı çok göreceli; önemli olan üretmek ve süreçten keyif almak.


 

New York ve West Village

 

Ayşe Sarıoğlu: New York’un sizin için anlamı nedir?

 

Tom Duncan: New York’u seviyorum ve nefret de ediyorum. Şehir ilham veriyor, ama aynı zamanda karmaşık ve zorlayıcı. Yaratıcı süreçte ilham kaynağım en çok kendi hayal gücüm ve zihnimdeki dünyadır. Dünyanın herhangi bir yeri, eğer orada olsaydım, ilham verirdi.

 

Ayşe Sarıoğlu: New York’ta West Village’daki sanatçı yerleşiminde uzun süredir yaşıyorsunuz. Bu deneyimi bize anlatabilir misiniz?

 

Tom Duncan: 1969’dan beri buradayım, aslında ilk başta sadece birkaç yıl kalmayı düşünüyordum. O zamanlar bu bölge, sanatsal bir dönüşüm sürecindeydi. Rant düşük, insanlar şehri terk ediyordu. Sanatçılar, bu dönüşümün öncüsü oldu diyebilirim. Yerleşim, eski Bell Telephone Laboratories binasının sanatçılara dönüştürülmesiyle başladı. Başvurdum, başta reddedildim ama birkaç ay sonra kabul edildim. O günden beri buradayım.


 

Üretim Süreci ve Ustalık

 

Ayşe Sarıoğlu: Çalışma süreciniz nasıl ilerliyor? Önce çizim mi yapıyorsunuz, yoksa doğaçlama mı?

 

Tom Duncan: Çiziyorum; hâlâ sketchbook’larımda sayısız eskiz var. Ama her proje bir tür deneyim alanı; parçaları birleştirmek, detaylarla uğraşmak, mekanik işleyişleri kurmak, hepsi keşif sürecinin bir parçası.

 

Ayşe Sarıoğlu: İşlerinizdeki ustalık ve teknolojiyi kullanma konusunda ne kadar rahatsınız?

 

Tom Duncan: Model yapımcılığı geçmişim nedeniyle çok hassas çalışmak zorundaydım. Ölçümler, planlar ve detaylara dikkat etmek temelim oldu. Makine kullanmada iyi sayılırım ama bazen bazı teknikleri başkalarından öğrenirim. Örneğin lehim yapmayı pek beceremem; bu tür işleri bir uzmana bırakırım. Çoğunlukla yalnız çalışırım, ara sıra yardımcı aldım ama çoğunlukla tek başıma üretmekten keyif alıyorum.


 

Geçmişten Gelen Perspektif

 

Ayşe Sarıoğlu: İlham aldığınız sanatçılar kimler?

 

Tom Duncan: Çok çeşitli. Günlük ruh halime göre değişir. Gençken bazı sanatçılara hayranlık duyardım, şimdi ise yaş aldıkça daha geniş bir perspektifle, daha çok sanatçıyı takdir edebiliyorum. İlham, sadece diğerlerinden değil, kendi hayal gücümden ve yaratıcılığımdan geliyor.

 

Ayşe Sarıoğlu: Çocukluğunuzdan gelen bir perspektif var mı?

 

Tom Duncan: Evet. Bronx’ta bir bodrumda bir grup çocuğun tekne yaptığını izleyerek öğrendim: “Bir şeyi yapamıyorsan, önce çıkarabilmeyi düşün.” Bu gözlem, parçaların taşınabilir olmasını ve sürecin gerçekçi olmasını sağladı.


 

Sanat ve Yaşam Üzerine

 

Ayşe Sarıoğlu: Son olarak, sanat ve yaşam üzerine bir mesaj vermek ister misiniz?

 

Tom Duncan: Herkes kendi yaratıcılığını beslemeli. Hayal gücü, disiplin ve gözlemle beslenen bir içsel dünya, sanatın ve yaşamın gerçek kaynağıdır. Çalışmak, hayal etmek ve kendi ritmimizle yaşamak; işte sanatın özü bu. Üretmeye devam edin, meraklı kalın ve iç dünyanızdaki çocuğu besleyin.

  

Tom’un sanatı, çocukluk anılarından ve gözlemlerinden doğan bir hayal gücünün ürünüdür. Coney Island gibi eserlerinde hem eğlenceyi hem de derin, bazen ürkütücü gerçekleri bir araya getiriyor. Onun yaratıcılığı, zamanın ötesinde bir disiplin, sabır ve hayal gücü gerektiriyor. Tom’un sözleriyle, “Sanat, süre veya başlangıç bitişle ilgili değil; sürekli yaratmak ve hayal gücünü geliştirmek önemli.” Bu bakış açısı, hem genç sanatçılar hem de izleyiciler için ilham verici bir rehber niteliğinde.

 

Öne Çıkanlar


  • “İçgüdüme güvenirim; bir malzemeyi aldığımda ne yapacağımı zamanla öğrenirim.”
  • “Coney Island benim için sadece eğlence değil, aynı zamanda gözden kaçan detayları görmek demek.”
  • “Sanat yaparken çocuk kalmak, ciddi ve sorumlu bir yetişkin olmayı gerektirir; ikisi birlikte dengede olmalı.”
  • “Bir eseri ne kadar uzun düşündüğünüzün veya başlamak için ne kadar beklediğinizin bir önemi yok; önemli olan onu yapmaya başlamak.”
  • “Malzemelerden ışığa, buluntu nesnelere kadar her şey, yaratım sürecimin bir parçası.”
  • “New York ilham veriyor ama ilham, her zaman bulunduğun yerden gelir; önemli olan hayal gücünü beslemek ve onu çalıştırmak.”