Bazaar Things
MODA

Bazaar Things

Stranger Things ikinci sezonuyla geri döndü. Dizinin yıldızları Noah Schnapp ve Finn Wolfhard moda sektörünü daha yakından deneyimlemek adına Bazaar’la bir araya geldi.

GÜNCELLEME TARİHİ: 15 Aralık 2017

Barney's kreatif direktörü ve moda eleştirmeni Simon Doonan ise kış koleksiyonlarının garip yanlarını kaleme aldı.

Fotoğraf Michael Avedon
Moda editörü Cassie Anderson

Sonbahar/Kış 2017-18, garipliğin ve karşı konulmaz derecede çılgınlığın sezonu. Size düzeni bir kenara bırakıp sıra dışılığı benimsemeniz için meydan okuyorum.

Zira bu tuhaflığın birçok avantajı var. İlki ve hepsinden önemlisi, tuhaf giyinmek güç veren bir deneyim. Kimse tuhaf bir insana bulaşmak istemez. Ben bu teoriyi düzenli olarak New York metrosunda test ediyorum. Metroya ne zaman sandaletler, çizgili çoraplar, çiçek desenli bluzlar, hasır şapkalar, büyük gözlükler gibi tuhaf parçalarla binsem insanlar sürekli yan gözle bana bakıp birbirlerine beni işaret ediyorlar.


Tunik Céline

Beraber yolculuk yaptığım arkadaşlarım benimle göz kontağı kurmaktan çekinerek anında cep telefonlarında oyun oynamaya koyuluyorlar. Hatta zaman zaman insanlar benim yüzümden çocuklarının gözlerini kapatıyor. Tamamen kaçık gibi giyindikçe elde ettiğim şey ise şu oluyor: Saygı. Bir diğer faydasıysa tuhaf giyindiğinizde spot ışıklarının hep olması gereken yerde olması; yani sizin üzerinizde. Bu gezegendeki her insan normal gözükmeye çalıştıkça siz, eksantrik moda seçimlerinizle çılgınlığı dile getiriyor ve öne çıkmak için adeta çığlık atıyor oluyorsunuz. Tabii Daphne Guinness, Rihanna, Tilda Swinton veya Lady Gaga yakınlarınızda değilse.


Ceket Versace

Ama belki de tuhaf giyinmenin en göze çarpan faydası giyene yani size emek harcaması, deneyimleme fırsatı sunması; böylece aslında yeni bir hobi edinmiş olur, kendi kendinizin sanat eseri haline geliyorsunuz. Diğerleri baskıların verdiği korkuyla yaşarken siz çılgınlığınızı kullanarak onlarla dalga geçiyorsunuz. Diğerleri sıkıcı sezona uygun ürünleri giyerken siz, -gelişmiş ve güncellenmiş siz- sonu gelmeyen alternatifler üretebiliyorsunuz.
Yaz aylarında kürk ya da tundrada bikini giyiyorsunuz. (Zatürre olursanız beni suçlamayın!)

Üstelik tuhaf giyinmek için bir banka soymanıza da gerek yok! Gözlüklerinizin saplarını kırıp pembe bir dış fırçasıyla değiştirin. İşte o zaman neden bahsettiğimi anlayacaksınız. Hali hazırda gardırobunuzda bulunan parçaları beklenmedik şekillerde kullanmak da işe yarayacaktır: Küçük Edie Bouvier Beale'in tek yapması gereken bir bluzu başının üstünde bağlamak ve bir eteği ters giymekti –klasik belgeselin tezatı Grey Gardens'a atıfta bulunuyorum- ve bir anda kalıcı bir moda ikonu haline geldi. Céline Dion'un tek yapması gereken bir ceketi tersten giymekti. #Dior.

Giysilerinizi ters yüz etmek bir seçenekken bir diğeri de beklenmedik katmanlar yaratmaktır. Günümüzde toplumunda bazı parçaları bazı parçaların üzerine giyileceği adeta bir kural haline gelmiş. 'Hırkalar bluzların üzerine giyilir' kulağa tıpkı gecenin gündüzü takip etmesi gibi gelir. Sıra dışı görünmek için bu yargıların dışına çıkın. Şüphe mi duydunuz? Yün Burberry ceketinizin üzerine siyah sutyeninizi giymeyi deneyin, sonra tekrar konuşalım. Ve son olarak sizi zirveye çıkaracak şeyi tartışalım: Gösterişli şapkalar!

Bir taç, bir sepet dolusu meyve veya dümen formunda bir şapka tuhaflığınızı açığa çıkarma konusunda sizi asla yanıltmayacak. 20. yüzyılın başlarında, Barones Elsa von Freytag-Loringhoven, pis bir kömür kapağını başına koyarak Greenwich sakinlerini fazlasıyla memnun etmişti. Yaz geldiğinde de başını içinde kanaryaların olduğu bir kuş kafesine sokmuştu. Böylece ünü yayılmadı mı?


Elbise ve baştaki aksesuar Moschino Couture

O, belki de tarihte yüzüne posta damgalarını tutkalla yapıştıran tek insandı. Sonuçta tuhaf giyinmek, tarih kitaplarında yerinizi almak için muhteşem bir yöntemdir. 60'lara döndüğümüzde, The Doors ismini taşıyan garip bir grup People Are Strange isimli bir şarkıyla büyük bir çıkış yapmıştı. O küçük şarkı sözleri, kaftanlarımız ve ikinci el şıklığımızla kenarda kalan biz bütün deliler için marş haline geldi. (50'lerin sonlarındaki Saint Laurent'ı düşünün…)

Ne yazık ki şarkı ayrıca bariz bir biçimde yanlış sözler içeriyor. Aşağıda geçen, grubun solisti Jim Morrison'ın söylediği kasvetli nakarattan bahsediyorum. "When you're strange/No one remembers your name" (Eğer garipsen/Kimse ismini hatırlamaz) DOĞRU DEĞİL!

Başını bir kuş kafesi geçir ya da Oscar töreninde ölü bir kuğu giy, sonsuza kadar hatırlanırsın!


Ceket Miu Miu